Her güzel şey gibi çocuk bayramımız da hatıralarımızda gülümseyerek hatırlanıyor.

Gelin hep birlikte bu hatıralara bir göz atalım...

. Belirli Gün ve Haftalar kitabındaki en önemli gündü belki de. Haftalar öncesinden öğretmenimizin talimatıyla hazırlıklar başlardı.

. 23 Nisan kutlamalarında dans gösterisi için bir grup erkek ve kız öğrenci seçilir, herkesin bir eşi olurdu.

Hangi oyunlar oynanacaksa her hafta belli saatlerde dans hareketlerinin pratiği yapılırdı. Sıradaki hareketi unutunca yandakine, öndekine bakardık. 

.Dans ekibinde yer almayanlar ise şehrin stadyumunda, pankart ekibinde yer alırlardı.

Bu pankart çalışması için boyumuzdan büyük çantalar verilir, zar zor taşırdık. 

Bazılarımız düz beyaz, bazılarımız ise düz kırmızı tişört giymek zorundaydık. Çünkü pankart kaldırmadığımızda ortaya bayrak deseni çıkardı.

Otobüslerle başka okullardan da gelen olur, yüzlerce öğrenci stadyumdaki yerlerini alırdı. Belli numaralara göre hangisini kaldıracağımızı öğrenirdik. Karşıdan da mikrofonla talimatlar gelirdi.

.Sınıfın dört bir yanını süslemek için çeşit çeşit süsler alınırdı.

Bayrak ve Atatürk desenli balonlar, kedi merdivenleri, tavanın ortasına asılan fener ve dahası...

.Sınıfın bir kısmı balonları şişirmek için uğraşır, bir kısmı da kedi merdivenlerini katlamakla meşgul olurdu.

Balon bazen elimizden kaçınca sınıfın içinde ordan oraya savrulurdu. 

.Pencerelere ise sıra sıra bayraklar asılır, okulun bahçesinden bakınca şahane bir görüntü oluşurdu.

.Süsleme faslı epey uğraştırsa da eğlencesiyle birlikte uğraştığımıza değerdi.

.23 Nisan'ın bir gün öncesinden Atatürk posteri ve Türk bayrağı okul binasına asılırdı.

.Hazırlıklar esnasında törene gelecek kişiler otursun diye sıraları dışarı az taşımadık. 

.Bayram günü geldiğinde ise okuldaki törene sabah 9 gibi gidilirdi.

Bazıları kaytarmak isterdi ama o gün bile yoklama alınırdı.


.Tören başladığında müdürün sıkıcı konuşması bitmek nedir bilmezdi.

Bayramın tek kötü yanı. 

.Bir de o gün sıcak bir güne denk gelmişse güneşin altında oflayıp puflamalar başlardı.

.Müdürün konuşması, saygı duruşu derken 23 Nisan şiirleri okunur, şiir okuyan çocuklardan biri mutlaka kendini fazla kaptırırdı.

"Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan.

Bugün, Atatürk'ten bir armağan, 
Yoksa, tutsak olurduk sen inan.
Bugün yirmi üç Nisan,
Hep neşeyle doluyor insan."

. Sıra dans ve folklor gösterilerine gelince asıl eğlence başlardı.

.Bir de dans ekibinde yer alıyorsanız aileler fotoğraf çekebilmek için birbirleriyle yarışırlardı.

O halk oyunu kıyafetlerini giyip o kadar kişi karşısında oynayınca aileler abartılı derecede övünürlerdi. 

.Pankart ekibinde bulunanlar ise son bir defa o tecrübeyi yaşar, stadyumdaki görevlerini tamamlarlardı.

Pankartları indirip kaldırıyoruz ama hangi şekillerin çıktığından haberimiz olmazdı. Tören bittiğinde de o pankartların hepsi havaya savrulurdu.

.23 Nisan'ı 23 Nisan yapan, başbakanın koltuğuna oturan çocukları kim belirliyordu acaba. Biz de otursak fena olmazdı. 

.TRT'deki bayram özel programlarına dünyanın dört bir tarafındaki ülkelerden gelen çocuklar olurdu, onlar da kendi kültürlerini tanıtırlardı.

.Televizyonda hangi şehirde nasıl kutlanıyor diye izler, sıra bizim şehrimize geldiğinde dikkat kesilirdik.

Bu kuleleri nasıl yaptıklarına hiç anlam veremez, şaşkınlıkla izlerdik.

.Hayat Bilgisi gibi kitaplarda geçen ve sınıf öğretmenimizin de söylediği bir cümle vardı: Dünyada çocuklara armağan edilmiş tek bayramdır.

Aslında dünyada çocuklara armağan edilmiş pek çok bayram ve özel gün olsa da meclis oylamasıyla kabul edilen tek örnekmiş. 

.Sonuç olarak; şimdiye oranla çok daha dolu dolu kutlamalar yaptığımız, izlediğimiz kesindi.

Protokoller yapılır, stadyumlar dolup taşardı. 

Çocuklara, çocukluğumuza böylesine güzel bir bayram armağan ettiği için 'Ata'mızı bir kez daha özlemle anıyoruz.