Yenilgi, yenilgim, yalnızlığım ve kimsesizliğim.

Binlerce yengiden de bana değerli olan sen!
Dünyadaki tüm parlak başarılardan
sensin yüreğime yakın olanı!
Halil Cibran

Muzaffer komutan savaş meydanına çıktığında yenilgi kelimesini dahi hazmedemiyor ve buna inanmıyordu ki bu aslında zafere giden yolda en büyük anahtardır bilene. Velakin, zafer yolculuğuna bakan her kumandan çok iyi bilir ki, ordusu sağlamsa, cesareti yerindeyse, planı, tertibatı, ayağı yere sağlam basıyorsa ve sancak beyleri işin ehliyse yani bayrakları teslim alan erler iyiyse, o gün günündeyse herkes zafer kaçınılmazdır.

Ak Parti İl Başkanı’nın yerel seçimde zafere giden yolda hesaba katmadığı daha doğrusu hesap yapma zahmetinde bulunmadığı nice detaylardan en basiti buydu ve ne hazindir ki, bu en küçük detay ona ve ekibine çok ama çok pahalıya mal oldu.

Şu an başarısından dolayı koltuğunda kalan ve bunu hak eden İlçe Başkanı ile girdiği polemikler ve kongredeki hasımane tutumu Aras’a daha baştan kaybetmeye oynadığını gösteriyordu. Bakmayın, sağında solunda biriken kalemşörler kendisini birleştirici ve bütünleştirici rollerine soksalar da ve kendisi dahi buna inansa da işin rengi bu değildi elbet. Bambaşka bir şeyler oluyordu o teşkilatta. Yoksa böyle bir felaket akıl alır gibi değil.

Altın tepside 12 ilçeyi tertemiz teslim ettiler rakiplerine. Çalışmadan, gayret etmeden ve en önemlisi halkın sesine aldırış etmeden, kendi ihtiraslarını, menfi hissiyatlarını en üst düzeyde görerek. Sonra gazetemizin de dâhil olduğu eleştiri erbabını hedef gösterip yenilgi mevzusunu değiştirmeye, gündemi farklılaştırmaya çalıştılar. Ama olmadı, olmuyor. Hâsılı mızrak çuvala sığmıyor.

Asıl merak edilen şu koordinatörlerin ne iş yaptıkları, Nurettin Nebati, Yahya Akman, Mustafa Akış ve daha niceleri. Geldiler, gördüler, gittiler. Çoğu kimsenin tabiriyle Van yemeklerini, kahvaltıyı tattılar, Ankara’da öve öve bitiremediler teşkilatı. Beklenen radikal değişimler, şikâyet konusu olan konular ve daha nice sorun çözülmeden, çözüme kavuşturulmadan kör topal seçime girildi.

Gençlik Kolları’nın bütün ilçelerde temayül baskısı yaparak sürpriz bir şekilde çıkardığı Osman Nuri Gülaçar ismi, Edremit Teşkilatı’nın akıl sır ermez işleri, milletvekillerinin ilgisiz tavır ve tutumları, ulaşılamamazlıkları, Saray ve özellikle Özalp’te göz göre göre gelen felaketin önlemlerinin alınmayışı. Hani ister istemez katılmadan edemiyor insan malum yoruma; acaba bile bile lades mi demişti Ak Parti Van’da? Yoksa Erdoğan’ın bir istişare toplantısında “Van’ı alın, bizi üzmeyin” demesi, Van meydanında medyaya malzeme olmasına rağmen kısık sesle hitap etmesi, yapılan onca işler vs. bunlar bir tiyatro oyununun farklı versiyonları mıydı? Teşkilatçılık ise alın size teşkilat, kazanmaksa alın size zafer, Tuşba ve Gevaş nasıl alındı, diğer yerler nasıl alınamadı?

Dahası istifa beklentileri ayyuka çıkmışken medya ile polemik yaşayıp görevimizin başındayız diyenler Ankara’da kapalı kapılar ardında neyin pazarlığını yaptılar? Bu bir iddia? Bir diğer iddia şu; İl Başkanının istifası istendiğinde kendisi bütün kadronun istifa etmesi gerektiğini aksi takdirde etmeyeceğini ifade etmiş ve güya bu defa teşkilatların tamamı baskıyla istifaya zorlanmış. Oy artışı olmasına rağmen sürpriz bir şekilde değişen İpekyolu yönetimi dâhil her ilçe takı takır istifa etti.

Bir diğer iddia istifa kervanına katılmak istemeyen Gençlik Kolları ile ilgili. Seçimden önce ve sonra il başkanlığının birinci katı Gülaçarcılar, ikinci katı Arasçılar diye iddiada bulunanlar bu kez Gençlik Kolları Başkanı’nın istifaya direndiğini ve kendisinin sıkı durun Genel Merkez Gençlik Kolları’nın himayesine sığındığı buna rağmen istifa etmek durumunda kaldığını belirtiyorlar.

Peki, bunca hırs, bu kavga, bu sıkıntılar niye? Türkiye’nin her yerinde başarısız yönetimler tek tek istifa ederken o koltukta ne ganimet varmış da bu kadar vazgeçilmez oldu anlamak mümkün değil. Üstelik başarısızlığı tescilli bir ilçe başkanı hiçbir şey olmamış gibi gidip İl Başkanlığına aday oluyor. Üstelik bu ilçe başkanının depremzedeler için tahsis edilen iki konteynırı sattığı öne sürülüyor, dileriz gerçek değildir, olmasın da. Yok, eğer bu iddia da doğruysa o zaman ortalık ateş topuna döner.

Bu ancak Van’da olur. Öbür tarafta başarılı ilçe başkanları vakur bir şekilde bekliyor. Göreve genelde talip olunmaz, görev hak edene verilir, beklenti bu yönde. Ama fark etmiş iseniz, dedikoduların, kargaşanın merkezinde köşesinde bu isimler asla yer almadı. Bu herhalde bazı isimlere bir şeyler anlatmaya yeter, yetmezse de yapacak bir şey yok tabi.

Süleyman Soylu’yu zor bir süreç bekliyor. Bu süreçte artık iyiyi kötüden, yanlışı doğrudan, başarıyı başarısızlıktan ayırmak için çetin bir süreç gerekiyor. Bu süreci iyi atlatabilirlerse ne ala, yoksa yandı gülüm keten helva.