Hz. Davut’la Goliath’ın yani Kuran-ı Kerim’deki adıyla dev Câlût’un çarpışma hikâyesi…

Akdamar Adası’na gittiğinizde kilisenin güney cephesinde yani çan kulesinin olduğu yerde sağ tarafta bu hadisenin taşlara işlendiğini göreceksiniz.

Peki, bu hadisenin aslı nedir?

Bu sahnede en sağda dev cüsseyle betimlenmiş kişi Goliath yani Câlût’tur.

Karşısında ise elinde sapanıyla resmedilen Hz. Davut’tur.

Hz. Davut’un hemen arkasında Tevrat’a göre Saul, Kuran-ı Kerim’e göre Talût bulunmaktadır. Allah (c.c.) Bakara Sûresi 247. Ayeti Kerime’de Talût’la ilgili şöyle buyurur:

“Peygamberleri onlara, "Allah size Tâlût'u hükümdar olarak gönderdi" dedi.

Onlar, "O bizim üzerimize nasıl hükümdar olabilir? Biz hükümdarlığa ondan daha lâyığız. Ona zenginlik de verilmemiştir" dediler. Peygamberleri şöyle dedi:

"Şüphesiz Allah onu sizin üzerinize (hükümdar) seçti, onun bilgisini ve gücünü artırdı." Allah mülkünü dilediğine verir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Bakara 247)

Görüldüğü gibi o dönemdeki habis olan Yahudiler kendilerine göre mal ve mülk olarak daha fakir olan Talût’un hükümdarlığını kabul etmezler, ancak Allah’ın emri bu şekildedir. Çünkü Allah her zaman malı ve mülkü çok olanı değil, zeki ve maneviyat açısından güçlü olanı seçer.

Bu sahnede gördüğünüz Talût, Hz. Davut’un Amâlika kavminden olan dev cüsseli Câlût’u öldürmesi için dua etmektedir.

Peki, Hz Davut Câlût’u nasıl öldürür?

Amâlika kavminden olan Calut tam üç metre boyundadır ve kendisinin karşısına çıkmaya kimse cesaret edemez. Kral Talût ise Câlût’u öldürecek kişiyi kızıyla evlendireceğini söyler. Yine de bu dev adamın karşısına çıkmaya kimse cesaret edemez. Henüz 18 yaşında bir genç olan Hz. Davut öne atılır ve Câlût’u ben öldürebilirim der.

Taş işlemede görüldüğü gibi Hz. Davut’un elinde sadece bir sapan vardır ve Câlût’a doğru ilerlerken yolda üç küçük taş dile gelip Ona: “Bizi al, Câlût’u bizimle öldüreceksin!” der. Taşları yerden alan Hz. Davut bu üç küçük taşın birleştiğini görür.

Câlût karşısına henüz 18 yaşında bir çocuğun çıktığını görünce dalga geçer ve onu parçalara ayıracağını söyler. Bunun üzerine yolda bulduğu taşı sapanına koyan Hz. Davut taşı çok süratli bir şekilde Câlût’a doğru fırlatır ve taş Câlût’un alnına saplanır, yere yığılan Câlût oracıkta can verir.

Semavi dinlerin ve kitapların bahsettiği bu sahne Akdamar Kilisesi’nin duvarlarında insanoğluna hâlâ mesaj vermeyi sürdürmektedir: Zira “Allah zalimlerin değil mazlumların yanındadır.”

Esen kalın bir dahaki yazıda görüşmek üzere…