Değerli okuyucularım; 
 
Aşağıdaki yazım 5 Ocak 2015 tarihinde yazmış olduğum bir yazımdır. Darbe girişimi ile hemhal olduğumuz bugünlerde F.Gülen'in nasıl bir kişiliğe sahip olduğu, kimlerle teşriki mesai içinde olduğu ve kime hizmet ettiği gerçeklerini çok daha evvel bildiğimiz için o dönemden sonra Şehrivan Gazetesinin internet sitesinde bu görüşlerimi kaleme almıştım. O dönemde nasıl bir anlayışa ve cemaatin kimler tarafından yönlendirildiğine ışık tutmuştuk. Şimdi o yazıyı siz değerli okuyucularıma tekrar hatırlatmak için yeniden okumanız için sunuyorum. Akabinde darbe girişimi ve sonrasında görüşlerimi ve bugüne kadar F.Gülen hakkında söylenenleri yazmaya çalışacağım. Selam ve dua ile...
 
İşte 5 Ocak 2015 tarihindeki yazım....

 

Özlü Söz: Ey insanlar! Allah'ın vaadi haktır, dünya hayatı aldatıcıdır. Aldatıcılar Allah'ın adını kullanarak sizi aldatmasın. Fatır Suresi 5. ayet

 

Allah, Müslümanları yeryüzüne insanların adil bir şekilde yönetilmesi ve dünyanın imar etmesi için görevlendirmiştir. Zaten Hz. Âdem(as)'e gönderilen on sahife kendi neslinin ne şekilde idare edileceği ilahi emirlerdi.

 

Son Peygamber Hz. Muhammed (sav)'e kadar gönderilen bütün Peygamberlerin temel vazifesi Allah'ın hükümlerini icra etmek, adaleti tesis edip dünyayı imar etmekti.

 

Fakat ilahi öğretiye karşı çıkan insanlar ya kendilerine gelen Peygamberleri yalanlamışlar yâda katlederek kendi hükümlerini koymuşlar...

 

Allah'ın gönderdiği ilahi hükümleri ilk değiştirenler Yahudiler oldu. Daha sonrada yine Yahudilere Peygamber olarak gelen Hz. İsa(as)'ya gelen İncili yine ayni kavmin öncüleri değiştirmiş ve bu iki dinin bugün bağlıları kendi elleri ile beşer kelamı ile değiştirdikleri ilahi öğretinin özünü kaybetmişlerdir.

 

İslam hilafetinin Osmanlı devleti ile birlikte ortadan kaldırılmasıyla başlayan yeni süreçte Yahudi ve Hıristiyan ittifakı bugün dünyayı tahrif ettikleri Tevrat ve İncilin hükümlerine göre yönetmeye başlamış ve Müslümanların dünya siyaset sisteminde rol almalarına son vermişlerdir. Bugün sınırlarımız ne yazık ki onlar tarafından çizilmiş ve gelinen noktada onların işbirliğine razı olanları uydu devletlere lider olarak göndermişlerdir.

 

Tam da biz Müslümanların işini bitirdik dedikleri bir dönemde İran'da Şah rejimi yıkılarak yerine İslam Cumhuriyeti kuruldu. Bu ABD ve İsrail’i çok korkuttu ve hemen önlem almaya yöneltti.

 

Yöneltilen tedbirlerin başında eski dikta rejimleri yıkıp sanki bunu Müslümanlar yapıyor görünümü vererek ARAP BAHARI başlatıldı.

 

Daha sonra başlatılan ARAP BAHARI kaynaklı yalancı devrimlerin ardından Müslümanları mezhebi yönleri ile birbirine düşman ederek çatıştırmak oldu.

 

ABD bunun için önceden hazırlık yaptı. Bu hazırlıklar için önce Türkiye’ye ikişerler-üçerli elemanlarını göndererek nabız yoklattı.

 

Bu elemanların verdikleri raporlar çerçevesinde daha sonra gazeteci yazar Fehmi Koru tarafından İngilizceden tercüme edilerek Beyan Yayınları arasında çıkan “Amerika Gizli Belgelerinde Türkiye’deki İslamcı Akımlar” adlı kitap Türkiye’de kimlerle çalışacakları ve kimleri tehlikeli görecekleri üzerine ciddi bir araştırma yapmışlardı.

 

İşte bu araştırma neticesinde o dönemlerde Fethullah Güleni keşfetmiş ve onunla çalışma yollarını bulmuşlardı ki, bugün Fethullah Gülen orada.

 

Tarihçi araştırmacı yazar Ekrem Şama 21. 4. 2014 tarihli “Erbakan ve Paralel Yapı adlı makalesinde daha 1980 yılında Erbakan hocanın Fethullah Gülen hakkında bir mensubuna onun talebelerine vermiş olduğu burs için kızarak; “Be hey patates kafalı, behey patates çuvalı! Allah bu adamı ıslah etsin! En çok bize yardım etmesi gerekirken, en çok ihanet eden ve Siyonistlerin emrine giren bu adamdır! Bunu bu kadar insan anlamış, biz anlamışız da, ayrıca bir de senin mi anlaman lazım! Derhal bu Siyonist ve Amerikan hayranından bursu keseceksiniz!

 

Erbakan Hoca, Fethullah Güleni daha o tarihlerden tanıyor ve kimlerle çalıştığını biliyordu.

ABD daha o tarihlerde Fethullah Güleni keşfetmiş ve Türkiye’de Ordu, Medya, Yargı, Üniversite, Bürokrasi ve Eğitim alanlarında örgütlenmesi için önünü açmıştı.

 

12 Eylül 1980 darbesinde vermiş olduğu vaazlar neticesinde arananlar listesinde bulunan Fethullah Gülen bir türlü yakalanamamıştı. O tarihlerde istediği her yere giden F.G okullar açarak adeta faal olan ama görünmez bir adam rolündeydi.

 

Yakalanması zaman aşımına uğrayınca zamanın İzmir Valisi Vecdi Gönül tarafından adeta törenle karşılanmış ve teslim olması ile birlikte serbest kalmıştı. Ama o zaman kadar elemanları ile âdete bütün birimlerde bir ağ kurmuştu.

 

Amerika İran İslam İnkılâbının önünü kesmek ve Müslümanları İran’da yapılan inkılâba benzer bir inkılâbın yapılmaması için harekete geçmişti. İşte Türkiye’de Fethullah Gülen keşfedilmiş ve onun HOŞGÖRÜ İSLAMI projesi için adım atılmış.

Milli Görüşün arz ettiği tehlike ile birlikte siyasal kimliği ve hırsı olanlar keşfedilmiş onlar da Milli Görüşten koparılıp Fethullah Gülenin HOŞGÖRÜ İSLAMI ile birliktelik sağlanması için adımlar atılmıştı.

 

Amerika’ya gittikten sonra konuşmaları ve faaliyetleri ile kendisinden çok söz ettiren F. Gülen için Ermeni ve gizli kardinal olduğu hakkında basında bir hayli yazı çıktı. Bunu en oturaklı bir şekilde yazan Aytunç Altındal’dı. Hatta onun ölümünden F. Gülen’in parmağı var diyenler bile oldu…

 

F. Gülen cemaati Erdoğan’ın kurmuş olduğu partinin iktidarında bütün resmi alanlara girerek ciddi manada örgütlendi. Özellikle Eğitim ve Emniyet ile yargı alanında çalışmaları yapılan operasyonlar neticesinde faaliyetlerinin ne derece derin olduğu görüldü.

 

Amerika F. Gülen’i İran karşıtı bir hareket için ve özellikle Sünni dünyada bir boşluğu olan Hilafeti tekrar kurmak için meğerse onu hazırlıyormuş. 17-25 Aralık operasyonları bunun için yapılmıştı. AKP cemaat ile ilgili deşifre çalışmaları yaparken bu gerçeği ortaya çıkardı. Ve yıllarca evvel İslami bir dergi olan GİRİŞİM’DE yazılan bir makalede ABD İslam dünyasını dizayn etmek için İSLAMİZASYON adlı bir projeyi devreye soktuğunu yazmıştı. Hatta Müslümanlar hilafeti getirebilecek bir konumdaysalar bunu gerçekleştirmek için yardımcı olacaklarını dile getirmişlerdi.

 

Demek oluyor ki ABD daha o dönemlerde F. Gülen’i keşfetmiş ve ileride başardıklarında onu tıpkı Humeyni’n dönüşüne benzer bir dönüşle halife olarak gönderecekti. Planlarını Allah bozdu, onların gerçek İslam karşısında Amerikancı İslam’ı ortaya koymalarına fırsat vermedi. İnsanların mahremine girip dinlemek ve İslam dünyasında ABD’nin projelerine önayak olma emelleri Rabbimizin inayetiyle bozuldu.

 

Gelecek yazımı AKP, ABD tarafından nasıl kuruldu. Bugünlerde Abdurrahman Dilipak ve Ali Bulaç’ın “AKP, ABD, İsrail ve İngiltere’nin öncülüğünde bir proje partisi olarak kuruldu” beyanlarını yazmaya gayret edeceğim.

 

Selam ve dua gerçek manada Allah’a tabi olanlaradır…