Mutlu bir merhaba.

Araya giren günlük meşgaleler ve biraz da benim ihmalkârlığım sebebiyle buralarda yoktum.

Kaleme uzanmayan elim, baharın gelişine kayıtsız kalamadı. Üzerime sinen kış yorgunluğundan mıdır bilmiyorum, baharın ayak sesleri bu sefer bir başka heyecanlandırdı.

Bahar nağmeleri kulağımı doldurmaya başlayınca bambaşka bir lezzet alıyor damağım hayattan.

Kışla birlikte veda eden göçmen kuşlara mıdır özlemim? Bilmiyorum.

Onlar dönerken yeniden, rengarenk bir ümit kaplayıverdi içimi. İşte bu coşku, kalemi kağıda değdirdi tekrardan.

Bahar deyip de gözlerimi kapattığımda içimde,hiç bilmediğim diyarların baharlarına hasret uyanıyor.

Kuruyan otlar birden yeşeriyor, öldü sandığım şu çiçek sanki canlanıyor, bakın ötede bir ağaç tomurcuğa durmuş bağrında ne muhteşem bir mucizeyi gururla taşıyor . İşte bu yanda gebe bir kısrak da baharın coşkusuna kendini  kaptırmış.Sular daha mı neşeyle çağıldıyor ne? Az ötede umut yüzlü çocuklar kuşların şarkılarına eşlik ediyor.

Kuşlar… Kuşları unuttum. Kuşlar artık her yerde. Uzun yolun yorgunu kuşlar, geri döndü.  Leylek Yaren de döndüyse Bursa'ya bahar geldi demektir. Bu memlekette bahar kuşlarsız olmaz. Müjde onların şarkılarıyla ilan edilir.

İçimdeki bu özgürlük düşkünlüğü hep bu kuşların kanat çırpışlarından. Onlara imreniyor içim. Onlar çırpındıkça görünmez prangalarımızdan kurtuluyoruz. Yerin yüzü onları beklediğim bir bekleme noktası oluyor: "Göğe Bakma Durağı"

Onlar da hasret taşıyor minicik yüreklerinde, biliyorum. O yüzden bahar peşinde uçup duruyorlar. Bu bitmeyen yolculuk, umutlu bir bahar çıkmazı oluyor diyardan diyara.

Ne diyorduk? Bahar… Takvimlerde baktım cemreler düşmüş , düşeceği yere. Nereye düşerse düşsün, gönlümüze düşsün istiyoruz hep. Dışımızın değil, yüreklerimizin ısınmaya daha çok ihtiyacı var. Bunu içten içe kabul ediyoruz.

Bakın! Geçirdiğimiz kışa inat, "Her şeyin telafisi mümkün." diye haykırıyor bahar.  Ne şahane haber, ne büyük muştudur bahar.

Hem kışın sancısını çekiyor hem hasretle, özleyenlerine kucak açıyor. Rüyalar kadar güzel, anne gibi kutsal, umutlar kadar temiz…

Meyve telaşına düşmüş ağaçları görüyorum etrafta. Hepsi süslenme yarışına girmiş gibi. Baharı, en güzel çiçeklere bürünüp karşılıyorlar. Renklere takılıp kalıyor aklım. Beyazı sarıya, kırmızı siyaha, moru pembeye yakıştıran Kudret'e şükürler olsun.

Benim bunca heyecanımı çok görmeyin. Her bahar olur bunlar, demeyin nolur. Her bahar oldu , belki daha da olacak.

Fakat benim baharlarım sayılı. O yüzden her baharı başka bir coşkuyla karşılamalıyım. Evime ilk kez konuk olan bir misafir gibi, ne gerekiyorsa yapmalıyım. Şükrünü vermezsem dargın gideceğinden korumalıyım.

Şu yayılan kokuyu içime çekmeliyim. Her çiçeğin, her ağacın, her çalının yanından kokusunu hissederek ayrılmalıyım.

Bahar neşvesinin sadece beni değil, tüm varlığı sardığını biliyorum.

Biliyorum, baharın çiçekler açtırdığı yüreklerden biriyim ben de.

Hani meşhur bir hikaye var, âmâ bir dilenci ile şair arasında geçen.

New York'ta, Brooklyn Köprüsü üzerinde dilenen gözleri görmeyen bir dilenci, bir gün şairin dikkatini çeker.

Dilencinin boynunda asılı bir tabela vardır.

Şair, dilenciye günlük kazancının ne kadar olduğunu sorar. Dilenci "Sekiz dolar" der. Bunun üzerine şair, dilencinin boynuna asılı tabelayı ters çevirerek bir cümle yazar.

"Senin kazancını arttıracak bir şeyler karaladım.

Bir hafta sonra yanına geldiğimde bana sonucu söylersin" diye konuşur.

Şair bir hafta sonra dilencinin yanına uğrayıp kendini tanıtınca, dilenci ona, teşekkür eder. Kazancının ikiye katlandığını söyler. Tabelaya ne yazdığını sorar.

Şair, "Tabelada 'Doğuştan körüm, yardım edin.' cümlesi vardı. Bense 'Bahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim.' diye yazdım" açıklamasını getirir.

İnsanlar hiç görmemenin değil ,gelecek baharı görmemenin daha acı olduğunu düşünmüş olmalılar. Bu hikayeye farklı açılardan bakmak mümkün. Ben bu aralar her şeye bahardan baktığım için, bahar kazanç kapısı olmuş.

Şahit olduğunuz gibi benim gözüm bahardan başka bir şey görmüyor.

O halde hep birlikte ne baharımız varsa sevinelim.

Bu "Başka Bahar"ın kollarına huzurla bırakalım kendimizi.