Vali Münir Karaloğlu’nun en çok hangi yönü hoşunuza gidiyor? Diye bir soruyla karşılaşsam Hiç düşünmeden “eyvallah sız olması ve kimseye boyun eğmemesi” diye cevap veririm.

 

Karaloğlu’ndan önce değil vekiller, danışmanları da ayrı bir havadaydı. Her bir danışman ayrı ayrı valilik koridorlarında cirit atıyor ve millete hava basıyorlardı.

 

Nasıl olsa valiyle, yardımcılarıyla istedikleri gibi görüşüyor, iş oldu veya olmadı “Kendisine ilettik sorununuz en yakın zamanda çözülecek” deyip, havalanın yolunu tutuyorlardı.

 

Fakat Karaloğlu’nun göreve başlamasıyla, danışmanların valilik koridorlarından ayaklarını kesmesi bir oldu. Çünkü karşılarında artık daha ciddi bir devlet adamı vardı. Öyle her söylenene evet her randevu talebine tabiî ki buyurun diyen bir adam yoktu artık.

 

Valilik koridorlarından ayakları kesilen danışmanlar ne yapacaklarını bilemez oldular. Tabi eski hava ve fiyaka da kalmayınca ister istemez moralleri de bozuldu.

 

Şimdi sanki bunun hıncını vatandaştan çıkarmak istiyorlar. Hatta daha illeri gidip gazetecilere musallat olmaya çalışıyorlar.

 

Geçen haftalarda AK Parti Van Milletvekili Mustafa Bilici’nin sosyal medyada paylaştığı bir habere yorum yazdım. Vay sen misin bunu yazan. Telefonda saygı sınırlarını aşan bir konuşma tarzı.

 

Konuyu köşeme taşımak istedim. Fakat o gün ne olduysa, Osman Nuri Yıldız gazeteye geldi. Konuyu kendisiyle paylaştım. Bana dedi ki: “Erol iyi çocuktur. (Erol’u küçümseme anlamında değil iyi niyetle söylenmiş bir söz.) gerek yok bu yazıya. Ben kendisiyle konuşurum. Meseleyi büyütmesen iyi olur”

 

Zaten Osman Abi bir, Ergin Sarı iki, beni frenlemeseler daha çok şey yazacağım ama en iyisi bazıları yatıp kalkıp bu iki isme dua etsinler.

 

Bilmiyorum Osman Abi kendisiyle konuştu mu, konuşmadı mı? Ama bilmesini isterim iyi çocuktur dediği Erol Baykara’nın hal ve hareketlerinde hiçbir değişiklik olmamış.

 

Osman Abi isterse, Erol’u, hem Kayhan Türkmenoğlu’nun hem de Mustafa Bilici’nin danışmanlığından tanıyanlara sorabilir.

 

Ben kendisine söyleyeyim 2 dönem arasında dağlar kadar fark var. Doğru, Türkmenoğlu’nun danışmanıyken sessiz, sakin işinde gücünde olan mütevazi bir insandı. Ama şuanda o mütevazilikten eser kalmamış. O Erol şimdi astığım astık kestiğim kestik havalarında.

 

Evet biliyorum. Sana (Samimiyetimizden dolayı sana ifadesini kullanıyorum) karşı yine saygılıdır. Çünkü sen ondan daha çok onun danışmanlık yaptığı vekillerle oturup kalktın. Onun sana karşı yapacağı ters bir hareketin faturasının ağır olacağını da biliyorum. Bunu o da iyi biliyor. Tüm bunlara rağmen bu kadar mütevazi olmana gerek yok Osman Abi. Vekil senden korkuyor kaldı o korkmasın!

 

Ama bu demek değil ki, sana saygıda kusur etmeyen birinin başkalarına saygıda kusur etmesi gerekir. Zaten bunu en başta sen kabul etmezsin.

 

İnşallah en son İpekyolu’nda bir mekanda verilen iftarda yaşananları duymamışsındır. Olayın yakın tanıkları var. Ama haberin yazılmaması için defalarca ricada bulundular. Çünkü olanlar sonradan tatlıya bağlanmış.

 

Fakat sadece şunu söyleyeyim. Hekim Karabıyık olmasaymış yaşananlar şuanda çok farklı yerlere taşınabilirmiş. Her iki taraf da Karabıyık’ın çabaları sonucunda yatışmışlar ve Karabıyık tarafları yatıştırmak için epey ter dökmüş. Bu kadar bilgi yeterlidir sanırım.

 

Bu arada gelelim Mustafa Bilici’ye.

 

Bilici Ramazan’dan önce yeğenini evlendirdi. Abisinin oğlu dünya evine girdi. Çiftlere her iki cihanda da saadetler dileriz. Yalnız düğün o kadar şatafatlıymış ki, hala iftarlarda o düğün konuşuluyor.

 

Düğüne katılan AK Partililer bizlere, o ne öyle şatafattı, havai fişekler ve Ceylan konserleri…

 

Aslında bizlerden bekledikleri bu düğünü yazmamız. Tabiri caizse çakmamız isteniyor. Yazmadık ve yazmayacağız da.

 

Ama Bilici’nin  şunu da iyi bilmesini isteriz. Ne Şehrivan’ı ne de kendimizi danışmanına ezdirmeyiz. Gereken mücadeleyi sonuna kadar veririz.

 

Şunu da Bilici’den beklemenin ayrıca hakkımız olduğunu düşünüyorum. Lütfen il başkanlığındaki mütevaziliğinizi milletvekilliğinizde de sürdürün.