Asırlardır farklı medeniyetlerin var olduğu ve yaşadığı Tarihi bir Şehir olan Bitlis, içinde barındırdığı bu zengin kültürel bilgi birikiminden dolayı kıymetli bir yer. Kültürel mirasın yanında mimari açıdan da şehir, yüzyıllardır adeta açık hava müzesi. Bölgede ilk Urartulardan kalma izler var, sonrasında baktığımızda Pers, Selevkos, Asur ve Bizans İmparatorlukların sınırlarında kalan Bitlis, zamanla tarihsel süreçlerden geçerek birçok medeniyete vilayet olmuştur. Mervaniler, Türkler, Selçuklulara, Osmanlıların da yönetimine girmiştir. Şehrin, değişen yönetimlerine ve hükümdarlıklarına ayrıntılı değinmeyeceğiz. Tarihi Bitlis şehrinin ne kadar çok el değiştirdiğinin ve bu değişmeyle birlikte oluşan şehrin tahribatından, oluşan hasarlardan dolayı şehrin mimari yapısını genel olarak nasıl imar edildiğini, yenilediğini anlamaya çalışacağız.

 

En son I. Dünya Savaşı sırasında Rus işgaline uğrayan kent, 1960 yıllara kadar kendisini yenilemeye çalışmıştır.

 

Özellikle Rus işgalinden sonra şehrin kendini yenilenmesi ve mimari dokusuna tekrar ulaşması ve büyük çoğunluğunu muhafaza edişinin belirtileri görsel kaynaklarla mevcut. Hepimizin kendimize sorması gereken şu;

Bu tarihten sonra şehir, açık bir şekilde alenen bir işgale uğramadığı halde şu anki hale nasıl geldi.

 

Bizler şehri, son 40– 50 yılda hızlı bir şekilde nasıl betona boğduğumuzu irdeleyelim. Türkiye’de betonarme kullanımının yaygınlaşması ve kullanımın artmasıyla birlikte Türkiye’de çok katlı yeni şehirler, apartman kutu şehirler inşa edilmeye başlandı.  Şüphesiz Türkiye’de kısa sürede bu betonarme yapılaşmanın kolaycılığı, erişe bilirliği Bitlis’e de ulaştı.

XVII. yüzyılda Bitlis’i ziyaret eden Evliya Çelebi’nin verdiği bilgilere göre Bitlis’in kale içinde 300 ev bulunuyor ve bu kalenin hemen hemen yarısını Han Sarayı kaplıyordu. Surları pek sağlam olmayan aşağı kalede iki tarafı demir kapılı bir çarşı ile bir bedesten ve pazardan başka ayrıca birkaç yüz ev mevcuttu. Kale dışında ise on yedi mahalle halinde yayılan şehirde toprak örtülü ve bahçeli 5000 ev vardı. Evliya Çelebi Bitlis’in camilerinden en önemlisinin Şerefeddin Camii olduğunu da yazar.

 

Tarih Boyunca, Evliya Çelebi gibi birçok ünlü seyyah da kente ziyaret gerçekleştirip, Bitlis’in mimari yapısından etkilendiklerini saklayamamışlar, Bitlisin kesme taşlarla yapılan yapılarını dile getirmişlerdir.

 

Nasıl bu hale gelindiğine devam edelim. Bitlis hanlarıyla, kalesiyle, camileriyle, türbeleriyle, yüzlerce tarihi evleri ile bir açık hava müzesi olan Bitlis, çeşitli sebeplerle özellikle 1970 yıllardan sonra betonarme yapılara kurban edilmeye başladı. Şehirdeki betonarme yapılar yapılmaya başlandı. Sonraki yıllarda şehir,  işsizlik, terör sorunları, güvenlik sorunları sebepleri ile zamanla nüfusta değişmeye gitti. İnsanlar çeşitli sebeplerle göç etti şehirden. Göçlerden sonra tabi birçok yapı kullanılmaz hale geldi, yıkılma tehlikesi yaşadı. Yıkılma tehlikesi yaşanan yapılarda definecilerin tahribatı, bazı yapılarda da yeni kullanıcıların elinde bilinçli veya bilinçsizce zamanla tahrip edildi. Misal iki katlı tarihi taş ev üstüne betonarme bir üçüncü kat çıkma gibi, kesme taşlarla yapılan evlerin dışı sıvayla ve boya ile kaplanması gibi.

 

Bunlarla beraber maalesef şehirde betonarme kullanımı başladığında kamu kurumlarının bu tarihi kente olan hassasiyeti yetersiz kalmıştır. Başından beri gelen hassasiyetsizlikten dolayı şehir yıllardır betonarme ile daralıyor. Yerel yönetimin zamanında dere üstüne yapılaşmaya izin vermesi, tarihi evlerin yanına yapılan yüksek katlı betonarme apartmanlara müsaade etmesi, özellikle kale çevresinde aynı şekilde yüksek katlı iş binalarının yapılması Bitlis’i her gecen gün günümüzdeki betonlaşmış Bitlis haline gelmesine sebep oldu.

 

Her şeye rağmen Bitlis’te özellikle Zeydan ve Taş mahallesinde halen 100’lerce tarihi ev var. Var olan bu evlerden bazılarının restorasyonu ve onarımı yapılmış ve şuan kullanılmakta. Yalnız şehirde bulunan tarihi evlerin çoğunluğu maalesef onarılmayı bekliyor, aslına uygun restore edilmeyi bekliyor. Bitlis’in, Bölgenin turizm envanterine katılmayı bekliyor. Restore edilmeyi bekleyen evlerin çoğunun maliyet yetersizliğinden yapılmaması bizleri vicdanen rahatsız ediyor. Bu evler yarı yıkık şekilde kaldığı için maalesef u.maddeye yönelmiş insanların uğrak yeri haline geliyor. Bu durumda doğal olarak mahalleliler tarafından hoş karşılanmıyor, neticesinde tarihi evlere karşı art bir niyet birikiyor. Kullanılmayan ve yarı yıkık olan TARİHİ BİTLİS EVLERİ ’nin acilen fiziki olarak koruma altına alınmalı.(kapı, pencerelerini demirlerle kapatılabilir. Eve göre farklı çözümler bulunabilir. Bu sayede evler restore edilmeyi beklerken, u.madde yönelmişlerden de korunmuş olur)

 

Son zamanlarda artan madde kullanımı sorunu Bitlis’in en önemli Toplumsal sorunlarındandır. Uyuşturucu madde ile Mücadele noktasında şehirde Özellikle İstihdamın artması gerek, özellikle gençlerin sporsal, sanatsal vakitlerini geçirecekleri ortam ve imkânlar çoğaltılmalı.

 

Biz Vangölü Aktvistleri olarak,

 

Bitlis Şehrinin, Tarihi Mimari Yapısına Nasıl ulaşılabileceği üzerinde durmadan çalışacağız. Bu çerçevede çeşitli faaliyetler yapacağız nasipse,

Tüm Sevgili Bitlislilere sesleniyoruz, Lütfen Bitlis’in Tarihi Mimarisini Oluşturan #TarihiBitlisEvleri ‘ne Sahip çıkın, Evet SİZ Sahip Çıkın! Yıkılmasına müsaade etmeyin, Kesme taşlarla yapılan evinizin üzerine beton kat(lar) çıkmayın, taş ile yapılmış evinizin dışını sıvayla kapatmayın, Çeşitli sebeplerle kullanmadığınız bu taş evleri kaderlerine terk etmeyin, inanıyoruz ki sizlerin sabırla evlerinize sahip çıkmanız çok şeyi değiştirecektir.

İstiyoruz ki;  Bitlis Deyince SADECE Kale, İhlasiye Medresesi, Beş Minare, Büryan, Bal gelmemeli. Bitlis ‘te Yüzlerce Tarihi Bitlis Evleri var, Bu evler Konumlanışı ve Kesme taşlarıyla özellikle Mardin şehrine benziyor. Mardin bugün mimari turizmde en çok pay alan illerden bir il. Mardin bunu nasıl başardı, devam ettiriyor? Bu soruyu her kesin kendine sorması gerek.

 

Eski Mardin denilen bölgede son yıllarda betonlaşmaya izin verilmedi, var olan yüzlerce tarihi yapılarını restore ederek günümüze ulaştırdı. Halen restore edilen yapıları da var…

Biz inanıyoruz ki Bitlis için Geç değil, çünkü Bitlis’te hali hazırda bulunan 100’lerce Tarihi Bitlis Evleri büyük bir nimet.

 

Tarihi Bitlis Şehri;  kesme taş mimarisiyle bize, insanlığa, yarınlara birer emanet şehir. Emanete sahip çıkmamız gerek. Yıkılma tehlikesi yaşanan yerleri aslına uygun restorasyonlarla ihya etmeliyiz.  Yüzyıllardır farklı medeniyetlerin ve savaşların yorgunluğuna yenilmemiş Bitlis’i betonarmeye kurban etmeyelim.

Yakın zamanda yazının devamı gelecek nasipse, Muhabbetle Kalın…