Erzurum'da yürütülen "Zafer ve İnanç Yolu Projesi" ile Palandöken Dağı'nda, 2. Dünya Savaşı'nda olası Rus tehdidine karşı Alman savunma sisteminden esinlenerek yapıldığı tespit edilen beton koruganların özellikleri ortaya konuldu. Atatürk Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yurttaş, "Bunlar özellikle yol geçitlerinde veya stratejik öneme haiz olan yerlerde yapılan istihkam yapıları. Bu beton koruganların tümü, 2. Dünya Savaşı'na hazırlık aşamasında, doğudan gelecek Rus saldırılarına karşı Erzurum'u ve Anadolu'yu müdafaa etmek amacıyla yapılmış askeri yapılardır." Dedi.

 

Erzurum'da yürütülen "Zafer ve İnanç Yolu Projesi" ile 2. Dünya Savaşı'nda Rus tehdidine karşı Palandöken Dağı'nın 2 bin 800 metre rakımında, o dönemin Nazi Almanya'sından esinlenerek yapılan 2 beton koruganın envanteri çıkarıldı. Atak Arama Kurtarma ve Gençlik Spor Kulübü Derneğinin, Erzurum ve yöresinde turizmin geliştirilmesi için 1. Dünya Savaşı'nın Şark Cephesi'ndeki tarihi tabyalar, siperler, savaş kalıntıları ile bölgedeki unutulan kiliselerin envanterinin çıkarılması amacıyla hazırladığı "Zafer ve İnanç Yolu" projesi, saklı kalmış tarihi yapıları ortaya çıkarıyor. Kuzeydoğu Anadolu Kalkınma Ajansı'nın sağladığı finansal destekle yürütülen proje, bugüne kadar sadece eski Başbakanlardan Nihat Erim'in notları arasında "Pasinler savunma hattı" olarak geçen ve "2. Dünya Savaşı'nda olası Rus tehdidine karşı Nazi Almanyası projesi alınarak inşa edildiği" belirtilen beton koruganlar, tüm yönleriyle ortaya kondu.

 

DUVARLARINDA ASKERLERİN "ŞAFAK" ÖZLEMLERİ VAR

Palandöken Dağı'nın 2 bin 800 metre rakımında bulunan Ağzıaçık ile Büyük ve Küçük Palandöken tabyalarının yanında bulunan iki beton korugan, dış görüntüleriyle yapıldıkları tarihteki ihtişamlarını koruyor. O dönemde vatani görevini yapan askerlerin, evlerine dönecekleri günü temsil eden "şafak" takvimlerini yazdıkları görülen koruganlar, ziyaretçilerini iç kısmında ise kısmen paslanmış olarak demir kapılarıyla karşılıyor.

 

RUS TEHDİDİYLE YAPILDI 

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Yurttaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Alman savunma yapıları "bunker"ler örnek alınarak yapılan koruganların, olası tehditler dolayısıyla 2. Dünya Savaşı öncesi yapıldığını bildirdi. Kuzeydoğu Anadolu'da bu dönemdeki Rus tehdidine karşı farklı şekillerde koruganlar ile 20'inin üzerinde de yaptırılmış tabyanın bulunduğunu belirten Yurttaş, şunları kaydetti: "Küçük ölçülerde kalın beton duvarları olan, içerisinde birkaç kişinin gelecek düşmana karşı ateş edebileceği mevzileri, mazgalları bulunan küçük yapılar bunlar. 'Korugan' olarak adlandırılıyor ama bunlar savaş olmadığı için kullanılmamış ve ihtiyaç kalmamış. Bunlar özellikle yol geçitlerinde veya stratejik öneme haiz olan yerlerde yapılan istihkam yapıları. Bu yapılarda ateşli silahlar, makineli tüfekler, hafif silahlar, toplar ve havanlar kullanılabiliyor. Bunlar 1940-1950 tarihlerinde yapılan askeri amaçlı yapılar."

 

"KORUGANLAR SON DERECE SAĞLAM İNŞA EDİLMİŞ" 

Projenin yürütücüsü Atak Arama Kurtarma ve Gençlik Spor Kulübü Derneği Başkanı Çetin Bayram da envantere işlenen koruganların, Nazi Almanyası döneminde, 2. Dünya Savaşı'nda müttefik saldırılarını durdurmak amacıyla Atlantik duvarında ve Normandiya Çıkarması savunmasında yaptığı ve Almanca "bunker" olarak anılan yapılara tıpatıp benzediğini söyledi.

 

Koruganların son derece sağlam inşa edilmiş yapılar olduğunu ifade eden Bayram, şu bilgileri verdi: "İçeresinde oldukça güçlü, patlamaya dayanıklı çelik kapılar mevcut. Kapıları da halen duruyor. Mimarisi, Hitler'in Atlantik duvarındaki 'bunker' denilen sığınaklarının aynısı. Onların içinde silahları da mevcut. Bu, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanlar ile yakınlaşmamızı gösteriyor. Burası onlarla geçmişteki (1. Dünya Savaşı dönemi) müttefikliğimiz ve yakınlığımızın devam ettiğini gösteriyor." Bayram, koruganlara ilişkin yaptıkları araştırmalarda, yapıların mimari proje desteği alınmasına karşın tümüyle Türk mühendislik ve işçiliğiyle yapıldığı bilgisine ulaştıklarını sözlerine ekledi. 

Editör: TE Bilisim