"Hiç okuma yazma bilmeyen bir insanın elindeki reçeteye saatlerce bakmasının çaresizliğini yaşıyorum. Odalar dolusu kitap okumuş bir hekimin esmer diye tedavi etmemişliğinin pişkinliğindeyim. Bir ömür bu gelgitlerle yaşadım. Bazen sebepsiz iyi bazen bilinçli zorbacı oldum."

Duvarlara, kapılara "Dikkat! İnsan Çıkabilir" tabelalarını asacak duruma geldik. Her tarafta katliam, her tarafta ölüm. Bütün haberler tacizle başlayıp, el-kol sallamakla bitiyor. Çocuk parkları, çocuk mezarlıklarına dönüştü. Kadın objeleştirilmiş, günahkârlar sınıfında. Yeşillikler sarardı. Ne toprak kaldı ne ağaç.

Bir çocuk sokaklardan seke seke ekmek almaya koşamayacak mı? Farkında olmayan bir bebek büyüyemeyecek mi? Kadınların çığlıkları dinmeyecek mi? Bir adam eşinin elinden tutup gezemeyecek mi? Sorulacak çok soru, verilemeyecek çok cevap var.

İncinmişiz, kırılmışız, darılmışız... Ev içinde kendimize, ülke içinde birbirimize. Futbolda düşmanlık, siyasette kindarlık. Arkadaşlık da yok kardeşlik de. Parklarda oynayan çocukları sevemez olduk. Karşıdan karşıya geçecek teyzelerin ellerinden tutamadık, yardımcı olamadık. Algılar bozuk, yanlış anlaşılmalardan korkar olduk.

"Fe eyne tezhebûn"

BU GİDİŞ NEREYE?!


Bu soruyu kendimize sormayacak mıyız?
 

Dünya yaşanmayacak hale geldi. Buna bir son lazım. Memleketimiz onurlu bir memleket. Nice güzel insan nice güzel zaferler elde eden bir ülke. Geçmişe dönüp baktığımızda bugünden utanmalı, yarından şüphe etmeliyiz. Evet, Bu Gidiş Nereye? Düşmanlığa mı? Kötülüğü mi? Asla! Cennet vatan cennet kalacak.

Kardeşlik, dostluk, arkadaşlıklar dururken düşmanlıklar niye? Bir insana tebessümün yakıştığı kadar başka bişey yakışmaz. Selamlaşmak, sarılmak gerek. Beraber çay içmeli, muhabbet etmeli. Denizlerimiz, göllerimiz kenarlarında dostça yürümeyi bekler. Parklar çocukları, kırlar arkadaşları ve mahalleler komşuları bekler. İyilik kolaylıktır, kolay olandır. Zor olan, zorba olan kötülüğe düşkünlüğümüz ne?

Arkadaş, biz insanız, insanca yaşamalıyız. Taşın-toprağın, kuşun-ağacın, eşin-aşın ve çoluk çocuğun hesabı sorulacaktır. Bindiği dalı kesmeye ne hacet. Edepli olmalı, güzel anılar bırakmalı. Bu diyarlar miras değil, yarınlarımız için emanet.