Çin’de ilk çıktığında muhtemelen öyle çok da korkutucu boyutlarda değildi.

İlk birkaç hafta yaşanan ölümlerden sonra bile insanlar Çin dışına çıkacağına çok ihtimal vermiyordu…

Ama işin seyri değişti.

Koronavirüs şimdi sadece Çin’in değil, artık tüm dünyanın ortak problemi!

Virüsün salgın olmaktan çıkarılıp pandemi (yani tüm herkesi ilgilendiren bir hastalık) olması bunun en belirgin işareti.

Üstelik, şu anda belki de bu virüse karşı en az tehdidi yaşayan ülke Çin oldu.

Vaka sayısı da ölümler de bir hayli düştü.

Dün itibariyle tespit edilen vaka neredeyse yok denecek kadar geriledi!

Esas tehlike şimdi dünyanın geri kalınında kol geziyor!

Özellikle de Avrupa…

Sonra biz…

Çin’in üzerinden saldığı hastalığın aşı ve ilaç süreçleri henüz test aşamasında iken en iyi ihtimal ile en az 2 ay kadar bu salgının hızla yayılacağı söyleniyor.

Haliyle bu iş ciddi bir noktaya ulaşacak.

Şu ana kadar gördüklerimiz olayın sadece küçük bir parçası diyebiliriz!

Avrupa’da şu an İtalya’da yaşanan ölümlerden daha büyük ölümler yaşanacağı söyleniyor.

Türkiye’ye gelince…

Türkiye virüse karşı en iyi direnin ülkelerden birisi.

Sağlık bakanlığı bugüne kadar müthiş bir çalışma yürüttü.

İlgili bakanlıklar bu konuda ciddi bir sınav verdi.

Yurda girişler, tedbirler konusunda önlemler yerindeydi.

Fakat Avrupa ile olan konumumuz ve bazı sebepler ister istemez virüsün girmesine olanak sağladı.

Bir de Umre’den gelen vatandaşlarla birlikte vaka sayısı hızla artmaya başladı.

Dün itibariyle Türkiye’de vaka sayısı 300’ün üstüne çıktı.

Hayatını kaybeden vatandaş sayısı 4 oldu.

Vaka sayısının binli hanelere ulaşması artık zor değil.

Çünkü bizdeki tedbirler kadar, bizim dışımıza gelişen olaylar da var.

İnsanların temas ettiği insan sayısı bir hayli fazla olmuş olabilir.

Bugün İstanbul’daki bir vakanın yarın Türkiye’nin en ucuna, Van’a yani bize gelmesi saatler içerisinde gerçekleşebilir.

Hali hazırda Van’da da virüs insanlara bulaşmış olabilir.


Çünkü Artık ulaşım ve iletişim çok hızlı!

Üstelik Van olarak bizler Türkiye’nin riskli illeri arasında birçok sınır kenti ile birlikte üst sıralarda yer alıyoruz.

İstanbul Avrupa’ya açılan kapı ise biz de Ortadoğu, Orta Asya gibi birçok noktaya erişim noktasında önemli bir yerdeyiz.

Kapılar kapanmasına rağmen ciddi bir göç dalgasının kaçak geçişler yaptığı bir bölgedeyiz.

Haliyle Kapıköy’ü kapattık deyip tehlikeden sıyrılmayacağız.

Bu yüzden tedbirlerimiz hep üst düzeyde olmalı.

Uzmanlar zaten gerekli uyarıları yapıyor.

Tüm önlemler üst düzeye çıkarıldı.

Fakat tüm bunlara rağmen hala uyarıları dikkate almayan, virüse engel olunmasının önüne geçecek önlemleri yapmayan insan sayısı fazla!

Bu işin hiç şakası yok!

Biz önlemlerimizi bireysel olarak alacağız.

Etrafımızdaki insanların da almasını sağlayacağız!

Ama bu önlemleri alırken de hak, hukuk, insanlığı bir kenara bırakmayacağız.

Bakın bizler afetlerin yabancısı değiliz.

Daha 2011 yılında büyük bir afet yaşadık.

Yoklukla birlikte ortaya çıkan sıkıntıları beraber gördük.

Evler yıkıldı kiralar uçtu!

Ekmek fiyatları 5 katına çıktı.


Acil malzemeler fahiş fiyatlara ulaştı.

Fırsatçılık diz boyu oldu.

İnsanlar vicdanlarını da enkaz altında bıraktı.

Olay çok farklı boyutlara ulaştı.

Biz bu işin olumsuzluğunu bilen insanlarız.

Onun için şu an dünyanın diğer ülkelerinde ve birkaç gündür İstanbul gibi illerde yaşanan fahiş fiyat ahlaksızlığına girmeyelim.

Bu bir kıtlık değil, virüs salgınıdır.

Her şeye rağmen yiyecek, içecek bir şeyler bulmaya devam edeceğiz.

İnsanların hastalanması ile yiyecek, içecek, hijyen ürünlerinin tükenmesini bir tutmaya gerek yok.

Böyle bir şey yaşanmayacağına inanıyorum.

Van’da şu an her şey normal.

Ama virüsün dünyayı kasıp kavurduğu görülünce de “Vaka yok.” Deyip bunun rahatlığı ile hareket etmek ise çok hayati bir hata olur!

Varsa bu işin yayılmamasını sağlayacağız.


Olmasının önüne geçerken olduğunda ise ciddi bir bilinç ile hareket edeceğiz.

Şüphe varsa kaçmak yerine hemen ilgili hastaneye başvuracağız.

Şüpheli vakaları muayene için yönlendirelim.

Kaçmak çare olsaydı Çin bu salgından kurtulan ilk ülke olurdu.


Ama salgının başlamasıyla yaptıkları kaçış ülke için tam bir felakete döndü.

Hastalığı bu kez dört bir yana bulaştırdılar.

Biz bu hataya düşmeyelim.

Tedbiri bırakmayalım.

İnsanlığımızdan olmayalım.

Günlerdir önemli uyarılar yapılıyor.

“Evde Kal” çağrıları ile mümkün mertebe dışarı çıkmayın deniliyor!

Bu süreçte bize düşen tedbiri almak.

Tevekkül etmek.

Rahatlık, başıboşluk büyük bir felaketin küçük tetikleyicisi olacak.

Çin’de, Avrupa’da yaşananlar şaka değil.

Şimdi işin şakasını, esprisini bir tarafa bırakıp olayın ciddiyeti ile hareket edelim.

Lütfen!