Geçtiğimiz günlerde sabahtan akşama kadar aynı şeyi konuştuk durduk.

23 Ekim tarihin öncesi, sonrasında hep aynı konu vardı.

O da 23 Ekim tarihinde meydana gelen Van depremi.

Neredeyse herkes aynı fotoğraflar ve aynı temenniler ile Van depremini, o gün yaşanan acıları paylaştı.

 

Vefat edenler anıldı, o gün verilen kayıplar anıldı.

Aralıksız bir şekilde “Unutmadık” mesajları paylaşıldı.

Yani Van depremi unutmadığını bir kez daha gösterdi.

Ama Şehrivan’ın da manşetine yaşandığı kadarıyla bu unutmama durumu sadece duygusal boyutuyla kaldı.

 

Yani evet unutmadık.

O gün yaşadığımızı, gördüğümüz, kaybettiğimiz...

 

Ama her şey unutmadığımı söyleyip durmak, hep aynı acılara ağlamak değil.

Biz unuttuk.

Ama ders almadık.

 

Esas sorun tam da burada duruyor işte!

Gazetemizin manşetine taşıdığımız Van’ın aslında hala deprem konusunda riskli olduğu haberini kimse dikkate almıyor.

 

Son imar affıyla orta, az hasarlı binaların da aftan faydalanıp yıkılmaktan kurtulduğunu kimse konuşmuyor.

 

Yeni yapılan yapılarda deprem konusu yine hiç akıldan bile geçirilmiyor.

Ee hani depremi unutmamıştık?

Unutmasaydık hala bu kadar rahat davranır mıydık?

Bence davranmazdık.

 

Bu noktada büyük eksiklerimiz var.

Çok büyük yanlışlar yapıyoruz.

 

Mesela ben sorarım yetkililere, ev sahiplerine, denetimi yapanlara.

Diyelim ki ben vatandaş olarak bir ev arıyorum.

Gittim kentin A mahallesinde A sitesinde bir ev buldum.

O evi alacağım.

 

Gidiyorum soruyorum sahibi bana evin hasarsız olduğunu söylüyor.

Ben de inanıyorum alıyorum.

 

Ne durumda olduğunu bilmiyorum ama.

O ev orta hasarlı ya da az hasarlı olabilir.

Ama aftan geçtiği için sıkıntı yok diye lanse ediliyor.

E bu da ölüme davetiye değil mi?

Ben herşeyi yıkalım demiyorum.

Ama insan canının nasıl önemli olduğunu yaşadığımız depremden sonra bu kadar rahat olunur mu hiç?

 

Bence biz bu konuları yeniden çalışmalıyız.

“Unutmadık” demekle olmuyor.

Unutmamak için bir şeyler yapmak gerekiyor.

Böyle unutmamak olmaz ki canım.

 

***

 

Ha deprem, ha sokaklarda kalmak...

Aynı şey değil mi...

Sonuçta eviniz, barkınız olmuyor.

Hiç bir şeyiniz olmuyor.

Şu sıralar Van’da benzer bir dram yaşanıyor.

Evet.

 

Tam anlamıyla bu bir dram...

Son dönemlerde ardı arkası kesilmiyor.

Her gün yeni fotoğraflar, yeni görüntüler geliyor.

Dün bir kez daha paylaşılmıştı.

 

Van otogarında, sokaklarında tam bir dram var.

Mülteciler yerlerde yatıyorlar.

 

Duvar diplerinde çoluk çocuk yaşam mücadelesi veriyorlar.

Ve burada umut yolculuğu yapmak için bekliyorlar.

Dikkat ettiniz mi bilmem...

 

Her tarafta Suriyeli’lerden çok artık Afganlar var.

Elden bir şey gelmiyor biliyoruz.

 

Bireysel olarak bir şeyler yapamıyoruz.

Ama gözümüzün önünde bir dram yaşanıyor.

 

Her gün onlarca, yüzlerce insanın kentimizde umut yolculuğu için beklediğini görüyoruz.

Keşke yapılabilecek bir şeyler daha olsa.

 

Onların yaşadığını anlamak da, onların içinde bulundukları durumla karşılaşmak da zor.

Allah yardımcıları olsun.