Vali Zorluoğlu kentte olması gereken bir idareci profili çizmeye devam ediyor.

Biraz acı olacak ama...

Bizim sıkıntılarımızı bize anladığımız dilden anlatıp çözümü de aynı şekilde istiyor...

Bakın size bir örnek vereyim.

Van’da görev yapan Vali Münir Karaloğlu, kente geldikten sonra bir çok kurumdan şikayetler yükselmişti.

Onun sert tutumu, sorgulayıcılığı, belediye geçmişi bulunması hasebiyle yereli tanıması ve her konuda bilgi sahibi olması kurumlardaki idarecilerin huzurunu bozmuştu.

Haliyle Karaloğlu’nu zaman zaman kandırmaya bile yeltenen idareciler iyi de fırça yiyorlardı.

Hatta bir defasında işini savsaklayan bir müteahhide “Seni bu betona gömerim” yorumu yapmış ve bu sözü ulusal medya da bile yankı uyandırmıştı.

Çünkü hem belediyeciliği bilen...

Hem mülki idareyi bilen bir ismi öyle kolay kolay yanıltamıyorsunuz.

O dönem kurum amirleri rahat değildi.

Sonra gelen Valilerden Aydın Nezih Doğan da bu konuda sertti.

Kurum amirlerinin serzenişleri hiç bitmedi.

Ama bence Vali Doğan’ın dezavantajı yerel yönetimler noktasındaki durumuydu.

Ve Van’ın zor bir döneminde görev yaptı.

Şimdi yeni bir dönem.

Yeni bir Vali...

Yeni bir yerel yönetici ile yönetiliyoruz.

Murat Zorluoğlu’nun Valilik ile birlikte belediye başkan vekilliği yapması avantaj.

Ama yetmez.

Geçmişinde Çevre Şehircilik ve bir çok kalkınma ve diğer background’ları da barındırıyor.

Bir çok alanda tecrübe sahibi.

Haliyle sorguluyor.

Bizim alıştığımız bir durum değil belki ama...

Milli Eğitim’deki halimizi dert ediyor.

Çevre Yolu’nu konuşuyor “Hemen bitmeli” diyor.

Arıtma tesisini gelmeden çalışıp geliyor.

Ekonomiyi önemsiyor.

Tüm alanlarda kafaya takıp

“Neden?” diye soruyor...

Bence bu çok önemli.

Belki de bir Vali için bir kente yapılabilecek en büyük iyiliklerden birisi o kentin kurum amirlerine Çiftlikte olmadıklarını hatırlatmasıdır.

Van’da kurumunun başında oturup kimse ‘ses’ çıkarmayana kadar rahatını bozmayan isim çok!

Ne zaman ki bir mülki idare amiri onlara “Ne iş yaparsın?” sen diye sorduğunda o zaman başlıyor yangın işte!
Haliyle, kurum amiri dediğin terleyecek...

Çalışacak...

Ama bizde iş yapmakla terlemeyen kurum amirlerinin bir kısma ihaleye kafa yormaktan heder oluyor maşallah!

Bunun örneği çok...

Koca koca binaları olan, ama yeri gelince de bu kurumları kente hizmete dönüştürme noktasında kullanamayan amirlerin rahat koltukta oturmaktan başka derdi olmalı değil mi?

Ama bir çoğunda yok.

Hatta bir şey daha söyleyeyim.

Bir çok kurum amirinin işi gücü kentte büyük işler alan işadamları ile keyif çatmak...

Olmaz öyle.

Kurum amirleri kurum amirliğini bilecek.

Bu kente hizmet etmesi gerektiğini bilecek.

Bilmiyorsa gidecek.

İşte bu noktada...

Vali’nin sert olması.

Vali’nin takipçi olması.

Vali’nin yahu bu kent niye bu halde demesi önemli!

Bunu görüyoruz.

Bunun farkındayız.

Bu rahatlığı bozup kente artıya dönüştürecek her türlü hamlenin ‘doğru hareket’ olduğunu belirtmek gerek, desteklemek gerek.

Şimdiye kadar bunu gördük.

Bundan sonra da devam etmesi umuduyla.

Rast gele...