Geçenlerde bir arkadaş sohbetinde, söz benim çalıştığım alana, yani istatistiğe geldi. Tam ben de sonunda bilgiç bir tavır takınıp söz edebileceğimi düşünürken, hemen Siz de pinpon topuyla enflasyon hesaplamayı ne zaman bırakacaksınız? Dediler. Daha da beni konuşturmadılar. Başımı eğdim, sesimi kestim. Zaten konuşma sırasının bana geleceği yoktu. Oysa söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...

 

Farklı bir sohbet ortamında ise, konu sigara içme alışkanlığına gelmişti. Ben de yeri gelmişken, ölüm nedeni istatistiklerine göre ölümlerin yüzde 50’sinin sigaranın neden olduğu hastalıklardan (akciğer kanseri, kalp-damar ve diğer akciğer rahatsızlıkları) kaynaklandığını söyledim. Hadi oradan! Dedi bir arkadaş. Benim bir dayım var, ben bildim bileli günde 3 paket sigara içer. Adam 70 yaşında, daha doktor yüzü bile görmemiştir. Sizin istatistikleriniz hep yalan yanlış, şeklinde buyurdu.

Daha bunun gibi neler, neler... Gün geçmiyor ki, istatistiklere dudak bükülmesin, burun kıvrılmasın.

İstatistik hakkında birileri zamanın birinde öyle bir karalama kampanyası yürütmüş ki, şaşılacak şekilde bu bilimin kötü ünü çok daha ön planda. İstatistik hakkında toplumdaki en yaygın kanı, istatistiğin bir yalan söyleme şekli olmasıyla ilgili. Daha ne diyeyim...

 

***

İnsanoğlu gerçekten tuhaf bir varlık. Gözüyle, kulağıyla şahit olduğu ve kendisinde etki bırakan olaylara inançla sarılıyor. Duyduğu, gördüğü tek bir olgu üzerinden genel bir yargıya varıyor. Vardığı kanaatin doğru olup olmadığını yeterince sorgulamıyor. Bu düşüncesini değiştirmek de kolay kolay mümkün olmuyor.

Hepimiz akılcı düşünmek ve mantıklı yargılara ulaşmak isteriz, ama gerçekten akılcı düşünebiliyor muyuz?

 

Stuart Sutherland adlı bir yazar “İrrasyonel” adlı kitabında “Bulunabilirlik Hatası (AvailabilityError)” kavramını açıklıyor. Bulunabilirlik hatası, akla ilk gelen düşünceye göre ya da hazırda bulunan bilgiye göre genel yargıya varmak anlamına geliyor. Akılcı düşünmeyi engelleyen, insanların sıklıkla düştüğü hatalı bir yargıya varma, muhakeme etme şekli.

Pinpon topuyla enflasyon hesaplama örneğinde; yıllar önce bunu bir yerlerden duyan arkadaşımız, hiç araştırmaya zahmet etmeksizin yıllardır buna inanıyor. Artık iyice kanıksamış, beni bile konuşturmuyor. Hâlbuki, 2003 yılından bu yana pinpon topunun enflasyon sepeti içerisinde yer almadığını bilse, işin ehli insanların karşısında ne kadar gülünç duruma düştüğünün farkına varacak.

Sigaranın ölüme sebebiyet verme örneğinde ise, her yıl hayatını kaybeden yüzbinlerce kişinin ölüm nedenlerinin birikiminden elde edilen bilgiye itibar edeceği yerde, çevresinde hazır bulduğu uç bir örneğe itibar ediyor ve edindiği izlenimi tüm insanlığa genelliyor. Bu bir akıldışı (irrasyonel) düşünme biçimi değil de nedir?

 

Akılcı düşünmek isteyenlere mütevazı bir önerim var: İstatistiğe önem verin...

Hemen, yine dudak büktüğünüzü görür gibiyim. Eee kolay değil, istatistik sözünü duyduğumuzda çoğumuz kaçacak yer ararız.

Bilgi çağı her gün yığınla bilgi üretiyor, ama onları detaylı bir şekilde analiz etmeye herkesin zamanı yok.  İşte bu noktada bizim imdadımıza istatistik yetişiyor.

İstatistik, bir topluluk (kitle) hakkında yargıya varabilmek için yeterli sayıda örnekten veri derleyerek,  (yüzde 90-95 gibi belli bir güven düzeyinde) o topluluk hakkında tahmin yapabilme, yargıya varabilme işidir. Dolayısıyla, herhangi bir yargıya varabilmek için olasılıklı örnekleme yöntemleriyle belirlenmiş yeterli sayıda örnekten bilgi derlemek gerekmektedir.

Oysa bulunabilirlik hatasına düşen bizler, yüzbinlerce örnek kişinin toplulaştırılmış verisi dururken, çevremizde hazır bulduğumuz tek bir veriden yola çıkarak genel hakkında yargıya varmaktan çekinmiyoruz.

Bulunabilirlik hatasıyla ilgili örnekleri çoğaltmak mümkün: Hayatımızda ilk kez gittiğimiz bir şehirde, tanıştığımız birkaç kişiden yola çıkarak o ilin insanı hakkında yargıya varırız. İlk kez gittiğimiz doktor hakkında, restoran hakkında, alışveriş merkezi hakkında; hayatımızda ilk kez gördüğümüz kişi hakkında, genel bir yargıya ulaşmaktan hiç çekinmeyiz.

Son söz olarak; hayatımızın her alanına nüfuz etmiş olan istatistik bilimine daha fazla itibar edelim, bulunabilirlik hatasına düşmeyelim.