Gençlerde dağın arkasını görmeden fikir yürütme;  diğer bir ifadeyle, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak yaygındır.  Bu durum esasen insanın fıtratında vardır. Ancak kimi insanlar kendilerini geliştirip eğitirken, kendini eğitememiş eğitimli (!) kişiler fıtrî davranışları sürdürmeye devam ederler; devam etmekle kalmayıp, bu durumdan da memnundurlar. Adeta George Orwell’ in “Cehalet Mutluluktur” sözünü doğrular bir “mutluluk” içerisindedirler. Bu tür insanlarla tartışmak, sadece zaman kaybı olmakla kalmayıp aynı zamanda da sinir bozucudur. İmam-ı Şafiî ye atfedilen: “Kırk âlimi bir delille yendim, bir cahili kırk delille yenemedim.” sözü bu durumu çok güzel ifade etmektedir.

Bu durumlara düşmemek için, bizzat tecrübe etmediğimiz bir konuda kesin iddia sahibi olmanın doğru olmadığını idrak etmek gerekir. Çünkü geçmişte sarf ettiğimiz ve sonrasında pişman olduğumuz sözleri silecek bir silgi henüz icat edilmemiştir.

Kurt ile eşek tartışıyorlarmış.
Kurt: Çimen yeşildir.
Eşek: Çimen sarıdır.
Sonunda çözüm için konuyu orman kralı aslana anlatmışlar.
Aslan kurta bir ay hapis cezası, eşeğe de özgürlük vermiş.
Kurt şaşkınlıkla aslana yaklaşarak sormuş:
Hakikaten sen de çimeni sarı mı görüyorsun?
Aslan: Hayır, çimen yeşildir.
Kurt: O halde neden bana 1 ay hapis cezası verdin?
Aslan: Eşekle tartıştığın için…

 
Okumamış cahiller, okumuş (!) cahiller kadar tehlikeli değiller. Dolayısıyla okumuş cahiller ile bir araya gelmemeye çalışın. Bununla birlikte yine de onlarla bir araya gelmek zorunda kalırsanız, tartışmaya girmeyin. Olur da tartışılacak bir konu açılırsa -söyledikleri sinirlerinizi bozacağından- konuyu hemen değiştirip dikkatlerini çekecek daha basit konulara geçin.

Ünlü bir psikanalist ve aynı zamanda değerli bir düşünür olan Alice Miller şöyle demektedir:

“Pek çok kadın gibi ben de, genç bir anneyken, gerek çocuğuma gerekse kendime ilişkin yeterince bilgili olmamanın acısını çektim. Daha bilgili olsaydım pek çok şeyi daha iyi yapabileceğimi ama bunları artık telafi edemeyeceğimi bilmek çok üzücü.”

Değerli psikologlarımızdan Prof. Dr. Acar Baltaş da şöyle demektedir:
“Daha zeki veya çok zeki olmak, bilimsel ve eleştirel düşünce için yeterli değildir. Bilimsel ve eleştirel düşünce eğitim, deneyim ve çaba gerektirir.
Eğitilmemiş zekâya sahip olan insanlar, piyano çalmayı veya marangozluğu nasıl zekâlarını kullanarak öğrenemezlerse, bilimin mantığıyla düşünmek de kendi kendine gerçekleşmez.”

Bilgisizliğin tedavisini Hz. Peygamberin (sav) bir olay sonrasında söylediği söz ile bize bildiriyor. «Bilmiyorlarsa sorsaydılar ya; cehaletin ilâcı sormaktır,”. Ancak tedaviye başlamak için bu durumu kabullenmek lazım. Bu nedenle söyleyip pişman olmaktansa doğru kişiye sorup doğru cevap almak çok önemlidir. Lütfen soru sormaktan çekinmeyin. Çünkü soru soranlar çok daha güvenilir kimselerdir. Çünkü bir şey söyledikleri zaman bilgisiz-desteksiz söylemedikleri bilinir.