Çocukluğumuzdan kalan anılarımızı pek fazla unutamayız, parça parça eksiklikler olsa da aslında çocukluk anılarımız hep var olur,tıpkı bir filmin fragmanı gibi.Çocukluk yıllarında kaygılanmamız için sebeplerimiz az olur, ailemizin ve çevremizin bizi korumasından kaynaklı sorumluluk bilincimiz onlara emanet oluşur.O yaşlarda neyi görürsek onu izler ve öğreniriz,çok başarılı veya çok başarısız olmamızın temelinde gözlemlemek ve izlediğini öğrenmek bahşedilir.Hayatımıza dış etkenlerin müdahalesi azdır ve neyi kavrıyorsak bunlar aile çevremizden kalanlar olur.En çok gördüklerimiz değil tatillerde veya dönemsel ailevi buluşmalarda denk geldiğimiz aile bireyleri daha çok ilgimizi çeker çünkü uzak şehirlerden, her tatil her bayram her kötü gün de beklediklerimiz onlardır.Hepimizin hayatına mana olan,içten dokunan biri vardır,tüm söylenenlere kulak kapattığımız, ona toz konduramadığımız,herkesin sözünden tesirli,bir tek onu dinlediğimiz o yılların en kıymetlisi olan çocukluk anımıza imza atan o kişilerdir. Çocukluk dönemizin tesirini yirmili yaşlarda anlarız. Tohumdan köke giden bu döngüde çınar ağacı benzetmesi doğru olur. Çınar ağacı; çınargiller ailesinin platunus cinsinden, Amerika kıtası kuzey kısımları ile Asya ve Avrupa kıtasının doğu kısımlarında ve ülkemizde ise platanus oriantails isimli ’Doğu çınarı’ yetişmektedir. Yüzyıllar boyu yaşayabilen ve gövdesi heybetli olduğu için gölgesi çok olan ağaçlardır. Çınar ağacı gibi insan deriz ya; Sizin de hayatınız da böyle unutamadığınız birileri mutlaka vardır.Benim de çınar ağacım,çocukluğumdan bana masal olarak kalan anneannem;‘Nazani’dir. İlk öğretmenim, kalemim, defterim, kitabım ve jelibonum…

Beni o yaşlarda ondan gördüğümü öğrenmeme teşvik ederek, sürekli olarak, fikir sahibi olmama yardım eden ve 107 tane deneme kaleme alan deneme türünün babası olan, Fransız yazar Michel de Montaigne ‘den;‘Gideceği limanı bilmeyen gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez.’sözünü aklımdan çıkarmamaya vesile olandır. Hepimizin yaşamaya dair başlarken oluşturduğu bu taslakta çocukluk anılarımız en fazla yer alır. Bütün yoğun hisleri biriktirip, önümüze koyduğumuzda ise içinden cımbızla seçip almalık bir kişilik oluşturmak, çabamızın başlangıcıdır. Döngüde bizimde bu bilinçle hayatlarına dokunmamız gereken çocuklar var. Aslında hepimiz;’Denemeler’ kitabında anlatılan bal kokan incirler gibiyiz. Montaigne’in de yaşamı boyunca yaptığı gibi; başta insan sevgisi, iyimserlik, dayanışma, özgürlük ve okuma alışkanlığı üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor. Bizleri orantılı bir dengeyle başlangıçtan bitişe çizgimizden uzaklaşmadan var ederek götürebilecek gerçeklik budur.Çünkü her insan kendisi için bir derstir demiş,Montaigne.Bu derste;çocukluğumuzun kalanından mirasla,çocuklara,ailemize,çevremize,asırlık çınar ağacı gölgesi olabilmek umuduyla.