Pandemi süreci başladıktan sonra düzenli olarak veri akışı sadece Türkiye geneli için yapıldı.

Süreç içerisinde iller genel kadar etkili bir rakam paylaşımına girmedi.

Bazı durumlarda ise her ilde Valilikler ve oluşturulan pandemi heyetleri bünyesinde yerel detaylar verildi.

Önlemler, yasaklar ve benzeri duyurular yapıldı.

Van’da da vaka artışları, mevcut durum ve rakamlar zaman zaman Van Valisi tarafından kimi zaman özel demeçlerde kimi zaman resmi açıklamalarda verildi.

Düzenli olarak paylaşılmadı ama her fırsatta Vali’ye rakamlarla ilgili sorular yöneltildi.

Alınan rakamlar ise hep orta düzeydeydi.

Yani Türkiye’nin diğer bölgelerine kıyasla Van’ın durumu hiç korkutucu boyutlarda değildi.

Türkiye’nin orta sıralarında bir il olarak adını çok duyurmayan bir ildi.

Bunda tedbirler, kurallar etkiliydi.

İnsanların hassasiyeti önemliydi.

Bir şekilde bir düzen vardı.

Sonra bu durum taziyeler ve benzeri durumlar nedeniyle sekteye uğradı.

Van bir anda sık sık konuşulan il oldu.

Taziye skandallarının ardı arkası kesilmedi.

Buna rağmen 3-5 vaka duyunca nefesimiz kesiliyor, bir keresinde 100’e kadar varan hasta sayısını duyunca kent olarak büyük korku yaşamıştık.

Ama bunu da çabuk unuttuk.

Normalleşmeye de en çok biz adapte olduk.

Bu anlamda veki akışları da sanırım bizi iyice rehavete kaptırdı.

Geçtiğimiz Kurban bayramına kadar vaka sayımız 300’ü hiç geçmedi. Ölü sayısı ise 10 olarak paylaşıldı.

Fakat ne olduysa bayramdan sonra oldu.

Bayram ve sonrasında her gün bir kaç kişinin vefat ettiği süreç başladı.

Resmi ağızlardan paylaşılmasa da ölümün olmadığı gün olmadı neredeyse.

Ölü sayısı böyle iken vaka sayısını siz tahmin edebiliyorsunuzdur.

Ama buna rağmen Vanlılar rahatlığını yitirmedi.

Sanırsam Valilik ölüm sayısını son olarak 10 olarak verip veri konusunda açıklama yapmayı durdurunca Vanlılar da önlem almayı, dikkat etmeyi durdurdu.

Gayri resmi vaka ve ölüm duyumlarına rağmen kentte rehavet bitmedi.

Bizler yazıp çizmemize rağmen, eşimiz-dostumuzun virüse yakalandığı haberi gelmesine rağmen, her gün bir tanıdığın ölüm haberi gelmesine rağmen devam etti.

Şimdiye kadar kimsenin inanmadığı o vahim durum önceki gün Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın gelişi ile sanırım resmiyet kazandı.

Biliyorsunuz, durum çok ciddi olmadıkça Bakan Koca ziyaretler yapıp olağanüstü toplantılar yapmıyor.

Bölgede durum kötü olacak ki apar topar bir Van ziyareti gerçekleşti.

Ziyarette toplantılar, görüşmeler ve gün boyu değerlendirmeler yapıldı.

Yine detaylı rakam verilmedi ama birkaç başlık bile durumu anlatmaya yetti.

Son bir ayda vaka sayısının yüzde 100 artması, yoğun bakım oranının yüzde 74’lere varması gibi yüksek rakamlar bence korkutucu rakamlardı.

Böyle olmasa saatler süren görüşmeler olmazdı.

Sağlık ekiplerinin sayısı arttı. Van’daki hastaneler için hızlandırma kararı verildi.

Özelde bizim bilmediğimiz başka neler konuşuldu kim bilir.

Ama açıklamalar da rakamlar da Van’da durumun hiç de öyle sandığımız gibi rahat olmadığı şeklindeydi.

Şimdi bakan bey de birinci ağızdan durumumuz için “İyi değil” dediğine göre bu işi artık ciddiye almamız gerektiğini anlamışızdır belki.

Onun oğlu, şunun kızı falan demiyor.

Bu işin başındaki birinci isim Van ve bölgelerdeki aile, eş, dost muhabbetinin durumu ne kadar kötü bir hale getirdiğini ısrarla vurguladı.

Bundan sonra Van’a, bölgeye has ekstra tedbirler alınır mı bilmiyorum ama bireysel anlamda bu işin içinden kurtulmak için büyük bir gayret ortaya koymamız gerektiği aşikar.

Bir kez daha gördük ki: Çember daraldı!

Ve daha da küçülmeye devam ediyor…

Bu saatten sonra göstereceğimiz hassasiyet de vurdumduymazlık da geniş kitleleri, toplumu falan değil bizzat bizi ilgilendiriyor artık.

Kaderimiz bizim elimizde…