Okul Müdürü İlyas Gürbüz ve Sevil Koç isimli öğretmenin girişimiyle köydeki okula tam donanımlı malzemeler kazandırıldı. Köy öğrencileri akıllı tahta ile tanışarak hayallerindeki oyun parkına kavuştular. 2012-2013 eğitim öğretim yılı Özel İzmir SEV İlköğretim okulu kardeş okul bünyesinde ilçeye 35 kilometre mesafedeki 200 mevcudu bulunan Dağören İlkokuluna 5 adet akıllı tahta, 80 masa, 160 öğrenci sandalyesi, 5 projeksiyon cihazı, bir adet jeneratör, 6 adet öğretmen masa ve sandalyesi, ses cihazları, okul bahçesine salıncak, tahterevalli kaydırak ve barfiks, kütüphaneye 5 adet kitaplık masa ve sandalye gönderdi. Okula kazandırılan eğitim araç gereçlerin açılışı düzenlenen bir törenle gerçekleştirildi. İlk kez akıllı tahta üzerinde eğitim gören öğrenciler tahtanın çok güzel ve tebeşir tozu olmadan ders işledikleri için mutlu olduklarını belirttiler.

 

TANRIKULU: AMAÇ EĞİTİMİN KALİTESİNİ ARTTIRMAK


Törende bir konuşma yapan İlçe Kaymakamı Erol Tanrıkulu; “Tabii ki biz devlet olarak okullar yapıyoruz. Derslikler ve yurtlar yapıyoruz. En son Muradiye’ye yüksekokul yapılıyor, bunun kararı alındı ve arkasında sağlık meslek lisesi ilçemize kazandırılacak. Bunlarla birlikte artık ilçemize büyük bir eğitim öğretim alanında bir olayı başarmış oluyoruz ve yeteri kadar dersliğe yurda ulaşmış oluyoruz. Artık görüyoruz ki Dağören köyünde de bizim en uzak köyümüzden bir tanesi artık ilçe merkezimizdeki okuldan hiçbir farkının olmadığını görüyoruz. Sayın Başbakanımızın başlattığı Fatih Projesi inşallah tüm Türkiye satında uygulanmaya konulduğunda eğitim öğretimde gerçekten bir devrim olacak. Ama buradaki okul müdürümüz ve öğretmenlerimiz hayırsever kurumlarla birlikte onları buraya bir köy okuluna çekerek bunu çoktan başarmış oldular. İlçe merkezimizde bile olmayan akıllı tahta eğitim öğretime bu anlamda hayata girmiş oldu. Burada bizim şunu anlamamız lazım değerli arkadaşlar tüm ülkemizin tüm devletimizin temel amacı ülkemizin her tarafında eğitim ve öğretimin kalitesini arttırmak, standartlarını arttırmak ve bununla birlikte çok daha güçlü dimdik ayaklar üzerinde duran bir Türkiye meydana getirmek, bununda yolu eğitimden geçiyor. Tabi bizim bu yaptığımız tüm çalışmalar gönül arzu ediyor ki bütün okullarımız en iyi şekilde eğitim olanaklarıyla donatılsın, ama bunlar hepsi bir bütçeyi gerektiriyor. Daha fazla kaynağımız olsaydı buraya çok daha farklı şeyler yapılabilirdi. Ama şuna inanmalıyız hep devlet olarak tüm amacımız eğitim öğretim kalitesini arttırmak ve Türkiye’nin her tarafına bunu yapabilmek, ama bizi daha mutlu eden bir şey var o da eğitim öğretimin içerisinde sadece devletin değil, hayırsever kuruluşlarında son derece ellerini taşın altına koymaları yatıyor” dedi. İzmir’deki bir okulun topladıkları yardımlarla 50 -60 bin TL’lik bir yatırım yapıldığını söyledi. 50- 60 binTL’lik yatırımı İzmir deki bir okula değil de Van’daki Muradiye’deki ücra bir köye yaptıklarını ifade eden Tanrıkulu, “Bundan biz şunu anlıyoruz. Türkiye bir bütündür ve Doğulusu Batılısı, Güneylisi Kuzeylisi diye bir şey yok. Türkiye 75 milyon vatandaştan oluşan bir bütündür. Dolayısıyla bir bütünün parçalarının hepsini hem devlet olarak biz iyi olmasını istiyoruz hem de güçlü olmasını istiyoruz. Millet ve vatandaş da bunu istiyor. Gerek Van depreminde gerekse de Türkiye’nin neresinde olursa olsun herkes birbirilerinin yardımına koşuyor. Zaten böyle bir sınıflandırmanın da yapılmasının yanlış olduğunu düşünüyorum. Türkiye bir bütündür herkes elindeki avucundakini ihtiyacı olan yerlere vermesini biliyor. Eskiden insanlarımız yardımlarını sadece camilere yapıyordu, şimdi ise hem camiye hem de okullara eğitim yuvalarına yapıyorlar çünkü vatandaşlarımız da şunun farkına vardı camiye giden insanlarımızın da eğitimli olmaya ihtiyacı var. Aksi takdirde oradaki ibadetin de bir şey ifade etmeyecektir. Ödenek, para olmadan da birçok şey yapılabiliniyor zaten buraya 50 -60 TL’lik yatırımın yapılması da bunu gösteriyor. Dolayısıyla biz el ele verdikten sonra aşamayacağımız hiçbir şey yok diye düşünüyorum yeter ki huzurumuzu bozmayalım ele ele omuz omuza vererek daha güçlü bir Türkiye’yi hep birlikte oluşturalım diyorum” şeklinde konuştu.

 

ÖĞRENCİLER: TOZDAN KURTULDUK


Sevgi Tokoçin isimli kız öğrenci, önceleri eski tahtalarda tebeşir kullanarak yazı yazdıklarını ifade ederek, “Hem üzerimiz toz oluyordu hem de çok zahmet çekiyorduk. Ama şimdi bu akıllı tahta üzerinde ders görüyoruz. Burada daha güzel ve değişik şekilde dersler de görüyoruz. Çok mutluyuz İzmirlilere çok teşekkür ediyoruz” dedi.

 

"BEN KAYMAKAM OLSAM..."

Kaymakam olmak isteyen İbrahim Tokoçin isimli öğrenci, “Ben kaymakam olsaydım çobanlığa giden öğrencilere yardımcı olurdum, onların çobanlığa gitmemelerini sağlayarak iyi bir meslek sahibi olmalarını sağlardım. Sınıf öğretmeni Sevi Koç, “Bize ders anlatırken özellikle çocukların öğrenmelerinde çok faydalı oldu her zaman çocuklarla eğlenceleri vakit geçirmemizi sağladı çok güzel biz de memnunuz” dedi. Protokol konuşmasından sonra sınıflara geçen kaymakam Erol Tanrıkulu ve beraberindekiler öğrencilerle aynı sıraya oturarak akıllı tahta üzerinde eğitim gören öğrencilerle birlikte ilk kez akıllı tahta üzerinde neler yapıldığını gördüler. Burada Tanrıkulu velilere, okul bitmeden öğrencilerin okuldan alınarak çobanlığa gönderilmemesi gerektiğini, yaz tatilinde bile eğitici kitaplarla öğrencilerine destek vermelerini hatırlatarak, aksi takdirde çobanlığa giden çocukların eğitimden geri kalacaklarından dolayı büyük zararlar göreceklerini ifade ederek okul çağındaki çocukların çobanlığa gönderilmemesi gerektiğini ifade etti.(iha)

Editör: TE Bilisim