ŞEHRİVAN ÖZEL: ÖMER FARUK TOKTAŞ- 2018’de gerçekleşen YKS Sınavı’nın ardından yaptıkları tercih sonuçlarının açıklanması ile istedikleri sonuçları elde edemeyen ve bu sene liselerinden mezun olarak üniversiteli olma yolunda emin adımlarla ilerleyen birçok genç heyecanla yarın gerçekleşecek olan YKS sınavını bekliyor. Büyük emekler ile çalışmalarının karşılığını almak isteyen birçok üniversite adayı her yıl yaşadığı sınav kaygısı ve son dakika talihsizlikleri nedeni ile beklenmedik sonuçlar ile karşı karşıya kalıyor. Yaşanması muhtemel sorunların önüne geçmek adına uzmanlar YKS’ye girecek olan adayların son gün dikkat etmesi gereken noktalar ile ilgili açıklamalarda bulundu. Uzmanlar her şeyden önce bu sınavı adayların hayatlarına mal etmemeleri gerektiğini belirterek bugünü dinlenerek geçirmelerini; sınav sabahı ise giriş belgeleri ve kimlikleri ile rahat kıyafetler giyinerek sınav yerlerinde sınav süresinden en az yarım saat önce hazır bulunmaları gerektiğini belirttiler.

“YOĞUN BİR MARATON GEÇTİ”

Öğrencilerin çok zorlu bir sene atlattığını belirten Uğur Dersaneleri Yetkilisi İdris Seleci yaptığı açıklamada “Bizim sınav süreci başlarken eylül ayından haziran ayına kadar yoğun bir maraton geçti. Bu maraton sürecinde çocuklarımıza olabildiğince öncelikli amacımız motivasyonlarını yüksek tutmaktı. Bunu yaparken de sisteme dâhil olan artık öğrencileri sınava teknik olarak nasıl hazırlanacaklarını, sınavda neler yapacaklarını, kendi alanlarına yönelik başarıları nasıl elde edeceklerine yönelik çalışmalarımız oldu. Bu çalışmaların içerisinde olabildiğince seminerler, bilgilendirmeler, etütler, ödevlendirmeler, soru çözümleri, zümreler, denemelerle çok yoğun şekilde öğrencileri sınava hazırlamaya çalıştık. Çok iyi bir hazırlıkla öğrenciler bazen çok yoruldu, bazen keyif aldı, bazen sitem etti ama iyisiyle kötüsüyle sınav zamanına geldik.” İfadelerini kullandı.

“DERS ÇALIŞMAYIN, DİNLENİN”

Öğrencilerin son gün kesinlikle ders çalışmamalarını ve dinlenerek sınav günü heyecanını geride bırakmaları gerektiğini belirten Seleci “Biz öğrencilere başarılar diliyoruz bu süreçte inşallah her öğrencimiz de kendi istediği bölüme yerleşebilir herkese başarılar ama şunu unutmamak lazım sınav hayatın bir parçasıdır ama tamamı değildir. Özellikle biz son haftada öğrencilere hep şunu söylerdik sınava iki gün kala artık ders çalışmayı bırakmalarını bir gün kaldığında kesinlikle okuluna gidip kendi sınıflarını görmelerini o havayı solumalarını istiyoruz. İyi bir yürüyüş yapmalarını, rahat olmalarını uyku ve beslenme düzenlerine olabildiğince dikkat etmelerini öneriyoruz ki sınav günü her şeyde rahat olsunlar sınavı daha kolay atlatabilsinler. Öğrenci okuluna gidip sırasına yerleştiği anda itibaren bir heyecan olacak özellikle sınava ilk kez girecekler için inanılmaz bir heyecan olacak ama heyecan olmazsa zaten öğrenci sınava hazırlanmamış demektir.” Diye konuştu.

“ZOR SORULARA ÇÖZÜM TURLAMA TEKNİĞİ”

Her sınavda olduğu gibi ildiklerini yapıp bilemediklerini sona bırakarak sınav anında ki stresi de en aza indirmek gerektiğini belirten Seleci “Sınav başlar başlamaz öğrencimizin öncelikle en iyi bildiği alandan başlamalarını öneriyoruz. En iyi dersi hangisiyse öncelikle ondan başlamalarını, kesinlikle bir turlama tekniğini öneririz. Turlama tekniğiyle soruları görsünler aşina olsunlar daha sonra en iyi bildikleri dersten başlayarak ve en önemlisi zorlandıkları soruda kesinlikle takılmamaları gerekir çünkü takıldıkları andan itibaren hem stres yapacaklar hem zaman hızlı akacak ve bu sefer yetiştiremeyecekler. Turlama tekniğinden sonra yavaş yavaş takıldıkları soruları işaretleyerek bir sonraki soru bir sonraki soru en sonda da kodlamalarını kontrol etmelerini öneriyoruz çünkü kaydırma olasılığı olabilir boş bırakmış oldukları sorulara tekrar dönebilirler bundan dolayı zamanı iyi kontrol etmeleri açısından bildikleri dersten başlamaları ve turlama tekniği asıl önemli unsurlardır.” Şeklinde konuştu.

“SINAV HAYATIN KÜÇÜK BİR PARÇASI”

Sınavın öğrencilerin hayatının sadece küçük bir parçası olduğunu belirten Seleci sözlerini şu şekilde noktaladı: “Öğrencilerimizin öncelikli amaçları üniversite ve üniversiteye gitmek için de hazırlanmalarıydı ve bu kolay bir süreç değildi çocuklar için. İyi bir hedef belirlemeleri gerekiyordu iyi bir plan yapmaları gerekiyordu ama şöyle bir durum var öğrencilerin sınava şu açıdan yaklaşmaları gerekiyor sınav hayatın sadece küçük bir parçası. Sonun başlangıcı gibi bir şey kendi hayatlarının bundan sonraki kısmını daha farklı bir akademik çerçevede yürüteceklerdir. Bir üst düzey eğitim kurumuna geçeceklerdir. Herkesin başarılı olmak içim mücadele ettiğine inanıyorum ama şunu da söylemek istiyorum ben sınav vazgeçilmez bir şey değildir bir son değildir ve buna bağlı olarak da sadece bir değişikliktir bir dönüm noktası olarak adlandırırız. Rahat olmaları, başarılı olmaları, iyi olmaları, kendilerine, ailelerine, ülkelerine iyi birer vatandaş olmaları için çalışmalılar, umarım bunu da başarırlar.”

“GERÇEKÇİ OLMAYAN DÜŞÜNCELER KAYGIYI ARTIRIYOR”

Sınav kaygısının çok sayıda bireysel ve sosyal nedeninin bulunduğunu vurgulayan Beykoz Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Pınar Tınaz ise “Sınava yeterince hazırlanamama, sınav hazırlığı için zamanın iyi kullanılamaması, etkili ders çalışma ve soru çözme yöntemlerinin geliştirilmemiş olması sınav kaygısının belirtilerinin görülmesinde rol oynar. Öğrencilerin sınava ilişkin gerçekçi olmayan düşünce biçimleri ve sınava yüklenen olumsuz anlamlar sınav kaygısının ortaya çıkmasındaki en önemli etmenler arasında sayılır. Öğrenciler sınava ne kadar hazırlansalar da başarısız olacaklarını düşünme veya sınavda başarılı olmayı yaşamda başarılı olma ile ilişkilendirme gibi çok sayıda gerçekçi olmayan düşünce ve tutum geliştirirler. Sınav kaygısına etki eden diğer önemli bir etmen ise öğrencilerin sınava ilişkin gerçekçi beklentilerinin olmamasıdır. Sosyal çevrenin ve özellikle ebeveynlerin öğrenciden beklentilerinin yüksek olması da kaygıyı artırır” dedi.

“STRES BİLDİKLERİNİZİ UNUTTURMASIN”

Tınaz, sınav kaygısının fizyolojik belirtilerini de şöyle sıraladı: “Bu, solunumun ve kalp atışlarının hızlanması, mide bulantısı, baş ağrısı, uyku düzeni bozuklukları gibi çok sayıda belirtiyle kendini gösterir. Öfke, huzursuzluk, sinirlilik hali, karamsarlık gibi duygusal belirtiler fizyolojik belirtilere eşlik eder. Kaygının sınava hazırlanma ve sınav sırasında soruları yanıtlama ile belki de en fazla ilişkili olan belirtileri bilişseldir. Bilişsel belirtiler arasında dikkat dağınıklığı, unutkanlık, odaklanamama, yetersiz ve değersiz olduğunu düşünme sayılabilir. Kaygı nedeniyle öğrenciler düşüncelerini düzenlemekte, bildiği konulara ilişkin soruları yanıtlamakta ve sınav içeriğine odaklanmakta zorluk yaşarlar.”

Editör: TE Bilisim