Van Valisi Aydın Nezih Doğan’ın geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği ziyaretler kapsamında Şehrivan Gazetesi’nde dile getirdiği Van’daki ekonomik kalkınma ile ilgili o sözlerine Van’ın birçok önemli STK’sında görev almış Feridun Irak’tan tam destek geldi. Vali Doğan’ın Van’ın ekonomik kalkınması konusundaki fikirlerine katıldığını söyleyen Irak, “Van 30 yıldır hep dışarıdan bir kurtarıcı bekledi. Birilerinin gelip burada yatırım yapmasını bekledik. Ama yatırımcı beklemekle aşama kaydetmeyeceğiz. Bunun yerine devlet bölgeye özel teşvikler sunmalı ve yatırımın yine bölge halkı tarafından yapması sağlanmalı” dedi.

 

Kapiköy Sınır Kapısı ile ilgili bitmek bilmeyen sorunların temelinde sadece müdahale edilmesi gereken bir kaç konunun olduğunu vurgulayan Irak, OSB’nin de yıllar içinde hiç aşama kaydetmediğini yatırım noktasında bölgenin işadamlarının hep aynı sektörde yatırım yapmaya çalıştığını belirtti. Bölge halkının da potansiyel ve mevcut zenginliklerin göz ardı ettiğini halkın maalesef uzun yıllardır yanlış yatırım hamlesi yaptığını kaydetti. İşte Irak’ın konuşmasından satır başları:

 

FERİDUN IRAK: VAN İÇİN EN DOĞRU YATIRIM HAYVANCILIKTIR

Uzun yıllar görev yaptığı VATSO ve VATBO gibi önemli kurumlarda Van’ın tarım ve hayvancılık noktasında önemli gelişmeler kat etmesi için büyük çaba harcayan Feridun Irak, Vali Aydın Nezih Doğan’ın geçtiğimiz günlerde vurguladığı bölgenin hassasiyetlerine göre yatırım yapılması gerektiği yönündeki söylemlerine tam destek geldi. Van’ın hayvancılık ve turizmde daha büyük bir aşama katetmesi gerektiğine vurgu yapan Irak’tan Kapıköy Sınır Kapısı ve OSB ile ilgili önemli değerlendirmeler geldi.

 

“VALİ DOĞAN’IN SÖYLEMLERİ ÖNEMLİ”

Irak, Vali Doğan’ın Van’ın ekonomik olarak kalkınması yönündeki söylemlerine katıldığını belirterek şu ifadelere yer verdi; “Vali Bey’in size yapmış olduğu ziyarette, size vermiş olduğu röportajda söyledikleri son derece önemlidir. Belirttiğimiz gibi ekonomik sorunun olduğunu Sayın Vali’de dile getiriyor, ilin potansiyelin ortaya çıkarılması gerektiğini dile getiriyor ve ayrıca bunlar yapılırken doğru yapılması konusunda konuşmasını dile getiriyor. Bunlar son derece önemli konular teşviklerinde doğru kullanılması gerektiği yönünde işaretleri vardır. Gerçek yatırım yapılması gerektiğini bu konu hakkında söyledikleri vardır. Şimdi ilimizde yapılan yatırımlara baktığımızda şunu görürüz kimse kızmasın kimse kusura da bakmasın yapılmış olan sanayi yatırımların birçoğu maalesef doğru yerde doğru yatırımlar değil. İşte küçük ölçekte yapılan yatırımlardır Van’da belki bir tane yatırımımız vardır onun dışında bütün yatırımlarımız küçük ölçektedir ve tamamına da yakını da yanlış yatırımdır. Ya ham maddesi burada yoktur ya pazarı burada yoktur. Dolayısıyla bu yatırımlar yapıldığı bu güne kadar baktığımızda ne sahiplerine büyüme imkânı vermişlerdir ne de yenin yapılan yatırımların önünü açma imkânı sağlamışlardır. Bundan dolayı Vali Bey‘in söyledikleri çok önemli bu da potansiyel olarak çok önemlidir.”

 

“TEŞVİKLERİN POTANSİYELE GÖRE OLMASI GEREKİYOR”

“Allah yarattığı zaman farklı coğrafyalar yaratır o coğrafya da farklı potansiyeller vardır. Doğu Anadolu bölgesi için hayvancılık için en ideal bölgesidir. Bundan dolayıdır ki Türkiye’de verilen hayvancılık destekleri mutlaka doğu Anadolu bölgesiyle sınırlı tutulmalıdır. Bu konuda yatırım yapacak batıda ki iş adamlarımızda doğru yerde doğru yatırım yapmaya yönlendirilmiş olacaktır. Bununla beraber bu işlerle işgal etmek isteyen vatandaşlarımızda aynı desteklerden yararlanarak, aynı yatırımları yapma yolunda gideceklerdir. Dolayısıyla dışa bağımlılık ancak bu şekilde bitirilecektir. Dolayısıyla Vali Bey’in bu söylemlerini son derece önemsiyorum, potansiyelin ortaya çıkmasını gerektiğini son derece önemsiyorum ve ciddi yapılacak çalışmaların sonucunda potansiyelimizin dolu olduğunu da bir kez daha da teyit edilmiş oldu. Teşviklerin de bu yönde olması gerekmektedir. Ancak burada da son derece önemli bir husus var son olarak onu da dile getireyim.”

 

 “SINIR TİCARETİ VE İNŞAAT SEKTÖRÜ ÖNEMLİ…”

Yıllardır istenilen verimin alınamadığı Kapıköy Sınır Kapısı ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Irak, buradaki esas sorunun burada ticaretin kolaylaştırılması yerine zorlaştırılmasının olduğunu belirtti. Çözümün aslında çok kolay olduğuna vurgu yapan Irak, konuyla ilgili çözüm önerisini ise şu şekilde paylaştı; “Bunun yanı sıra önemli olan bir potansiyelimizde bir sınır ticaretimizidir. Yani İran’la olan sınırımız. İranlılar istenilen seviyede sınır ticaretimiz olmamaktadır. Bunun da nedeni ithali ve ihracı serbest olan ürünlerin sınır ticaretinde konu edilmesinde sınırlamalar getirilmesidir. Oysaki yine geçmiş yıllara baktığımızda 1994’ten önceki dönemlere baktığımızda sınır ticareti fevkalade hareketlidir, son derece önemli, ekonomik faaliyet olduğunu görüyoruz ve sınır ticareti yapan tüccarlardan seyyar satıcılarına kadar binlerce insanın geçim kaynağının olduğunu görüyoruz. Altın çizerek söylüyorum 1994’ten önceki dönemde ithali ve ihracı serbest olan bütün ürünlerde sınır ticaretine konu edilebiliyordu.1995’tenitibaren getirilen sınırlamalar işte şu ürünlerin dışındaki ürünleri de ticarete konu edemezsiniz. Bu ürünleri şu miktardan fazla getiremezsiniz gibi yapılan kısıtlamalar maalesef sınır ticaretini yapılamaz hale getirdi. Oysaki Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. 1994 öncesinde olduğu gibi ithali ve ihracı ürünlerin yeniden serbest ticarete konu edinmesinde imkân tanımak, bu kadar kolay. Sınır ticaretinde devletinde yapması gereken bir alt yatırımı da yoktur. Bugün dediğimiz kolaylığı getirmeleri halinde yarın sonuçlarını almaya başlarsınız, hiçbir yatırım yapmadan. Bunun devamında tabii ki inşaat sektörü de önemlidir.”

 

İŞTE KAPIKÖY’ÜN AÇILMAMASININ SEBEBİ!

Kapıköy’de ithali ve ihracı serbest olan malların ticareti konu edilmesi ile sorunun çözüleceğine vurgu yapan Irak, ayrıca şu ifadelere yer verdi; “Kapıköy Sınır Kapısı ile ilgili sizlere gerçek taraflarını anlatmak istiyorum. Sınır ticaretinin yapılamamasının temel nedeni bazılarının sizlere anlattığı, yolun eksikliği ya da İran tarafındaki yolları bozuklu ile kesinlikle alakası yoktur. Neden? 1987 yılında başlayan sınır ticareti 1994 yılına kadar çok güzel bir şekilde başlamış ve devam etmiştir. O zamanlar yollar bugünden çok daha kötü değil miydi? Elbette ki daha kötüydü. Biraz evvel söylediğim gibi sorun ticarete getiren malların kısıtlanmasıdır. Siz İranlı bir tüccardan mal alırsanız onu sınırdan teslim alır ya da satarsanız o malları sınırda teslim alır. İran tarafındaki yolların bozuk olması sizi ne alakadar eder ki. Biz İranlılar ile bu konuyu konuştuğumuz zaman onlarda aynı şeyi söylüyorlardı. ‘Biz size malları buraya kadar getiriyor ya da mallarımızı götürüyoruz size ne bizim yollarımızdan, nasıl götürdüğümüzden veyahut getirdiğimizden.’ Gerçekten söylediklerine vereceğimiz bir cevabımız yoktu. İthali ve İhracı serbest olan malların çeşitliliği on binlerdir. Ama size ticaret yapmak için 40-50 kalem izin verilmektedir ve onlarda sınırlandırılmaktadır. Mevsim ve miktar sınırlamaları gibi. İşte sınır ticaretinin yapılmamasının sebebidir. Yarın bu malların serbestliği için izin verilsin, siz Özalp ve Saray Karayollarında yüzlerce, binlerce iş adamı görürsünüz alış-veriş yapan. Bizim sınır ticareti yaptığımız dönemlerde, bizler İranlılara 15 kat daha fazla satışımız olmuştur.”

 

“ÇÖZÜM GÜMRÜK ANLAŞMASINDAN ÇIKMAK”

“En son 1994 rakamı İran ile Van arasında yapılan sınır ticareti 18 milyon dolardır. 18 milyon dolarlık ticaretin 16 milyon 800 binlik ticaret bizim yapmış olduğumuz ve satış yaptığımızdır ve sadece 1 milyon 200 bini bizlerin ithalat yaptığı, mal aldığı ticaretti. Yani getirmiş olduğumuz malın 15 katını onlara satmışız. Bu kadar verimliği olduğu bir dönemde 1995’te sınır ticareti durdurulmuştur. Neden durduruldu? Bunu siyasetçiler açıklamıyorlar ama ben size açıklayayım. 1995 yılında Türkiye Gümrük Birliği Anlaşmasını imzaladığından dolayı sınır ticareti durdurulmuştur. Gümrük Birliğinin bize nelere mal olduğu açık bir şekilde oradadır. Hatta bu konuda Ekonomi bakanımızda rahatsız olmuş ve bunu her seferinde de dile getirerek Gümrük Birliği Anlaşmasından çıkmamızı belirtmiştir ve sınır ticaretinin kapanmasının asıl nedeni budur.”

 

“KENDİ KENDİMİZİ AVUTUYORUZ”

Son olarak uzun zamandır OSB’de yabancı yatırımcı beklenmesi konusuna da değinen Irak, Van’ın yıllardır hep bir kurtarıcı beklediğini bunun yerine Van’a yine bölgenin insanlarının yatırım yapması gerektiğini vurguladı. OSB’nin yıllar içinde hiç aşama kaydetmediğini söyleyen Irak, konu ile ilgili olarak sözlerini şöyle sürdürdü; “Açık söyleyeyim biz yatırımlar noktasında kendi kendimizi avutuyoruz. Neden mi? Van Organize Sanayi Bölgesi’nin kuruluş tarihi 1998’dir. Ben o zamanlar VATSO başkanıyım, o dönemin valisi Sayın Abdulkadir Sarı, dönemin belediye başkanı Sayın Aydın Talay’dı. Üçümüzün çok ciddi çalışmaları sonucu OSB’nin temelleri atıldı. Aradan bunca yıl geçti. OSB’de yapılan yatırımların hepsi, küçümsemek anlamında söylemiyorum istihdam ettikleri, bu arada Van Mermeri işin içine katmıyorum onu ayırıyorum. Geri kalan yatırımların yaptıkları istihdam, kapasite, ciro tamamını bir araya getirirsek, Gaziantep ve Kayseri’de bulunan bir fabrika kadar değildir. Bunca yılda yapılan yatırımlardan bahsediyorum. İkincisi, teşvikler her gündeme geldiğinde ben bu teşvikler ile yatırım yapılmaz ve bu yapılan teşviklerin işadamlarının sadece batıda yapacakları yatırımlar içindir. Bu teşvikler ile hiç kimsenin buraya gelmeyeceği her zaman bekledik ve bekliyoruz. Ancak bu teşvikler ile hiçbir yatırımcının buraya gelmeyeceğini biliyoruz. Ama bizlerde burada oturmuş kurtarıcı beklemekteyiz.”

 

“İNŞALLAH YANILIRIM”

“Ben teşviklere karşı değilim aksine teşvikleri en çok isteyenlerdenim. Ancak teşvik ile sübvansiyon bir birine karıştırmamak lazım. Bu verilenler teşvik değildir tamamen sübvansiyondur. Bu aradaki rekabeti azalmaktadır. Teşvik dediğiniz yatırım esnasında verilen desteklerdir. Ancak sübvansiyonlar böyle değildir. Biz batıdakilerin buraya gelmeyeceğini her zaman gördük ve gelmeyeceklerde. O zaman gelin bu bölgedeki yatırımcıları harekete geçirecek teşvik düzenlemeleri yapın. Siz bölgedeki yatırımcıları sahaya indirirseniz bizim kimseye ihtiyacımız kalmaz. Biz kendimiz o yatırımları yapar ve bölgedeki yatırımları bir anda 2’ye 3’e katlarız. Doğru yerde doğru yatırımlar yapmak kaydıyla. Başta OSB’de yapılan ve benimde yapmış olduğum yatırım olmak üzere doğru yerde ve zamanda yapılan yatırımlar değildir. Bizlerin gönlü elbette çok ister batıdaki yatırımcıların buralara gelip yatırımlar yapmasını. Ancak bu istemek ve dilemekle olmuyor. Bizlerin gerçekte bu bölgeyi kalkındıracak yatırımların yapılması için özel teşviklerin istenilmesidir. Olmayan yatırımları var göstermek ve işe yaramayan teşviklerin büyütülmesi memleketi kalkındırmaz aksine düşürür. Örneğin şu sıralar yapımı devam eden Tekstil Kent konusunda fikrim halen aynı. Ben tekstil kentin daha projedeyken bu memlekete çok önemli katkılarının olmayacağını belirtmiştim. Ben bundan sonra tekstil kentinin başarılı olacağına da inanmıyorum. Tekstil kent yerine, tarım kent, turizm kent potansiyelim olan sektörlerde yatırımlar yapılsaydı çok daha doğru olacağına inanıyorum. Ama madem kuruluyor inşallah ben yanılıyor olurum.”


 Orhan AŞAN/Şehrivan

Editör: TE Bilisim