Mesleğimizin en kötü yanı bu.

Daha çok olumsuzlukları gündeme taşıyoruz.

Sıkıntıyı...

Stresi...

Sorunu...

Derdi...

Tasayı daha çok işliyoruz.

Bir nevi işin temelinde bu var.

Hani derler ya, “Kara haber tez duyulur” diye.

Bizim işimiz de genellikle kara haberleri tez duyurmak.

İş güzelliklere, iyi haberlere gelince bazen eksik kalıyoruz.

Elimizde de değil hani.

Biz de isterdik İsveç, Norveç, Danimarka gibi ülkelerdekiler gibi hiç tasası olmayan kentler gibi olmayı.

Biz de isterdik meclis gündeminde sadece başka bir ülkeye dağ hediye edip etmemeyi oylayan bir ülkede yaşamayı.

Ama kader...

Bizim de kaderimizde bu var.

Öyle diyorlar.

“Coğrafya kaderdir” diyorlar.

Hakikaten de öyle.

Bu coğrafya bize bunları sunuyor.

Ama hep böyle gidecek değil ya.

Bu coğrafya da güzelleşecek.

İnşallah biz de güzel günler göreceğiz.

Umudumuzu yitirmedik.

Hiç yitirmeyeceğiz de inşallah.

Bu temenniyle konuya geleyim.

Demem o ki,

Haliyle bizim de sizlerin de güzel haberlere de ihtiyacı var.

O halde gelin son dönemlerin güzel haberi üzerine konuşalım.

Görünen o ki turizmde güzel şeyler oluyor.

Ülke genelindeki krize, kentteki sıkıntılara rağmen Van’da turizmde büyük gelişmeler olduğuna şahitlik ediyoruz.

Belli sektörlere odaklı kentlerde sıkıntılar yaşanırken Van, turizm ile ayakla kalmaya ve ilgi görmeye devam ediyor.

Elbette bizim de ağır aksak yürüyen, çok sıkıntı yaşayan sektörlerimiz var.

Mesela tarım ve hayvancılıkta istediğimiz, geçmişte bıraktığımız yerde değiliz.

Ama bu konuda da gelişmeler var.

Üretmeye çalışan, üreten, tarım yapan, hayvancılık yapan insanların sayısı artıyor.

Bunun yanında hiç beklemediğimiz bir sektör olan turizmde ciddi bir hareketli süreç yaşıyoruz.

Büyük emekler verilen, yatırımlar yapılan, uğraşlar verilen sektörde meyveler toplanıyor.

Mesela Akdamar’a yüzbinler gidiyor artık.

Mesela Van Kalesi’ne, Muradiye Şelalesi’ne insanlar akın ediyor.

Tek bir mevsim değil, her mevsim insanlar Van’a geliyor.

Göç zamanı gelip Van Balığı’nın göçünü izliyor.

Kış aylarında kayak için, alışveriş için İranlılar geliyor.

Bayramda seyranda yine İranlılar eksik olmuyor.

Yazın da kışın da insanlar Doğu Ekspresi ile gelip Van’da kahvaltı yapıyor, gidilebilecek her yere gidiyor.

Turlar yapılıyor.

Van Gölü Havzası’ndaki tüm güzellikleri görmek için insanlar artık büyük gruplar halinde Van’a geliyor.

Görüyor.

Yiyor.

İçiyor.

Her ne kadar bu ilgi ve alaka için büyük emekler verilse de birçoğu güzellik de kendi kendisini pazarlıyor.

Mesela bugün Şehrivan’ın da manşetine yansıyan Başkale’deki güzellikler.

Birisi Vanadokya diye anılan peribacaları, diğeri yine ilçedeki saklı şelale olan travertenler...

Geçtiğimiz haftalarda da çağrı yapmıştık.

Bu işi sahiplenin demiştik.

Çünkü şu an en büyük ilgiyi sahiplenilen yerler görüyor.

Akdamar adası sahiplenilmeseydi, ilgi görmeseydi, tanıtım yapılmasaydı bu kadar önemli bir yer olur muydu?

UNESCO listesine girer miydi?

Rekorlar kırılır mıydı?

Asla...

Ama burası yalnız değil.

Daha böylesi nice mekanlar var.

Düşünün Başkale’deki güzellikler hala kendi doğallığı ile turizmde büyük ziyaretçi alınıyor.

Bir de sahiplensek.

Biraz daha yatırım ve tanıtımla öne çıkarsak kim bilir neler olacak...

Bunlar tek değil.

Bizim daha onlarca, yüzlerce güzelliğimiz var.

Hepsi sahiplenilmeyi bekliyor.

Hepsi ilgi ve alaka ile Van’ı uçuracak destinasyonlar.

Umuyorum ki zamanla olacak.

Bu ilgi alaka bizi motive etmeli.

Bizi turizme daha çok yatırıma yöneltmeli.

Gidişat iyi.

İlgi ve alaka süper.

Ama biraz daha ilgilenirsek çok daha fazlasını kapabiliriz.

Yeter ki isteyelim.

Bazı şeyler kötü gitse de turizmde iyi gidiyoruz maşallah.

Allah bozmasın.