Geçiyor elbet zaman. Dün daha mahallenin belki de en yaramaz çocuğuydun. Akşama kadar tozun toprağın içinde bir elinde annenin hazırladığı salçalı ekmeği tutarken diğer elinde patlamaya dem vuran topun vardı. Yazın yatsıya kadar arkadaşının saçını çektin kim bilir? Televizyonlar siyah beyazken senin hayallerin rengarenkti. Öğretmeninin aldırdığı blok flütü çalmaya uğraş verirken üst komşun oklavayla sesi kes, komutuyla sizinkileri uyarıyordu. Bakkaldan ekmek almaya gönderirken annen, belki uzun uzadıya onu leblebi tozuna ikna ettin kim bilir? Ceyarlı Dallas'la ve Dunkoflu Bizimkiler'le tanıştın. Sarı lira büyüklüğündeki jetonları ortasından delip geçirdiğin iple sınırsız telefon konuşma hakkını düşündün belki de ankesörlü telefon kulübelerinden. Önce gazetelerin otuz kuponla verdiği Meydan Lorousse'lerle kütüphaneni, sonra da kim bilir tabak çanaklarla çeyizini kurdun. Fotoğraf makinelerindeki 36'lık pozun nasıl çıkacağını bilmeden ailenle hatıraları doldurdun. 90'lık karışık kasetlerde Ferdi'yle Sezen'i doldurttun. Üç numara alaburus tıraş olunca ağladın belki de. Simoviçli, Prekazili Galatasaray'ı çok sevdin. Kim bilir belki de 900'lü hatlardan öğrendin üniversite sınavını kazanıp kazanamadığını. 


Geçiyor zaman. Evet hem de acıtarak geçiyor. Az imkanlarla çokça mutlu olmanın dönemleriymiş o zamanlar. Şimdi mi? 
Şimdi her şeyimiz var. 
Paramız var.
Dumanımız var.
Yalanımız var.
Samimiyetsizliğimiz var.
Hatta akıllı telefonumuz bile var (!)
Zaman geçiyor elbet. 
Daha neler neler geçip gitmiş kim bilir?

.....


BİSKÜVİLİ SÜT İÇEN KIZ

Bana mesafelerden bahsetme istersen aramızda senden başkası yok.

Kafamın hemen altında senin omzuna ihtiyacım varken  şu aralar
Olmazsa diyorum kendime;

Yazık olacak !

Hece hece sevip 
Cümle cümle bitmek ne zulüm olsa gerek...

Dündü sevmelerimin başlangıcı hatırlıyor musun?
Kalbin vardı sımsıcak
Ve ben üşümüştüm sana.

Şimdi ey yâr
Tam da şimdi!
Ben ki devrik bir cümleyken kendi halimde 
Kalkmış şiir olmuşum sana
Devam etsin diye uyumaya çalıştığım rüyalar 
bil ki seni görmek içindir...
....

KAR TANESİ

Her kar tanesi kolye olmuş boynuna
Kristal avizeler gibi parlamakta
Bazen haşarı bir çocuk 
Bazen gözü yaşlı bir kadın
Her kar tanesi şimdi bir çığ olmuş
Palandöken'den düşer gibi
Gök gibi gürlemiş
Buz gibi kesmiş
Alacasına konmuşken bahar güllerinin tomurcuğunda
Filiz verir
Aşk kokar
Boy atar sevdan yağan karlar misali
Erek dağı kadar mağrur
Lunaparklar kadar eğlencelidir sevdan
Ah
Kışları üşümeme sebep
Ah 
Geceleri yıldızların sönmesine sebep
Boynuna düşen karlar gibi sen de mi eriyip bittin
Sen de mi yok olup gittin.
Dursaydın az daha 
Duraydın az hele 
Bak önümüz bahar 
Önümüz sevda .
...