15 yıl önce bir köy okulunda 23 Nisan’la ilgili mektup yazan Zarife Yıldız adlı kız öğrencisinin yazısı yıllar sonra gün yüzüne çıktı. Öğretmeni Nihat Işık tarafından yıllar sonra ortaya çıkarılan bu yazı Işık’ı derinden etkilemiş.

 

15 yıl önce bir köyde öğretmenlik yapan ve şimdilerde Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi Müdürü Nihat Işık yıllar önce öğrencilerine 23 Nisan ile ilgili yazdırdığı bir yazıyı gün yüzüne çıkardı. 8 yaşındaki Zarife Yıldız adlı kız çocuğu yazdığı yazıyla öğretmeni Nihat Işık’ı derinden etkilemiş. Işık yazıyı yıllarca unutmadığı gibi yazıyı tozlu raflardan indirdi ve herkese duyurmak için kolları sıvadı. Işık ilk olarak bu mektubu gmail yoluyla basınla paylaştı. Bizde Şehrivan Gazetesi olarak hem mektubu değerlendirdik hem de Nihat Işık ile bir araya geldik. O yılları anlatan Işık, mektubu hiçbir zaman unutmadığını ve etkisinin hala sürdüğünü anlattı. 

IŞIK: MEKTUBU YILLARCA SAKLADIM

Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezi (ÇEKOM) Müdürü Nihat Işık ilk olarak şu ifadelere yer verdi: “15 yıl önce Van’ın bir köyünde öğretmenlik yaptığım bir dönemde çocuklara 23 Nisan’la ilgili duygularını anlatan bir mektup yazmalarını anlatsınlar istedim. Çocuklarımızın duygularını anlamak adına böyle bir şey yaptım. Yaptığım bu çalışmadan sonra çok güzel mektuplar ortaya çıktı. Köy okulu olmasından dolayı kendilerini kelime olarak çok ifade edemiyorlardı. Fakat bu kelimelerin arkasında çocukların ne ifade etmek istediklerini çok iyi anlıyordum. Zarife kızımızın yazmış olduğu bu mektupta aynen böyle bir mektuptu. Her paragrafında ve cümlesinde bir anlam vardı. Belki çok iyi ifade edemiyordu ama benim çok ilgimi çeken ve benim üzerimde etki bırakan bir mektuptu, bende bunu yıllarca sakladım.”

 

“İNŞALLAH ZARİFE’NİN SESİ BİR YERLERE ULAŞIR”

Zarife’nin anlamı mesajlar verdiğini kaydeden Işık, “Zarife’nin o dönemlerde vermiş olduğu mesajlar bugüne de hitap ediyor. Her ne kadar 15 yıl öncesinden yazılmış olan bir mektup olsa dahi mesajlar bugüne de hitap ediyor. Bende bunu ulaştırabileceğimiz yerlere ulaştırmak için, Zarife kızımızın bu sesini başka çocuklara duyurmak için böyle bir çalışma yaptım. Çünkü Zarife kızımız bu mektubu o amaçla yazmıştı. Ben kendilerine bir mektup yazın ve mesajlar verin yazmıştım. O da böyle çok güzel bir mektup yazdı ve çocuklara çok önem arz eden mesajlar verdi. İnşallah bu mektubumuz, Zarife kızımızın bu sesi bir yerlere ulaşır ve herkes bundan bir ders çıkarır. Zarife bundan çok haberdar olmayacak belki ama ben olayları yaşan öğretmeni olarak çok mutlu olacağım.” Sözlerine yer verdi.

 

İşte Zarife’nin 15 yıl önce yazmış olduğu 23 Nisan mesajı:

 

MERHABA ÇOCUK BAYRAMI

Adım Zarife. Sekiz yaşındayım. Van’da yaşıyorum. En çok ip atlamayı bir de televizyon seyretmeyi seviyorum. Annemi babamı da seviyorum ama onlar bazen beni dinlemiyor. Ne desem “daha küçüksün, büyüyünce” diyorlar. Ben de hep korkuyorum. Ya hiç büyüyemezsem!

 

En iyi arkadaşım Sevda. Her sabah beraber okula gidiyoruz. Ben tandır ekmeği getiriyorum O da otlu peynir. Okulda ekmeğimizi beraber yiyoruz. Ben bazen televizyon da görüyorum. Bazı siyah çocuklar açlıktan ölüyor. Ben bir türlü inanamıyorum. Bir çocuk açlıktan nasıl ölüyor. Onların başbakanları hiç mi üzülmüyor? Sevda, Aysel ve ben aynı sırada oturuyoruz. Aysel gelmeyince iki kişi oturuyoruz. Aysel okula geldiğinde ben okulu sevmiyorum. Çünkü koluma çarpıyor. Ben de güzel yazı yazamıyorum. Öğretmenimizde bana kızıyor. İçimden diyorum “keşke Aysel hiç okula gelmese.” Zaten köyde başka kızlar da okula gelmiyor. Hemen evlendiriliyor.

 

İkinci sınıfa gidiyorum. Bazen öğretmenimiz hastalanınca okula gelemiyor. Öğretmenimiz geldiğinde “keşke hiç hasta olmasan, bize her gün yeni şeyler öğretsen” diyorum. Öğretmenimiz de bana “biliyor musun Zarife bazı çocuklar hiç okula gidemiyor” diyor. Ben üzülüyorum. En çok da geceleri aklıma geliyor. Ağlıyorum. Bir çocuk okula gidemezse okuma-yazma öğrenemez. Öğretmen de olamaz. Okuldan çıktıktan sonra Zehra ile birlikte hep oyun oynuyoruz. Buraları bir görseniz o kadar güzel ki. Kuşlar, çiçekler, kuzular... Bir de büyük büyük dağlar var. Önceden dağların arkasından hep silah sesleri geliyordu. Ben o kadar korkuyordum ki.

 

Bir keresinde bizim köyden bir çocuk o dağların arkasına gitmiş. Bir bakmış bir şey bulmuş. Eve getirirken elinde patlamış. Çocuk ölmüş. O zaman bir sürü dua etmiştim. Hiç bir çocuk o dağların arkasına gitmese. Hiç bir çocuk hiç bir kere ölmese. Bir de televizyonlarda görüyorum. Başka çocuklar da ölüyor. Benim kafam hala anlamıyor. Bir çocuk büyümeden nasıl ölüyor? Öğretmenim bir sayfa doldu. Keşke bütün çocuklar beni duysa. El ele tutsa, birlikte şarkı söylese, dans etse. Hayat bayram olsa!


ŞEHRİVAN ÖZEL – ÖNDER ALTINAL

 
Editör: TE Bilisim