İHD Van Şubesi 3 aylık raporunu açıkladı.

 

İnsan Hakları Van Şubesi 2017 yılında yaşanan olaylarla ilgili 3 aylık bir rapor hazırladı. Basın açıklamasında ilk olarak kısa bir konuşma yapan İHD Van Şube Başkanı Murat Melet, 15 Şubat’tan bu güne kadar başta Şakran T-2 hapishanesi olmak üzere Türkiye’nin 27 hapishanesinde toplam 219 tutuklunun açlık grevine başladığını ifade ederek, “Bu açlık grevleri gün geçtikçe daha kalıcı hasarlar bırakmak ile birlikte aynı zamanda ölüm sınırına dayanmıştır. Şakran T-2 ve T-3’te toplam 13 tane mahpus var ve bugün itibariyle 57’inci gün oldu. Bu insanlar süresiz, dönüşümsüz açlık grevini devam ettirmekteler.” Dedi.

 

“BURADA SESLENMEK İSTİYORUZ”

Melet, insanların bugün referandumuna kilitlendiğini ifade ederek, “Bizler insan hakları savunucuları olarak şunu net bir dille söylüyoruz. Varsın hiçbir insanın tırnağı kanamasın, o hapishanelerde hiçbir insanın cenazesi çıkmasın, referandumun sonucu ne olursa olsun hiçbir anlamının olmadığını söylüyoruz. Yaşam hakkının kutsal olduğunu herkese hatırlatmak istiyoruz. Başta Adalet Bakanı ve siyasal iktidar olmak üzere Türkiye’de şu an hayır, evet çalışması yapan tüm siyasi parti grup ve oluşumlara bir daha burada seslenmek istiyoruz. Hepimizi biran önce hapishanedeki, zindandaki sese ses olalım ve oradaki insanların talep ettiği insani bir şekilde yaşam haklarını sürdürebilmesi için biran önce tarafların çözüm bulması ve oradaki şartlar oradaki insani yaşam daha fazla ağırlaşmadan biran önce açlık grevlerinin son bulması gerektiğini buradan ifade etmek istiyorum.” Diye belirtti.

 

“HERKESİ DUYARLILIĞA DAVET EDİYORUZ”

Melet konuşmasını şöyle dürdürdü: “Yoksa hapishanelerde cenazeler çıkarsa mevcut şu an devam eden referandumun biz insan hakları açısından sonucu ne olursa olsun hiçbir anlam taşımadığı ve burada tarafların gerekeni yapmadığına dair net bir şekilde ifade ediyoruz. Türkiye’nin uyması gereken kurallar var. İnsan hakları evrensel bildirgesi, insan hakları sözleşmesi, İstanbul sözleşmesi ve Amerika insan hakları sözleşmesi. Buna benzer birçok evrensel kuralı kabul eden Türkiye’nin sorumluluğunu yerine getirmesine davet ediyoruz. Sivil insanların başlattığı açlık grevi var. Sivil insanların başlatmış olduğu açlık grevi de cezaevlerine dikkat çekmek içindir. Bu temelde de başta Türkiye’deki tüm basın grupları olmak üzere tüm kesimler bu temelde bu sorumluluğa davet ediyoruz herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Açlık grevlerine giren insanların taleplerini yerine getirmek için başka bir açlık grevi ile desteklemeyi aslında son çare olarak görüyoruz. Çünkü mevcut siyasal iktidar ve Adalet Bakanlığı cezaevlerindeki insanların mevcut sorunlarını düzeltmeye yönelik bir adım atmış olsaydı biz eminiz ki dışarıdaki sivil insanlarda buna destek vermek yerine bunu düzeltmeye, bunu çözmeye yönelik eylem ve etkinlik içinde olurdular. Fakat çözümsüzlük olduğunu görüyoruz bu temelde bütün Türkiye halkı olmak üzere bölgede yaşayan herkesi duyarlılığa davet ediyoruz.”

 

“BİR ŞEYLER YAPMAMIZ GEREKİYOR”

İHD Van Şube üyesi Semra Gür de cezaevlerindeki kadınlarının açlık grevinde olduğuna dikkat çekerek, “Şakran cezaevinde 5 kişi 50’inci günü, Sincan kadın cezaevinde 7 kişi 49’uncu gün, Tarsus kadın cezaevi 5 kişi 29’uncu gün, Gebze kadında 7 kişi 8’inci günde toplamda 24 kadın açlık grevinde. Bu kadınlar zor günler geçiriyor, cenazeler çıkmadan bir şeyler yapmamız gerekiyor. Tüm kadınları duyarlılığa davet ediyorum.” Dedi.

 

3 AYLIK RAPOR AÇIKLANDI

Son olarak 3 aylık raporu açıklayan İHD Van Şube Sekreteri Fevzi Çelenk, çözüm sürecinin

7 Haziran seçimlerinden sonra yerini çatışmalı sürece bıraktığını belirterek, “İlimizde insan hakları ihlalleri bu Yılın ilk üç ayında da maalesef devam etmiştir. Peş peşe ilan edilen OHAL'ler nedeniyle Toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler, operasyon ve ev baskınları nedeniyle meydana gelen ihlaller, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, kadına ve çocuklara yönelik şiddet, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar gibi pek çok kategoride ihlaller ortaya çıkmıştır. Bu dönemde tespit edebildiğimiz kadarıyla toplam 1298 hak ihlali yaşanmıştır. Bu yılın ilk üç ayı içerisinde yaşanan çatışmada ilimiz Erciş ilçesinde 2 PKK üyesi öldürüldü. 2 kişi sokakta yürürken kurşunlanarak faili meçhul bir şekilde yaşamını yitirirken Hacıbekir mahallesinde de yol kenarında bir kadın cenazesi bulundu. Avlanmaya çıkmışken yol kenarında cenazesi bulunan bir kişinin ölümü kuşkulu bulunmuştur.” Diye belirtti.

 

“DERNEĞİMİZDEN HUKUKİ YARDIM TALEBİNDE BULUNULMUŞ”

Çelenk raporda bazı başlıkları şöyle sıraladı: “Tespit edebildiğimiz kadarıyla 168 ev baskını gerçekleştirilmiş 167 kişi gözaltına alınmış 42 kişi tutuklanmıştır. Baskınlar esnasında evde yaşayan yurttaşlar tehdit ve kötü muameleye maruz bırakılmıştır. Özellikle siyasal iktidarın düşünce dünyası ile uyuşmayan muhalif basına yönelik gözaltı, soruşturma ve tutuklama, haber sitelerine erişimi engelleme, haber takibini zorlaştırma gibi uygulamalarıyla basın özgürlüğü üzerinde sansür ve baskının oluştuğunu ifade etmek isteriz. Aynı şekilde düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik ihlaller de hızını arttırarak devam etmektedir. Aralarında üniversite öğrencileri, öğretmen, akademisyen ve politikacılarında bulunduğu birçok kişiye soruşturmalar, gözaltı ve tutuklamalar uygulanmıştır. Mahpushaneden yakınları aracılığıyla derneğimize işkence, sağlık hakkı ihlali, sevk, tecrit ve izolasyona maruz kaldığını belirterek derneğimizden hukuki yardım talebinde bulunulmuştur. Bize ulaşan verilere göre 6 sevk uygulaması, 5 sağlık hakkı ihlali, 7 tecrit ve izolasyon,15 işkence yapıldığına dair başvuru yapılmıştır.”

 

“TEK ÇÖZÜM BARIŞ İRADESİDİR”

Çelenk şöyle devam etti: “Birçok belediye ye baskınlar yapılmış belediye eş başkanı görevden alınarak kayyumlar atanmıştı. Bu kayyumlar tarafından 823 kişinin işine son verildi. KHK'larla işten uzaklaştırılanlarla bu rakam 870 kişiyi bulmaktadır. Orta Doğu savaşlarla kan gölüne dönmüşken ülkemizde iç sorunların ve toplumsal barışın sağlanmasının elzem olduğunu düşünüyor bu temelde Ülkemizde ve bölgemizde yaşam hakkı ihlalleriyle dolu tablonun artık değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Çünkü raporlaştırdığımız ihlaller önlenebilir ihlallerdir ve toplumsal barış sağlandığında bu ihlallerin hiç birinin yaşanmayacağına inanmaktayız. Yeter ki barışı daha güçlü bir umut, duygu ve sesle haykırmaktan vazgeçmeyelim. Çünkü hak ihlallerinin, adaletsizliklerin, savaşların, akan kanın durdurulmasının tek çözümü barış iradesidir.”

 

İHD’DEN BARIŞ TALEBİ

İnsan hakları savunucuları olarak acıların ve can kayıplarının daha da artmaması için silahların derhal susturulmasını ve barış masasına geri dönülmesini talep eden Çelenk, “Tarafların yeniden müzakere sürecine dönmesini umut ediyor, insan hakları ihlallerinin son bulduğu, toplumsal barış, adalet ve özgürlüklerle dolu onurlu bir yaşam temenni ediyoruz.” Dedi. 

Editör: TE Bilisim