AİHM, Hakkâri’nin Şemdinli ilçesi Ortaklar köyüne bağlı Ormancık mezrasında 1994 yılında gözaltına alındıktan sonra kaybolan 13 korucu, 1 vatandaş için Türkiye'yi 805 bin 200 Euro tazminata mahkûm etti.

Olayda hayatlarını kaybedenlerin akrabaları, verilen tazminat ile ilgili açıklamada bulundu. Olayda eşi Hurşit Taşkın’ı kaybeden Azime Çelik, “18 yıldır akrabalarımızdan bir haber bekliyoruz. Yollarını dört gözle bekliyor ve bu umutla yaşıyoruz. Bizim amacımız para değil, tazminat değil. En azından onların kemiklerini bulup, 'Bu bizim akrabamızdır' diyebilmektir. O gün asker köyümüze top tüfek ne bulduysa attı. Helikopterler havadan köyü bombalıyordu. Evlerimizden çıkıp taşların altına sığındık. Havadan yağmur gibi mermi ve bombalar yağıyordu. Sonra asker köye girdi. Hepimizi köy alanında topladı. Kadın çoluk çocuk hepimizi topladılar. Eşlerimizi hepimizin gözü önünde vurmaya başladılar. Bütün erkeklerin ağızları ve burunlarından kanlar akıyordu. O gün başımıza getirmedikleri kalmadı. Bizim askerimiz bizi dövüyor ve sövüyordu. Bu olayda Eşim Hurşit Taşkın, ağabeyim Mirhaç Çelik, amcaoğullarım Casim ve Yusuf Çelik götürüldü ve kendilerinden bir daha haber alamadık. Götürülen 14 kişinin hepsi benim akrabalarımdır” dedi.

Mirhaç Çelik’in eşi Maria Çelik ise köylerini yakıp yıkan, 14 insanı ortadan kaldıran ve 18 senedir yakınlarından haber alamamalarına neden olan kişilerin cezalandırılmasını istediklerini söyledi. Çelik, “Biz bu dünyada hiçbir şey istemiyoruz. 5 çocuğum var. Çok şükür namusumla büyütüp bu yaşa getirdim. Eşimden ve diğer kaybolan 13 kişiden bir haber istiyoruz. Sağsalar kendilerini, öldülerse kemiklerini istiyorum” dedi. Mirhaç Çelik’in kızı Dilber Çelik (20) ise, olayın meydana geldiği tarihte yaşının küçük olduğunu belirterek, "O günden beridir hep bir baba özlemi ve hasretiyle büyüdüm. Çevremde bir kız ile babasını görünce bir özenme oluyordu bende. Benim için yaşanmamış ve tatmadığım bir duygu. Baba deyince bir boşluk oluyor. Kocaman bir baba özlemi ve hep bu soruyu soruyorum kendime; neden benim babam yok? Bu dünyada bu kadar kişi içinde bizim başımıza geldi. Neden biz de babası olan çocuklar, gençler gibi yaşayamadık. Tazminat bizim için hiçbir şekilde yaşadıklarımıza bir derman değil çünkü babamızı bize geri getirmeyecek. Sanki bu tazminat sadece bu olayın üstünün kapanmasına vesile olur. Yoksa bizim acılarımıza ve duyduğumuz baba özlemine bir son vermez. Bu tazminat babamızı geri getirmez, babamızla yaşamak istediklerimizi bize vermez. Devletten isteğim; bu olayın üstünü kapatıp babam ve diğer akrabalarımızın davasını rafa kaldırmasınlar. Suçlular cezasını bulsun. Biz artık büyüdük, kendi ayaklarımızın üstünde durabiliyoruz, artık kimseye ihtiyaç duymuyoruz. Bu para bizim derdimize derman değil. Tek istediğimiz herkes gibi Babalar Günü'nde veya bir bayramda elini öpmek ve ona sarılmak; bu da olmazsa gidip mezarına gitmek, bir Fatiha okumak. Ne eli öpülecek bir baba ne de mezarına gideceğimiz bir babamız var. Çocuktuk, hep bir gün babam gelip, 'Kızım ben geldim der' diye, bu hayalle yaşadım fakat artık umudumuz tükendi. Bir mezarı olsun da canı gönülden mezarına gidelim ve tamamen umudumuz bitsin" ifadelerini kullandı.

Kaybolan 13 korucunun yakınları olan Meryem Çelik, Zübeyda Uysal, Misrihan Sevli, Emine Çelik, Marya Çelik, Fatma Şengül, Besna Sevli, Hanife İzci, Kimet Şengül, Hazima Çelik ve Şekirnaz İnan'a 65'şer bin euro tazminat alacak. Hamit Şengül ve Şakir Öztürk 32 bin 500'er Euro, Hamayil İnan da 20 bin Euro manevi tazminat almaya hak kazandı.

 

 

 

Editör: TE Bilisim