Ömer Faruk TOKTAŞ


 

Barış kelimesinin dillere pelesenk olduğu ve dört gözle beklendiği son dönemlerde barış adına birçok sivil toplum kuruluşu çağrıda bulunarak belli adımlar attı. Önceki gün Demokratik İslam Kongresi Van Şura Heyeti de Ticaret ve Sanayi Odası’nda bir panel düzenleyerek barışa destek kervanına katıldı. Orta Doğu Barışı ve İslam konulu bir panel düzenleyen heyet barışın dinimizdeki yönüne dikkat çekerek konuyla ilgili farkındalığı arttırdı.

‘Demokratik İslam Kongresi Van Şura Girişimi’ tarafından ‘Ortadoğu barışı ve İslam’ adlı panel Van TSO konferans salonunda düzenlendi. Moderatörlüğünü Münteha Bildirici’nin yaptığı panele Prof. Dr. Kadri Yıldırım, Prof. Dr. Veysel Ayhan, Ayhan Bilgen ve Diba Keskin gibi isimler de panelist olarak katıldı. Kısa bir açılış konuşması yapan Münteha Bildirici İslam’ın tüm insanlığa barışı emrettiğini belirterek “Müslümanların olduğu bir yerde herkesin kendini güven içinde hissetmesi gerekir. Oysa şu an Orta Doğu’da yapılanlar bu güvenin oluşmasını engelliyor.” İfadelerini kullandı. Bildrici’nin ardından açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Kadri Yıldırım ise barışın Kur-an’ı Kerim’de ki boyutuna değindi. Yıldırım yaptığı açıklamalarda “Bir ayette ‘Ey! İman edenler hepiniz birlikte barışa gidin.’ deniliyor. Buradan anlıyoruz ki bir ülkede eğer barış olması isteniyorsa o ülkenin bütün katmanlarındaki kişiler barışta yer almalıdır.” İfadelerini kullandı.

‘İSLAM’DA BARIŞ ESASTIR’

Barışın olması için bir toplumdaki tüm katmanların çaba sarf etmesi gerektiğini belirten Yıldırım “Demokratik İslam Kongresi Van Şura Heyeti tarafından düzenlenen panelimize hepiniz hoş geldiniz. Dinimizde barışın yeri ve önemi hakkında bazı noktalar var. Bu konuda sizlere birkaç bilgi vermek istiyorum. Her şeyden önce bilinmelidir ki İslam’da barış esastır. Savaş ise çok zorunlu hallerde, başvurma mecburiyetinde kalındığı zaman devreye sokulan bir seçenektir. Kur-an’ı Kerim’e baktığımız zaman ‘Barış her şeyden daha hayırlıdır.’ Deniliyor. Yine bir başka ayette ‘Ey! İman edenler hepiniz birlikte barışa gidin.’ deniliyor. Buradan anlıyoruz ki bir ülkede eğer barış olması isteniyorsa o ülkenin bütün katmanlarındaki kişiler barışta yer almalıdır. Toplum içerisindeki katmanlardan en az bir tanesi barışın dışında tutulursa barış riske girer. Bütün barış çabaları boşa çıktığında ve bir sonuç alınamadığında savaş ne zaman devreye girer işte bununla ilgili bir ayet daha var Kur-an’ı Kerim’de. ‘Kendilerine zulüm edilenlere savaşma izni verilmiştir.’ Yani savaşın haklı olmasının tek yolu bir toplumun ya da kişinin zulme uğramasıdır.” Diyerek ekledi.

‘KAFA KESİP, KULE YAPANLAR VAR’

Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) İslam Ordusu savaşa giderken onlara çocukları öldürmeyin yönünde talimat verdiğini belirten Yıldırım; “Bir savaşa zorunlu kalındığında o savaştan çocuklar mutlaka uzak bırakılmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) kesin emri “Çocukları öldürmeyin.” Olarak buyurmuştur. İslam ordusu bir yerde gönülleri fethetmeye başladığı zaman ordu hareket etmeden önce orduya bazı talimatlar veriliyordu. İşte verilen talimatlardan biri de Peygamber Efendimizin (s.a.v) az önce belirttiğim buyruğudur. Bu talimat İslam Ordusu’na veriliyor. Bu talimatta düşmanların yani müşriklerin çocuklarının öldürülmemesi emrediliyor. Şimdi ise savaşlarda veya bir bölgeyi istila eden işgalciler çocuk, yaşlı demeden kafa kesip o kafalarla cani bir şekilde top oynuyor, kuleler yapıyor.” Şeklinde konuştu.

IŞİD’E DE DEĞİNDİ!

Panelde önemli ifadelere yer veren Prof. Dr. Kadri Yıldırım Ortadoğu’daki IŞİD zulmüne de değinerek; “Kendisine zulüm yapılan bir halk ya da birey kendini savunmak için savaşabilir. İslam da barışın ilkesi olduğu gibi savaşın da ilkesi vardır. Bu neden savaşmak zorunda kalırsa çocukları ve kadınları bu savaştan uzak tutar ve onların ölümüne sebep olmaz. Ama şuan Ortadoğu’da IŞİD denen örgüt, hem çocukları hem de kadınlar katlediliyor ve cesetleriyle oynuyor" dedi. Konuşmasında IŞİD’ın elinde hala reşit olmamış çocukların bulunduğunu ifade eden Yıldırım, “IŞİD’e katılan çocukların anneleri ve babaları; gelin Diyarbakır’ın Dağkapı Meydanı’na çadır kurun çocuklarınızı geri isteyin. O zaman tüm Kürdistan halkı arkanızda olacaktır. Ortadoğu’da yaşananların Demokratik İslam Kongresi’nin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. İslamiyet'te 12 ay içerisinde 4 ay boyunca savaşmak günahtır. Hz Muhammed, bu 4 ay içerisinde savaşanları barbar olarak nitelendirmiştir. Şu an Müslümanlara saldıran ve vahşice kan akıtan IŞİD örgütü, insanlığı katlediyor” diye konuştu.

'IŞİD'E SES ÇIKARMAZSAK YARIN VAN’A KADAR GELİRLER'

Gazeteci-Yazar Ayhan Bilgen ise, şunları söyledi : “Kaderimizi bunların eline bırakmamak için siyasetten, ekonomiye her alanı örgütleyerek çalışmalıyız” diye belirtti. Halkı IŞİD’e karşı yüksek şekilde ses çıkarmaya çağıran Bilgen, “Bizler Ortadoğu’da yaşananlara karşı ses çıkarmazsak yarın IŞİD, Diyarbakır’a, Van’a, Mardin’e gelirse ne yaparız. Her şey çok geç olmadan herkes vahşete ses çıkarmalıdır”. Son olarak konuşan Erciş Belediyesi Eş Başkanı Diba Keskin de “Ortadoğu’da yaşananlarda hepimizin eksikliği var. Hepimiz Müslümanız diyoruz, ama İslamiyet'te ve Müslümanlık'tan bir şey anlamıyoruz. Herkes üzerine düşeni yapsaydı; şuan Êzidiler Şengal’de Rojava’da Kürtler katlediliyor olmayacaktı. IŞİD psikolojisi bozuk bir grup barbar tarafından kurulmuştur. Herkesi katliama ses çıkarmaya ve örgütlü mücadele yürütmeye çağırıyoruz.” Dedi.

‘Ortadoğu barışı ve İslam’ konulu panel soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

Editör: TE Bilisim