HDP Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan, Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Bekir Kaya ve diğer siyasetçiler hakkında verilen hapis cezalarına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

 

Halkların Demokratik Partisi Van Milletvekili (HDP) Bedia Özgökçe Ertan, Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Bekir Kaya ve diğer siyasetçiler hakkında verilen hapis cezalarına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, Van 1. Ağır Ceza Mahkemesinin Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya’ya ve beraberindeki siyasetçilere 04.01.2016 tarihinde toplamda 155 yıl hapis cezası verildiğini hatırlatan Özgökçe, “Bekir Kaya kimdir ve ne yapmıştır? Van Büyükşehir Belediye başkanıdır. Belediye başkanları suç işlemez mi? İşler. Hem de bulundukları makam ve mevki nedeniyle belki de en büyük suçları dahi işleme olasılıkları vardır. Bizim büyükşehir belediye başkanımız da böyle bir suç işlemiş olabilirdi.

Ama sorun tam da burada. Büyükşehir Belediye başkanımız herhangi bir suç işlemedi. Parti tüzüğümüz, programlarımız, faaliyet programlarımız neyi gerektiriyor ise sadece ve sadece onları yaptı.” Dedi.

 

“BAŞKANIMIZ GÜYA ARAÇLAR GELMESİN DİYE TALİMAT VERMİŞ”

2012 yılında açılan davada dayanışma amacıyla avukat olarak davada bulunduğun belirten Özgökçe, “Dosyada sadece şöyle bir iddia vardı. Güya başlamış olan bir yangına belediye başkanımız araçlar gelmesin diye talimat vermiş ve böylelikle oluşan zarar sebebiyle kamu güvenliği zarar görmüş” iddiası idi. Bu iddiaya dayanak konuşmalar ve cd kayıtları mahkeme huzurunda incelendiğinde iki ayrı zamanda yapılmış iki ayrı görüntü olduğu, her bir görüntüde belediye başkanımızın üzerindeki kıyafetler, kravat, takım elbisenin farklı olduğu ortaya çıktı. Araçlar gelmesin şeklindeki beyanın ise daha önceki bir tarihte kente hizmet için satın alınmış olan hizmet araçlarının kent merkezinde geçit yapması olayı olduğu. Araçlar gelmesin lafının buna ait olduğu da mahkemede açığa çıktı. Kolluk iki farklı olay yer ve zamana ilişkin ses ve görüntüleri kes kopyala birleştir yapmak suretiyle tek bir olaymış gibi yansıtmış, İddianamede de aynen bu haliyle yer almıştı. Bu tarihlerde henüz cemaat ile hükümetin arası açılmamıştı. Cemaate yakın basın, kolluk, yargı mensupları ile al gülüm ver gülüm, mesut ve bahtiyar idiler. Hiçbir cemaat üyesinin partimize ve özelde biz Kürt siyasetçilerine dönük hiçbir işleminin muteberliğinden bugüne değin şüphe duyulup iptal edildiğini, yok sayıldığını ben duymadım.” İfadelerini kullandı.

 

“SAYIN ÖZHASEKİ DURDUK YERDE BUNLARI SÖYLEMEDİ”

Davanın konjonktürel bir dava olduğunu ve en nihayetinde beraat ile sonuçlanacağını beklediklerini dile getiren Özgökçe, “Henüz gerekçeli karar çıkmadı. Lütfen gerekçeli karar çıktığında alın ve inceleyin. İşin aslı size anlattığım gibi mi değil mi kendiniz karar verin. Peki, Nedir bu hapis cezasının nedeni ve nedir bu acelenin nedeni? Onu AKP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’nin HDP-DBP’li belediyelerin görevden alınıp yerlerine merkezden kayyum atanmasını önereceklerini belirten açıklamalarda bulabiliriz. HDP ve DBP’li belediye başkanlarının yetkileri kısıtlanacak, görevden alınanların yerine eskisinden farklı olarak kayyum atanacak ve bu diğer belediyelere haksızlık olmasın diye sadece HDP ve DBP’li belediyelere uygulanacak, ama şu an şatları oluşmamış olduğundan derhal yasal düzenlemeye gidilecek bir ay içinde yasal düzenleme yapılacak “ dedi. Sonraki açıklamasında da kayyum algısı doğru değil dese bile açıklamasının içeriğinde eski beyanlarını teyit eden açıklamalarda bulundu. İşte bunlar olabilir. En nihayetinde Sayın Özhaseki durduk yerde bunları söylemedi. Bunlar hükümetin ve cumhurbaşkanının onun ağzından kamuoyu ile paylaştığı düşüncelerdir.” Diye belirtti.   

 

“4 OCAKTAKİ KARAR HUKUKA AYKIRIDIR”

Özgökçe konuşmasını şöyle sürdürdü: “Evet, belediye başkanlarımızın, seçilmişlerimizin neredeyse tamamı hakkında sadece ve sadece politik kimlikleri, politik söylemleri ve politik eylemleri nedeniyle açılmış onlarca dava var. Her biri ya yargılanıyor, ya görevden alınmış ya da tutukludur. Her biri açısından alelacele mahkûmiyet kararları verilebilir.  Könjonktür egemenler için bunu gerektiriyor gibi görünüyor. Hazırlıklar da bunun hazırlıkları, yargının nasıl hukuk üretmekten uzaklaştığını, nasıl yürütmenin etkisi altına girdiğini görüyoruz. Bekir Kaya sadece Bekir Kaya değildir. Semboldür. Onu büyükşehir belediye başkanı olarak seçenler kendilerine şu soruyu soracaklardır. Bizler de soracağız. Hukuktan, demokrasiden, yerel muhtariyetten, Yönetmekten, insan onurundan, birlikte yaşamaktan, ortak gelecek kurmaktan biz ile bu hükümet, biz ile devletin organları çok farklı şeyler anlıyoruz. Ve çok ağırımıza gidiyor. 2013’te tahliye edilen yerel siyasetçilerin yargılandığı bu dava Pazartesi günü karara bağlanmıştır. Van KCK ana davasının mahkeme süreci ne kadar hukuka aykırı ise 4 Ocaktaki karar da aynı şekilde hukuka aykırı ve siyasi olmuştur. Bu davada verilen toplamda 155 yıllık hapis cezasını halkın iradesinin gaspı olarak görüyoruz. Hukuk devleti olduğunu ileri süren Türkiye’de siyasi iklime ve hükümetin isteklerine göre hareket eden bir yargının varlığı herkesçe görülmektedir. Türkiye dışında hiçbir hukuk devletinde böyle bir uygulamayı görmek mümkün değildir.”

 

“6 BELEDİYE BAŞKANI GÖREV YAPAMAZ DURUMDA”

Operasyonların KCK operasyonları ile sınırlı kalmadığını, Ağustos ayından bu yana görünür olduğuna dikkat çeken Özgökçe, “Ağrı, Şırnak, Mardin, Siirt, Iğdır, Hakkâri, Batman, Diyarbakır, Urfa ve Van’da görev yapan ilçe belediye eş başkanları gözaltına alınmakta, tutuklanmakta veya görevden alınmaktadır. En son geçtiğimiz hafta sonu Van/Çatak belediye eş başkanı Evin Keve’nin özyönetim ilan etme olasılığı bulunduğu gerekçesiyle tutuklanmıştır. Evin Keve ile birlikte Van’da tutuklu belediye eş başkanı sayısı 4’e çıkmıştır, görevden alınanları da eklediğimizde şu anda Van ilinde 6 belediye başkanı görev yapamaz durumdadır. Bekir Kaya’nın tutuklanmasıyla başlayan hukuksuzluk, Kürt halkının yönetime katılmasına olan tahammülsüzlük, “olasılık” şeklindeki hukukla alakası olmayan bir gerekçe ile belediye başkanının tutuklanması, sadece bizim belediyelere kayyum atama hazırlığı ve niyeti, yargının nasıl bir baskı aracına dönüştürüldüğünü göstermektedir. Hükümet, halkın iradesine yönelen bu tavırların sonucunda halkın bundan alacağı mesajı düşünüyor mu? Birlikte yaşama arzusunun bu yönelimlerden çok olumsuz etkileneceği açıktır. Kürt halkı ile birlikte, Türkiye’deki bütün halkların birlikte yaşama duygusunu ve isteğini yok etmemek için hükümetin sorumlulukları olduğunu bir kere daha hatırlatmak isteriz.” Şeklinde konuştu. 

Editör: TE Bilisim