Orhan AŞAN-ŞEHRİVAN


Van’da 9 Mart 2006 günü, Beşyol mevkisinde polis aracına benzetilen belediye zabıta aracına canlı bombanın intihar saldırısında 1'i canlı bomba olmak üzere 3 kişi öldü, 19 kişi yaralandı. Saldırı sonrası belediye aldığı kararla zabıta araçlarının üzerindeki amblemleri ve işaretleri mavi- beyaz renkten turuncuya çevirdi. Aradan geçen 8 yılın ardından güvenlik ortamının sağlanmasıyla zabıta araçlarının renkleri, Van Büyükşehir Belediyesi tarafından alınan kararla yeniden mavi- beyaza dönüştürüldü.

SÜRECİN RENGİ DEĞİŞTİ

2000’li yıllarda en sert şekliyle devam eden çatışmalı süreçte Valilere yönelik saldırılara, patlamalara, geniş çaplı eylemlere şahitlik eden Van’da, çözüm sürecinin ardından bazı tabularda bir bir yıkılmaya başlandı. Hem hükümet hem PKK kanadından çözüme dair somut adımların atılması ile ilgili açıklamalarda gelince son birkaç yıldır dağlarda esmeye başlayan barış havası kent merkezinde de esmeye başladı. Bu anlamda atılan adımlardan birisi de 2006 yılında yaşanan bir patlamadan sonra alınan ilginç bir kararın değişmesiyle başladı. Dönemin Belediye Zabıta Müdürlüğüne ait bir araç Beşyol civarında ‘mavi’ renkte olduğu polis aracı zannedildiği için saldırıya uğramış ve o saldırıda 3 kişi ölmüş 19 kişi ise yaralanmıştı. Van’ın tarihindeki en acı saldırılardan biri olan o olaydan sonra dönemin AK Partili belediyesi Zabıta araçlarının turuncu renkte olması kararı almıştı. İşte o karardan yıllar sonra sürecin de hissedilmesiyle birlikte DBP’li belediye o kararı değiştirerek zabıta araçlarının yeniden ‘mavi’ renkte olması kararını aldı.

YENİDEN MAVİ- BEYAZA

2006 yılından sonra geçen sürede Türkiye’de çatışmalı ortamın sona ermesi anlamında önemli adımlar atılırken, bu 8 yılda çözüm sürecinin etkisiyle olaylar azalması ve sağlanan güvenlik, birçok değişiklikten sonra zabıta araçlarının renklerini yeniden değiştirdi. DBP'nin yönetimde olduğu Van Büyükşehir Belediyesi Ulaştırma Daire Başkanlığı Kara Ulaştırma Şubesi'ndeki 11 zabıta trafik aracının üzerindeki amblemler ve işaretler yeni bir kararla tekrar eski rengi olan mavi-beyaza dönüştürüldü. Şube Müdürü Hakkı Karaman, belediye yönetiminin böyle bir karar aldığını ve en uygun ve belirgin rengin mavi- beyaz olduğu için tercih edildiğini söyledi.

SADECE ARAÇLARIN RENGİ DEĞİŞMEDİ

Son günlerde süreç ile ilgili tarafların karşılıklı adım atması ve tarihlerin de verilmesiyle Van’dan da süreci katkı olarak görülen bu değişiklik süreçte atılan tek adım değil. Zira birkaç yıl önce başlayan süreçten sonra yıllardır yasaklı olan alanlar halka açılmış, vatandaşlar devlet eliyle çıkarıldıkları köylerine geri dönmüş, Kürtçe ile ilgili adımlar atılmış, siyasi yasaklar ile ilgili değişiklikler yapılmış ve Van’da çözüme dair önemli değişimler yaşanmıştı. Hal böyle olunca Zabıta’da da yapılan bu değişiklik Öcalan’ın 1 Eylül’de somut adım atılacağı, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın da sürecin takvime göre işleyeceği yönündeki açıklamalarından sonra çözüme bir katkı olarak görüldü.

HDP HEYETİ: KANDİL GÖRÜŞMESİ OLUMLU GEÇTİ

Çözüm süreci tüm hızıyla devam ederken önümüzdeki günlerde süreçle ilgili somut adımların atılması bekleniyor. HDP heyeti önceki gün Abdullah Öcalan ve devlet heyeti ile yaptıkları görüşmelerden sonra Kandil’e gitti. KCK Başkanlık Konseyi üyeleriyle 7 saat süren görüşmelerde, “Çözüm süreci, Rojava ve Güney Kürdistan'a yönelik IŞİD saldırıları, Ulusal Birlik ve bölgesel gelişmeleri” değerlendiren HDP heyeti en kısa süre de İmralı'ya ziyarette bulunmak için başvuruda bulunacak. Heyet ayrıca bu hafta içinde devlet heyetiyle de bir araya gelerek, görüşmelerden edinilen son duruma ilişkin görüş alışverişinde bulunmak için girişimlerde bulunacak.

‘SOMUT ADIMLAR ATILMALI’

Bu görüşmeden sonra devlet heyetiyle bu hafta içinde Öcalan ile de en kısa sürede bir araya gelmeye çalışacaklarını belirten HDP’li İdris Baluken o ziyaretten sonra, “Son gidiş biraz gecikmişti. Görüşme trafiği hızlanmalıdır, hükümetle bu hafta görüşmek istiyoruz, İmralı'ya Sayın Öcalan ile görüşmek üzere yakın bir tarihte gitmek istediğimizi ifade edeceğiz. Hükümet kanadından yapılan açıklamalarda Eylül sonu itibariyle bu çalışmanın tamamlanacağı ifade ediliyor. O yüzden trafiğin hızlı bir şekilde işletilmesi gerekiyor. Bu ay içerisinde İmralı'ya gidiş gelişlerin sıklaşması ve hızlanmasını gerektiğini bizim dışımızdaki heyetlerin de bu görüşmelerin de yapması gerektiğini düşünüyoruz” şeklinde açıklamalarda bulunmuştu.

1 EYLÜL KRİTİK TARİH!

HDP çevreleri, Öcalan'ın "Tarafların mutabakatına bağlı olarak, PKK'nin sınır dışına çekilmesi, silahların susması, eve dönüş ve demokratik siyaset dönemine geçilmesi" başlıklarını da içeren geniş çaplı bir değerlendirmeyi kamuoyuyla paylaşmasını beklenirken, geçtiğimiz günlerde HDP’li Pervin Buldan ise süreçte 1 Eylül tarihine vurgu yaparak, Atalay’a da atıfla şu sözleri paylaşmıştı; Şimdi biz yol haritasını çalışıyoruz. Mutabakatlar sağlandıktan sonra görüşmeler başlayacak. Eylül sonu, dediğim bir genel belirlemedir" açıklaması hakkında ise "Kendileriyle geçtiğimiz günlerde bir görüşme yaptık. Görüşmede, takvimin henüz bizimle paylaşılacak aşamada olmadığı belirtildi. Ancak 1 Eylül'e kadar muhataplarıyla paylaşılacağı vurgulandı.” Ayrıca aynı dönemde bir ilk daha yaşanacak. İmralı Cezaevindeki Abdullah Öcalan, PKK’ya yönelik mesajını video kaydı ile verecek. Edinilen bilgiye göre İmralı-HDP-Devlet üçgeninde yapılan görüşmelerde video ile mesaj gönderilmesi konusu da gündeme geldi. Ancak Öcalan’ın bu mesajı, nasıl bir zamanlamayla göndereceği konusunda henüz son karar verilmedi. Mesajın örgüte gönderildikten sonra kamuoyuna da ulaştırılması söz konusu olacak.

SÜREÇ TAKVİMLE İLERLEYECEK

Sürecin bir protokole bağlanması gibi bir adım söz konusu olabilir mi, diye sorulan Beşir Atalay ise takvime dökülecek o harita ile ilgili olarak; "Bu eylem planı zaten budur. Gerekiyorsa yeni yasalar çıkarılabilir. Eve dönüş çok kapsamlı bir şey. Dünyada bu sorunları çözenler bu konuların hepsini çalışmıştır ve yasalar çıkmıştır. Çıkar yine de. Bunlardan tereddüt etmemek lazım. Bir defa Türkiye'de büyük bir sorunu çözüyorsunuz. 30 yıldır devam eden adeta bir iç savaş. İnsan özgürlüğünün en başta geleni korkusuz yaşama. Eğer bir ülke vatandaşını korkusuz yaşatamıyorsa hürriyetlerin en özü ile ilgili sorunlar vardır. Bu sorunu çözmek için çok adımlara değer. Bu konularda süreci zedeleyecek sözlerden hep kaçınırız ama devlet kendine düşen kısımların çoğunu yaptı. Yol haritasını ortaya koyacağız artık dışarı çekilme silahı bırakma ondan sonrada eve dönüş süreçleri, ondan sonra Türkiye'de normal hayatlarını yaşamaları" şeklinde yanıtladı.

Editör: TE Bilisim