Van Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal Daire Başkanlığı ve Ortadoğu Sinema Akademisi Derneği tarafından bu yıl “Binbir renk için varız” şiarıyla Yaşar Kemal anısına düzenlenen 2. Axtamara Film Günleri kapsamında kentte gelen Anadolu Quartet kent halkına müzik ziyafeti sunarken, grup sözcüsü Ahmet Tirgil, “Kürt müziğini batıya sentezleyen hiç kimse yok, biz bir ilki başardık ve Kürt müziğini batıya sentezledik.” Dedi.

 

Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Axtamara Film Festivali’ne katılan müzik grubu Anadolu Quartet birçok dilde söyledikleri ve çaldıkları ezgilerle kent halkına müzik ziyafeti sunarken, Van Film Günler için ise yaptıkları müziği de ilk kez seslendirdi. Grup üyeleri, Şırnak'ta infaz edildikten sonra akrep aracına bağlanarak cansız bedeni sürüklenen Hacı Lokman Birlik için ise ağıt yaktı. Van’da düzenlenen film günleri için kentte gelen grup kurucusu ve sözcüsü Ahmet Tirgil, kendisinin Trabzon’lu olduğunu ifade ederek,” İlk kez Dersim'e gittiğimde bana insanların panzerler arkasından sürüklendiklerini, ormanların yakıldığını söylediler ama ben inanmadım. Dersim'e yerleştikten sonra bunların tamamını gördüm. En son Hacı Lokman Birlik'e yapılanları izlerken kötülüğün bile kendinden utandığını gördüm” dedi.

 

TİLGİR: KÜRT MÜZİĞİNİ BATIYA SENTEZLEŞTİREN İLK GRUBUZ

Grup hakkında bilgi veren ve grubun 2008 yılında kurulduğunu söyleyen Tilgir, grubun 4 kişiden oluştuğunu ve ortak özelliklerinin ise grup üyelerinin tamamının Marmara Üniversitesi’nden mezun olmalarının olduğunu ifade etti. Klasik müzik ile sanata başladıklarını belirten Tilgir, "Anadolu’nun değişik yerlerinden geldiğimiz için klasik müziğin dışında biriktirdiklerimiz var. Doğu ve batı müziğini sentezleme artık klişeleşti artık, her önüne gelen doğu ve batı müziğini sentezlediğini söylüyor. Ama bunu doğru anlamda yapan kişi sayısı neredeyse hiç yok. Yine Kürt müziğini batıya sentezleyen hiç kimse yok, biz bir ilki başardık ve Kürt müziğini batıya sentezledik” dedi.

 

‘TÜRKİYE’DE HALKLAR KUTUPLAŞTIRILDI’

Sanatın sanat için olduğunu dile getiren Tirgil, sanatın sanat için yapıldığı anda topluma faydasının olabileceğini kaydetti. Tirgil,” Sanatı toplum için yapıyorum dediğinizde, sanatsal kaygılardan uzak durduğunuz zaman, müzikal kaygılardan uzaklaştığınızda o zaman halka yararlı bir şeyler vermemeye başlarsınız. Ama sanatı sanat için yaptığınızda bu halka yarayacaktır. Bir ermeni halk çalgısı çaldığım zaman, belki o çaldı bir aşk hikayesidir. Ama ben o Ermeni çalgıyı çaldığım zaman, yada bir çobanın hikayesinin anlatıldığı “Lo Şivano”’yu çaldığım zaman tamamen siyasetçi, direnişçi olarak yansıtılabiliyorum. Günümüz toplumu o kadar kutuplaştırıldı ki, Kürtçe ekmek aldığın zaman dahi artık sen toplumun bazı kesimlerinde siyasi olarak görünüyorsun. Apê Musa Kürtçe ıslık çaldığı için yargılandı. Bizim gibi ülkelerdeki sanat anlayışı maalesef bundan ibarettir” şeklinde konuştu.

 

‘ÜLKENİN BİR BÖLGESİNDE YAŞANAN ACILARA KAYITSIZ KALAMAYIZ’

Mevcut hükümetin ilk iktidara geldiği zaman kendilerinden önce,” Kürtlere baskı ve zulüm yapıldı. Biz bunu değiştireceğiz” demesine rağmen pratikte hiçbir değişmenin olmadığını söyleyen Tilgir, sanatçılar halen tereddütte kaldığını ve çoğu sanatçının ,’acaba ben bu müziği yaparsam bir şey olur mu?’ kaygısı taşıdıklarını belirtti. Türkçenin dışında müzik yaptıkları için kategorize edildiklerini aktaran Tirgil,” Kürt coğrafyasından çaldığımız müziklerin yüzde 70’i ağıttan oluşurken, bizler bu müzikleri seslendirdiğimiz için farklı anlaşılabiliyoruz. Ama biz bu farklı anlaşılmayı çokta umursamıyoruz. Ülkenin bir bölgesinde ölümler, çatışmalar yaşanırken, biz sanatçılar buna kayıtsız kalamayız. Devletin silahlı direnişiler ile yaptığı tüm mücadeleyi haklı bulduğumuzu farz edelim, peki 35 günlük bebeğin ne suçu var? Bunu nasıl haklılaştırabiliriz ki? Olayın bu boyutunu irdelemek lazım ve olaylara tek pencereden bakmamak lazım. Hacı Lokman Birlik’in cenazesi zırhlı aracının arkasından sürüklendi. Bizler buna kayıtsız kalamazdık. Bunun için Hacı Lokman Birlik’in anısına bir parça seslendirdik” dedi.

Editör: TE Bilisim