Depremden bu yana imarla ilgili dertleri bitmek tükenmek bilmeyen Van halkı halen büyük sorunlar yaşamaya devam ediyor. Çevre yolu, sahil yolu gibi önemli problemlerle birlikte en büyük sorunlardan biri olan 1655 kotu özellikle göl çevresindeki ilçelerde sorun olarak dururken özellikle İskele Mahallesi sakinleri bu kotun üst sınırının yüksek olmasının eziyetini yaşıyor. Zira 1995 çıkan bakanlar kararı ile 1655’e çıkarılan bu kotun altındaki bölgeler ruhsat alamıyor, yeni imarda da yeşil alan içerisinde yer alıyor! 

 

ON BİNLERCE İNSAN MAĞDUR! 

Van Gölü su seviyesinin yükselmesi ile birlikte 1995 yılında Bakanlar Kurulu tarafından 1655’e yükseltilen afet kotu Van’da sıkıntı yaratmaya devam ediyor. Gölün o tarihten sonra yükselmek yerine düşmeye başlamasına rağmen bu kot altında kalan yerleşim yerleri ruhsat gibi önemli konularda problem yaşıyor. Üstelik şu sıralar 1649 seviyesinde seyreden yüksekliğe oldukça üstünde olan 1655 kotu depremden sonra da yaşanan önemli sorunlardan biri haline geldi. Zira o tarihte Van’ın imarını sil baştan hazırlayan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da 1655’in altında kalan tüm bölümleri yeşil alan ve rekreasyon alanları olarak belirledi. Yani İskele ve diğer göl kıyısındaki bölgelerde kalan binlerce ev bir anda yok sayıldı. Haliyle bu da on binlerce insanın mağduriyetinin bir kat daha artmasına neden oldu. Bu durum depremden sonraki imarla tam anlamıyla büyük bir probleme dönüşünce birçok kurum tarafından kollar sıvandı. Başta DSİ Bölge Müdürlüğü, Tuşba Belediyesi ve birçok kurum kotun 1652’ye düşürülmesi için çalışmalara başladı. 

 

1652 BİZE UYAR! 

Van Gölü su seviyesinin yükselmesi ile birlikte 1995 yılında Bakanlar Kurulu tarafından afet kotu 1655’e yükseldi. Aradan geçen 20 yılın ardından göl seviyesinin düşmesiyle birlikte mahalle sakinleri kotun düşürülmesini istedi. Bu talep üzerine başta Devlet Su İşleri, Tuşba Belediyesi ve birçok kurum kotun düşürülmesi adına raporlar hazırladı. 20 bin vatandaşın etkilendiği söz konusu afet kotunun tekrar değerlendirilerek kotun 1652 sınırına çekilmesi Van Gölü çevresinde 3000 yapıyı bu mağduriyetten kurtaracak. Gazete olarak kotun düşürülmesi için görüştüğümüz tüm isimler önemli açıklamalarda bulundu. Eski Van TB Başkanı Feridun Irak kotun 1652 düşürülmesi halinde orada yer alan evlerin ruhsata kavuşacağını ve herkesin oradan faydalanabileceğini ifade etti. Konuyla ilgili gazetemize konuşan Tuşba Belediye Başkanı Fevzi Özgökçe ise kotun düşürülmesi için mahalle sakinlerinin kendilerine geldiklerini ve kotun 1652’ye çekilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını söyledi. 

 

 

IRAK: HERKES KAZANACAK 

Yaşanan mağduriyetle ilgili ilk olarak eski Van TB eski Başkanı ve iş adamı Feridun Irak ile görüştük. 1655 kotunun uygulandığı alanlarda yaşanan mağduriyet ve yapılması gerekenlerle ilgili konuşan Irak, “Yıllar önce Van Gölü’nün yükselmesiyle birlikte Afet kotu 1655 olarak ilan edildi. Geçen bunca zaman içinde suların çekilmesi yeni bir tespit gerektirdi. Benim bildiğim kadarıyla bu konuda Devlet Su İşleri’nin çalışmalarını tamamladığını ve kotun 1652’ye çekilebileceği yönünde bir sonuca varıldığımı biliyorum. Bu çalışmanın sonucunun muhakkak getirilmesi gereklidir. Kot 1652’ye çekilmelidir. Bunun yapılması halinde binlerce, 1655 kotu içinde yapılmış ve ruhsatsız olan konut en azından ruhsatlandırılabilecek. Bunu yanı sıra oradaki 100 binlerce dönüm arazi yeniden imarına başlanabilecek, yeniden evler, konutlar veya binalar yapılabilecek. Bunun yapılması halinde ilin ekonomisine de ciddi bir katkı sağlayacaktır. Hem ruhsatlardan dolayı ilin belediyesi bir gelire sahip olacak hem de oradaki arsa sahipleri de orada yeniden inşaata da başlayabilecekleri için buda ilin ekonomisine katkı olacaktır. Bu çok önemli bir çalışmadır. Birçok kurumun bu konuda çalışmalarının olduğunu ve bu çalışmalarda epeyce yol kat ettiğini de duydum.” Sözlerine yer verdi. 

 

 

ÖZGÖKÇE: HALK SORUNU BİZE ULAŞTIRDI 

30 Mart genel seçimlerinin ardından gittikleri çoğu mahallede 1655 kotu ile ilgili şikayetler aldıklarını ifade eden Tuşba Belediye Başkanı Fevzi Özgökçe ilk olarak şunları kaydetti: “30 Mart seçimlerinde aday olduğumuzda mahallelerimizi gezdik. Bu gezilerde mahallelerimizde İskeleden başlayarak, Şemsibey, Üniversite sahilinden sonra Bardakçı, Mollakasım, Ayanis, Yaylıyaka ve Halkalı’nın olduğu bütün sahil bandındaki halkın bize talebi vardı. Bizde yerel yönetimler olarak elimizden gelenini yapacağımızı yapamadığımızı da bakanlıklarımız aracılığıyla çözeceğimiz söyledik. 30 Mart yerel seçimlerinden bu yana 4 ayrı seçim geçirdik. Bu seçimlerde de insanlarımız bize sık sık gelip gitti. Cuma günlerinde yaptığımız halk günlerinde halkımız sürekli bu sıkıntıdan kaynaklı geliyor. İnsanlar gelip diyor ki ‘Benim evim 1655 kotunun altında kalmış. Bir çivi çakamıyor ve hiçbir işimi yapamıyorum’ diyor. Halkımızda o kadar çok zengin değil. Başını sokacağı bir ev ister. O yerlerde önemli yerler aslında.” 

 

“2 BAKANLIĞIMIZIN KAPILARINI SÜREKLİ AŞINDIRACAĞIZ” 

Yaşanan sorunun sadece Van’ın sorunu olmadığını ifade eden Özgökçe, “1995’te su seviyesi yükselince bakanlar kurulu kararıyla orada Van Gölü su seviyesinin çıkabileceği en üst nokta 1655 olarak yapıldı. Yerel yönetimler olarak halkımızda gördüğümüz en büyük sıkıntı 1655 kotu, başta karayolları, demiryolları havalimanımız ve Van Kalesi olsun önemli yer ediyor. Karayolları daha sonra su seviyesinin yükselmesi ile 1655 kotu üzerinde iyi bir masraf yaparak yollarını geçirdi. Birçok noktada o mükemmel sahillerimiz özelliğini kaybetti. Özellikle sahil kenarında yaşayan vatandaşlarımız bu kotun altında kalarak büyük sıkıntı yaşadı. Bu sadece Van’ın sorunu değil ki. Van Gölü’nün kıyısında olan bütün il ve ilçeler içinde büyük bir sorun. Bizimde bu soruna eğilmemiz gerekiyor. Ve biz bu sorunu Allah’ın izni ile hükümet kurulur kurulmaz çalışmalara başlayacağız. Burada büyük bir önem teşkil eden iki bakanlığımız var üzerinde çalışacağımız. Bunlar Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Çevre Şehircilik bakanlığı. Bu her iki bakanlık içinde başta Sayın Beşir Atalay’ın, Burhan Bey’in ve Bitlis Milletvekilimiz ile birlikte hem Tatvan hem de Van için bu iki bakanlığın kapılarını sürekli aşındıracağız.” Dedi.  

 

ÖZGÖKÇE: BUNCA YIL BEKLEDİK ARTIK YETER 

1995 yılında bu yana 20 yıl beklediklerini ancak bundan sonra beklemeyeceklerini söyleyen Özgökçe şöyle devam etti: “Çünkü insanlar bu afet kotunun düzeltilmesi ile ilgili sürekli talepte bulunuyor. Ve inşallah 1652 veya 1653 olduğu zaman birçok insanımıza rahat bir yaşam olacağı gibi belli tedbirler alınarak da su seviyesinin değişmesi durumunda da mevcut olan alanlar korunabilir. Biz yerel yönetimler olarak bunu sürekli canlı tutmanız gerekiyor. Şehir merkezinde 2 mahallemiz ve daha önce köy statüsünde olan 10’a yakın mahallemiz bundan etkileniyor. Bizde halkımızın talepleri doğrultusunda bunun çözümü taraftarıyız. Bunun çözülebilmesi içinde Sayın Başbakanımıza konunun araştırılması için talepte bulunacağız. Biz ümitvarız. İnşallah Van’ımızda ve Van Gölü etrafındaki illerdeki kotun 1652’ye getirilmesi için biz elimizden geleni yapacağız ve bilimsel verilerle, yerel halkın gelen talepleri ile sorunun çözülmesi noktasında çalışma yürüteceğiz. Çünkü 95’ten bu yana 20 yılı aşkın bir süre geçti. Bunca yıl bekledik artık yeter bence. Biran önce sorun çözülmeli bence. İnsanlara da bu konunun çözülmesi müjdesini biz vermek istiyoruz.” 

 

SORUN BAŞBAKANA DA AKTARILDI 

Başbakanın Van ziyaretinde sorunu başbakana ilettiklerini de belirten Başkan Özgökçe, “Başbakanımız Van’a geldiğinde de bize sordu. En çok hangi konuda şikâyet var diye. Bizde kendisine 1655 kotunun önemli bir sorun olduğunu ilettik. İnşallah basının hassasiyeti ile konu sıcak tutulduğu müddetçe çözüleceğine inanıyoruz. Mutlaka sizlere de sık sık şikâyet geliyordur diye düşünüyorum. İmar müdürlüğümüze de bununla ilgili onlarca dilekçe verilmiş sorunun ne olacağına dair. İnşallah sorunun çözü ve vatandaşlarımızın huzura kavuşması için mücadele edeceğiz. Biz belediye olarak da büyük sorun yaşıyoruz. Kotla ilgili bir sorun olduğunda elimiz kolumuz bağlanıyor. Şehrin gelişebilmesi için özellikle Van’ın sahil bir kent olduğunu hissettirmemiz gerekiyor. Bunun içinde bu sorunun biran evvel çözülmesi gerekiyor. Zaten son zamanlarda sular epey çekildi. 1646’ya kadar düştüğünü gözlemledik. Bu bilimsel veriler doğrultusunda ortaya çıkan bir durumdur. İnşallah yapılan çalışmalar sonunda bölgeye en uygun kotun çıkabileceğinden, bu kotta bizimde isteğimiz ve talebimiz bu kotun 1652 olması.” İfadelerini kullandı. 

 

“20 YILLIK KANGRENİ ÇÖZECEĞİZ” 

Yapılacak olan çalışma için belediye olarak çalıştıklarını ve hiç kimsenin mağdur olmaması için çalışmalarını yürüttüklerini söyleyen Özgökçe son olarak şunları kaydetti: “1652’ye çekilmesi için hem meclisimizin hem meclis üyelerimizde hem de halkımızda sorun yaratmayacak şekilde çalışma yapmak ve ona göre tedbir alacak şekilde çalışma yapmak istiyoruz. Başta VASKİ, büyükşehir, diğer ilçeler olmak üzere tedbirlerini kota göre aldıklarında inanıyoruz ki hiçbir sorun çıkmayacak. Özellikle depremden sonra birçok yerde deprem molozlarının düzensiz bir şekilde bu alanlara döküldüğünü buraların rekreasyon alandan çıkıp tamamen bir çöplük haline geldiği ancak buralarda bir düzenleme yapılası durumunda yaşanılır bir hal alacağına inanıyoruz. Bunula birlikte Van denizi gerçek bir sahil ve gerçek bir kordon kazanacaktır. İnşallah Aralık ayının başlarında sayın vekillerimizle birlikte Ankara’da bunun takipçisi olacağız. Dosyalarımızla, bilimsel verilerimizle ve hocalarımızla birlikte bu kentin 20 yıllık kangrenini çözeceğiz.” 

 

ÖNAY: MAHALLELİ MAĞDUR DURUMDA 

Konuyla ilgili görüştüğümüz İskele Mahalle Muhtarı Faik Önay kotun düşürülmesinin mahalle sakinlerinin yararına olacağını söyledi. Önay, “Kotun düşürülmesini mahalle sakinleri olarak çok istiyoruz. Çünkü 1655 kotu içinde yer alan alanların hiç biri imara açık değil. İnsanlar bu yerlerini kullanamıyorlar. Bunun yanı sıra ruhsatsız olan çok sayıda yerler var. Kotun 1652 civarına indirilmesi ile birlikte binlerce insana rahat edebilecek. Bu yerler imara açılacak ve insanlar bu yerleri kullanabilecekler. Bu yapılmadığı taktirde hemen sahil kenarında bulunan yerler çöplük alanlara dönüyor. İnsanlar bu yerleri kullanamadığı zamanlar tüm çöpler ve kirlikler buraya dökülüyor. Yetkili kurumları ve bakanlığını tüm bunları göz önünde bulundurarak bu alanları imara açmalı. Yani asıl olarak kot 1652’ye düşürülmeli.” 

 

DSİ KOT İÇİN RAPOR HAZIRLADI 

Devlet Su İşleri 1655 kotunun düşürülmesi için genel müdürlük olarak bir rapor hazırladı ve bu raporu bakanlar kuruluna sundu. 1655 kotunun düşürülmesi gerektiği belirtilen raporun en 1653 rahatlıkla düşürülebileceği belirtildi. İşte DSİ’nin sunduğu o rapor: “İlgi yazınızda, Kuzey Van Gölü Selçuklu Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ile Bitlis-Ahlat Turizm Merkezi kapsamında Ahlat Revize ve İlave Nazım ve Uygulama imar planı çalışmaları yürütüldüğünden bahisle, talep konusu sahanın etüt edilerek ekli CD'de yer alan 1/5000 ölçekli paftalara işaretlenerek gönderilmesi istenmiştir. Söz konusu alan, taşkın durumu ve DSİ Genel Müdürlüğü'nün diğer faaliyetleri yönünden incelenmiş ve plan çalışmaları sırasında dikkate alınmak üzere aşağıdaki hususlar tespit edilmiştir.” 

 

TESPİT EDİLEN HUSUSLAR RAPORA YAZILDI 

Tespit edilen hususlar şöyle sıralandı: “Ekli paftalarda; Gical deresi, Keş deresi ve Kuru dereler yer almaktadır. Genel Müdürlüğümüzce, işletmede olan Ahlat Sulaması kapsamında sulanan alanlar ekli haritada kırmızı renkle işaretlenerek gösterilmiş olup, planlama çalışmaları sırasında iskan dışı tutulmalıdır. İmar planı çalışmaları sırasında, adı geçen derelerin ekli paftalarda şev üstlerinden itibaren işaretlenen mevcut yatakları aynen muhafaza edilmelidir. Ayrıca, zemin ve temel şartlarında beklenen muhtemel değişikler göz önünde bulundurularak, bütün derelerin her iki sahilinde 15.00m genişliğinde emniyet şeritleri ayrılarak, imara kapatılmalıdır. Planlama sahasında yer alan derelerin yol geçişlerindeki menfezler yetersiz kapasitede olup, ilgili Belediyesince bahse konu geçiş yapıları yeniden boyutlandırılarak projeler hazırlanmalı ve DSİ 17.Bölge Müdürlüğümüzün onay, kontrol ve denetiminde uygulanmalıdırlar. Ekli paftalarda Gical deresi üzerinde K29, Kuru dere üzerinden K8 olarak adlandırılan yerlere çöp ve moloz dökülmek suretiyle dere yataklarının daraltıldığı tespit edilmiş olup, söz konusu kesimlerin ilgililerince temizlenmesi ve dere yataklarına müdahalelerin önlenmesi gerekmektedir. Keş ve Gical derelerinin birleşerek Van Gölüne döküldüğü kesim Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünce koruma altına alınan sulak alan olup, söz konusu bataklık alana her yönden yaklaşma mesafesi olarak en az 200m koruma alanı oluşturularak, yapılaşmaya kapatılmalıdır.” 

 

DSİ 1653 DÜŞÜRÜLEBİLİR DİYOR  

Hazırlanan raporda kotun 1653 kadar düşürülebileceği belirtilerek, “Ekli paftalarda yer alan sahanın bir kısmı 08.06.1995 tarih ve 6925 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan edilen “Afete Maruz Bölge (1655m kotu altı)” içerisinde kalmaktadır. Ancak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın talebi üzerine söz konusu afet kotu günümüz teknoloji olanakları ile değişen iklim koşulları çerçevesinde Kuruluşumuzca yeniden değerlendirilmiş ve Van Gölü Kapalı Havzasını da içine alan kapsamlı bir hidrolojik çalışma yapılmıştır. Bu çalışma çerçevesinde, Van Gölü maksimum su seviyesinin 500 yıl frekanslı seviye (1653 m) olarak belirlenmesi, bu kot üstünde planlanan yapılar için Bu belge, 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 5. Maddesi gereğince güvenli elektronik imza ile imzalanmıştır. Mutlaka ''Planlı Alanlar İmar Tip Yönetmeliğinin'' ilgili hükümleri doğrultusunda yapı taban kotu ile bina, otopark gibi giriş kotlarının 1653m'nin en az 1,50 m üzerinde olacak şekilde planlanması doğrultusunda ekli 1.12.2014 tarih ve 802500 sayılı yazımızla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü'ne gönderilmiştir. 08.06.1995 tarih ve 6925 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ilan edilen 1655m afet kotu, yine Bakanlar Kurulu kararıyla 1653m olarak değişebileceği hususu dikkate alınarak imar planı çalışmaları yürütülmelidir.” Denildi. 

 

GÜNBATAR: KAMULAŞTIRMA OLMADAN OLMAZ, BELEDİYE ALTINDAN ÇIKAMAZ!  

Konuyla ilgili Şehrivan’a konuşan uzman bir isim olan Harita ve Kadastro Mühendisi Abdullah Günbatar da bu kotun Van için yüksek olduğunu ve bunun için 1652 sınırının uygun olduğunu belirtti. Su seviyesinin de şu sıralar 1549 seviyesinde olduğuna dikkat çeken Günbatar İskele gibi mahalleler için kotun 1655 seviyesinde tutulmasından ziyade göl önünde çeşitli tedbirlerin alınmasının daha doğru olduğunu belirtti. Günbatar ayrıca; “Depremden sonra mağduriyetin daha da arttığı bu durum binlerce insanı ilgilendiren bir durum bu. Ve bu sadece İskele değil Edremit’i de bağlıyor. İpekyolu’nu da bağlıyor. Tüm ilçelerin göle kıyısı olduğu için tamamını kapsayan bir durum. Bu bakanlar kurulu tarafından alınmış bir karar ve bu yine bir bakanlar kurulu kararı ile iptal edilmesi gerekiyor. Kanun hükmünde kararla hayata geçirilmiştir. Emin olmamakla birlikte DSİ bir rapor hazırladı gölün çekilmesi ve diğer konularla ilgili. Son yıllardaki durumla ilgili bir fizibilite hazırlandı. Bu kadar yerin ne kamulaştırılması mümkün ne de 18’inci madde ile çözülmesi. Haliyle şu an çözümsüzlük var. Devlet kamulaştırma içinde bu kadar parayı veremez. En azından şu anda sorumlu olan belediyenin böyle bir imkânı yok. Çünkü alan oldukça büyük bir bölge. Bu kotun düşürülmesi gerekiyor. Çünkü göl kenarında buna önlemler alınması daha büyük bir öncelik. Göl zaten çekiliyor, yükselmiyor. Konuyla ilgili bir kararın alınması on binlerce insanı rahatlatacaktır.” Dedi. 

 

ÇEVRE ŞEHİRCİLİK UYGULAMAYA KOYUYOR 

Konuyla ilgili görüştüğümüz Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü konunun kendileri ile alakalı olmadığını belirtti. Müdürlük kendilerine verilen sayıyı hayata geçirdiklerini belirterek şunları kaydetti: “Van’da kıyı kotundan etkilenen ulaşım hizmetleri feribot taşımacılığı, İran demiryolunun iskele bağlantısı, Van Ferit Melen Hava Limanı ve yapımı düşünülen karayolları çalışmalarıdır. Bununla birlikte turizm ve günlük yaşama da yön veren su seviyesi, kıyıda yer aşan alan turizm yapıları ile kıyıya yakın yerlerde kurulan yerleşim yerlerini etkilemektedir. 1994-1995 yıllarında aniden yükselen göl, o dönemde yukarıda bahsi geçen sektörleri zarara uğratmış, birçok yapı ve tesis kullanılmayacak derecede zarara uğramıştır. Bunda dolayı 24.06.1995 tarih ve 95/6925 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 1655 kotu, afet kotu olarak ilan edilmiştir. Bunun anlamı, Van Gölü çevresinde kotu 1655 m değer altında kalan alanların afete maruz bölge kategorisine alınması ve yapılaşmanın buna göre düzenlenmesi şeklindedir. 1655 m değeri de yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda elde edilmiş olup, Van Gölü’nün en fazla yükselebileceği değeri ifade etmektedir.” 

 

 

BİLİCİ BAŞBAKANA DOSYA OLARAK SUNMUŞTU 

24. Dönem Ak Parti Van Milletvekili Mustafa Bilici’de Başbakan Ahmet Davutoğlu’na sunduğu dosyada 1655 kotunu gündeme almış ve Davutoğlu’na iletmişti. İşte Bilici’nin 1655 kotu ile ilgili sunduğu o dosyada yer alan ibareler: “90’lı yıllarda Van Gölü su seviyesinin yükselmesi nedeniyle Bakanlar Kurulu tarafından Van gölü etrafında 1655 kotu sınır olarak kabul edilmiştir. Ancak 1655 kotu altında yapılaşma olduğundan dolayı bu konuda vatandaşlar mağdur edilmiştir. Yaklaşık 20 bin vatandaşın etkilendiği söz konusu afet kotunun tekrar değerlendirilerek kotun 1652 sınırına çekilmesi Van Gölü çevresinde 3000 yapıyı bu mağduriyetten kurtaracaktır.” 


ŞEHRİVAN GÜNCEL: ÖNDER ALTINAL – ÖZEL HABER 

Editör: TE Bilisim