Ortadoğu bataklığında etkin bir vizyon sahibi olmak, demokrasiyi yaymak ve saygın bir hale gelmek isteyen bu iktidar, Batılıların Ortadoğu da oluşturmak istedikleri projenin(Büyük Ortadoğu Projesi) kirli bir ayağı olmakta ve toplumsal olarak bu durumun karşısında olunsa da tek başına iktidara gelen bu yapı, bu kirli oyuna dahil olmakta diretmektedir. Kendi içerisindeki sorunları çözmek ve demokratik anlamda ilerlemek yerine (BOP) projesinin bir taşeron olmuştur.

Bizde hakim olan demokrasi anlayışı, özgürlükçü içerikten yoksun bir mahiyet arz etmektedir. Türkiye’de demokrasi anlayışı, antik demokrasi saflığı düzeyinde kalmıştır. Demokrasiden anlaşılan kuru bir eşitlikçiliktir. Halen darbe anayasasına yamalar yapılarak yönetilen bu ülke, dünyanın geri kalmış demokrasilerinden biridir. Bu nedenle bırakınız demokrasinin anlam dünyası, vaat ettikleri ve vaz’ ettikleri üzerinde eleştirel bir tartışma yapmayı, maalesef kendi demokrasi maceramızı bile kritik edebilecek bir siyasal bilince ulaşabilmiş değiliz. Bunda elbette, başlangıcından bu güne kadar; hukuktan siyasete, inançtan kültüre, eğitimden ekonomiye kadar hayatın tüm alanlarında yurttaşlarına, kendilerini özgür ve güvende hissedecekleri bir demokrasi pratiği sunamamış siyasi sistemimizin de büyük etkisi vardır. Dolayısıyla böyle bir siyasal yapı ve kültürden neşet eden/edecek sivil toplum anlayışı örgütlenişi de bu olumsuzlukları barındıracak ve hem devletten kaynaklanan getirdiği handikaplardan dolayı arzu edilen düzeye ulaşamamıştır.

Böyle bir demokrasi anlayışı içerisindeyken Ortadoğu’ya demokrasiyi yaymak düşüncesi içerisinde olan, bu yapı içerisindeki bireylerin akli dengelerinden kuşku duyulması gerekir. Halen 90’larda yaşanan ve binlerce insanın yaşamını yitirdiği o karanlık dönemleri aydınlatamamışken, 2000’li yıllardan sonra demokratikleşme anlamında ümitlendirdiği halkın ümitlerini kırmakla da yetinmeyip 90’lı yıllardan daha da karanlık bir sürece götürmüştür. Etnik kimlikler üzerinden yıllardır yaşanılan bu çatışma ortamı şimdilerde mezhepsel ve radikal gurupların da dahil olmasıyla Ortadoğu bataklığını kendi ülkemizde yaşar hale geldik. Ülke nüfusunun %80’inden fazlası Müslüman olmasına rağmen radikal grupların( Müslüman kardeşler, Müslüman gençlik vb.) türemesi toplumsal çatışmayı daha da bir arttırmıştır.

Toplumu bu karanlık çıkmaza ve bataklığa sürükleyen bu iktidarın ne dış siyasette bir güç haline gelmesi nede kendi içerisinde bütünlüğü sağlayarak demokratik bir toplum modeli oluşturacağı ümidi kalmamıştır halkta…


Ahmet Sürek yazdı...

 

Editör: TE Bilisim