1976 Çaldıran depreminde enkaz altında kalan tarih gün yüzüne çıkarılıyor. Yaklaşık 2 bin 700 yıl öncesinden bugüne ulaşan ve Urartu yapılarından olan Ayanis Kalesi’nde, 28 yıldır kazı çalışmaları yürütülüyor. Kazılarda bu yıl Urartuların dini yaşamı, mimarisi, taş işçiliği ve yönetim yapısını yansıtan önemli buluntular ortaya çıkarıldı.

 

Son dönemlerde kentin tarihiyle ilgili hummalı bir çalışma başlatılırken, tarihe en büyük zararı kentte yaşanan depremler verdi. 1976 yılında Çaldıran ilçesinde yaşanan deprem kentin tarihini enkaz altında bırakırken, o günden sonra tarihin yeniden gün yüzüne çıkarılması için çalışma başlatıldı. Yaklaşık 2 bin 700 yıl öncesinden bugüne ulaşan süslemeleri, kerpiç duvarları, taş işlemeleriyle dikkati çeken Urartu yapılarından olan Ayanis Kalesi’nde, 28 yıldır kazı çalışmaları yürütülüyor.

 

 

ÖNEMLİ BULUNTULAR ORTAYA ÇIKTI

Urartu Kralı II. Rusa tarafından Van Gölü'ne hakim tepede yaptırılan Ayanis Kalesi'ndeki kazı çalışmalarında ortaya çıkarılan, geçmişteki büyük depremler nedeniyle yıkılarak üzeri kapanan yapılar, 2 bin 700 yıl öncesine ışık tutuyor. Yaklaşık 2 bin 700 yıl öncesinden bugüne ulaşan süslemeleri, kerpiç duvarları, taş işlemeleriyle dikkati çeken Urartu yapılarından Ayanis Kalesi'nde, 28 yıldır kazı çalışmaları yürütülüyor. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığındaki ekip tarafından yapılan kazılarda bu yıl Urartuların dini yaşamı, mimarisi, taş işçiliği ve yönetim yapısını yansıtan önemli buluntular ortaya çıkarıldı. Prof. Dr. Işıklı, yaptığı açıklamada, Ayanis'in, Urartu Krallığı'nın son kalelerinden olduğunu, burada elde edilen bulguların ayrı önem taşıdığını söyledi.

 

 

IŞIKLI: BİZİM İÇİN BÜYÜK ŞANS

Urartu'nun bilinen son kralı II. Rusa zamanında 5 büyük kale yapıldığını anlatan Işıklı, "Bunların üçü Van bölgesinde, göl çevresinde yer alıyor. Diğer kalelerden biri İran, diğeri Ermenistan'da inşa ediliyor. Bunlar arasında en görkemli, bize en çok veri sunan ve sistemli kazıları devam eden kale, Ayanis." diye konuştu. Işıklı, "Urartu'dan sonra buradaki yerleşimin büyük olmaması bizim için büyük şans. Urartulardan sonra gelen Orta Çağ halkları kaledeki zenginliği, görkemi bilselerdi bu kaleden de günümüze bir şey kalmazdı. Anıtsal büyük kerpiçler deprem nedeniyle yıkılınca kale bir tür mühürlenmiş pozisyona geçiyor ve bize olduğu gibi 2 bin 700 yıl öncesini sunuyor." İfadelerini kullandı.

 

 

GÜN YÜZÜNE ÇIKMAYAN BİLGİLER VAR

Doğu Anadolu'yu devletleştiren, kültür, medeniyet merkezi haine getiren uygarlıklardan Urartulara ait yüzlerce yerleşim birimi ve kalenin bulunduğuna dikkati çeken Işıklı, bu kültürün Anadolu coğrafyası açısından taşıdığı öneme rağmen sadece 4 yerde kazı çalışması yapıldığını söyledi. Ayanis'in yanı sıra Van Kalesi çevresi, Çavuştepe ve Erzincan'daki Altıntepe kalelerinde kazı çalışması yürütüldüğünü dile getiren Işıklı, gelecek yıllarda saklı kalan diğer yerlerde de kazı ve araştırma çalışmalarının başlatılması gerektiğini, böylece 2 bin 700 yıl öncesine dair daha önemli bilgilerin elde edilebileceğini belirtti.

 

 

IŞIKLI: KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİ GÖRDÜK

Bu yılki kazılarda geçen sene tespit edilen podyumlu salona ağırlık verdiklerini bildiren Işıklı, şöyle devam etti: "Büyük anıtsal yapının güney kısmını açmayı hedefledik. Yoğun çabayla alan iki haftada açıldı. Bizim için sürpriz olan önemli bulgularla karşılaştık. Mekanın 4 duvarını ortaya çıkardık. Buranın tabanının da kısmi olarak o dönemde çok değerli su mermeri bloklarla kaplı olduğunu gördük. Bronz ve seramik eserler de bulduk. Ahşap aksama ait, demirden yapılmış bir obje, yanmış olarak zemin üzerinde ortaya çıkarıldı."

 

 

“8 METRELİK DEVASA BİR SALONU VAR”

Buluntuları analiz etmenin, işlevlerini ortaya koymanın kolay olmadığını, bunun için farklı düşüncelerin bir araya getirilmesi gerektiğini vurgulayan Işıklı, "Bu mekan Urartuların en iyi korunmuş kerpiç mimarisini bize gösteriyor. 35 metreye 8 metrelik devasa bir salon var. Podyumun üzeri ince işlenmiş mitolojik figürlerle süslenmiş. Bu, kralın ve dini erkanın katıldığı özel toplantıların burada yapıldığını gösteriyor." diye konuştu. Prof. Dr. Işıklı, "Bu kaleyi kazdığımızda Urartu mimarisine ait teknik, arkeolojik açıdan birçok yenilik öğrendik. Kerpicin nasıl kullanıldığını, deprem için nasıl önlemler alındığını kazdığımız alanlardan öğreniyoruz." dedi.

 

Buluntular sayesinde Urartuların kültürel zenginliğini gördüklerini vurgulayan Işıklı, çok ince işçilik gerektiren özel eserlerin ortaya çıkarıldığını, mermerden yapılan ince bezemeli podyumun ise Urartu sanatının ulaştığı zirveyi gösterdiğini kaydetti.

 

 

2011 VAN (ERCİŞ) DEPREMİ

23 Ekim 2011 günü meydana gelen Van-Erciş merkezli deprem ve 9 Kasım 2011 günü yaşanan Van-Edremit merkezli deprem; Van ve ilçelerinde çok kuvvetli bir şekilde hissedilmiş olup, bölgenin yapı stoğu nedeniyle yıkıcı hasar yaratmış ve çok sayıda can kaybına yol açmıştır. 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 depremlerinde toplam 644 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, bin 966 vatandaşımız yaralanmış, 252 vatandaşımız ise enkazlardan sağ olarak kurtarılmıştır.

 

 

1976 VAN (ÇALDIRAN) DEPREMİ

24 Aralık 1976’da çaldıranda oluşan şiddetli deprem. Richter ölçeğine göre 7,2 olan ve Van iline bağlı Muradiye, Erciş ve Özalp ilçeleri ile Ağrı iline bağlı Diyadin ve Taşlıçay ilçeleri dolaylarını da etkileyen deprem, 3 bin 840 kişinin ölümüne, 497 kişinin yaralanmasına ve 9.232 konutun tümüyle yıkılmasına ya da onarılamayacak düzeyde hasar görmesine yol açmıştır.

 

 

DEPREM TARİHE ZARAR VERDİ

24 Aralık 1976 tarihinde Çaldıran ve 2011 yılında Erciş merkezli depremlerde toplamda 4 bin 484 kişi hayatını kaybederken, 2 bin 463 kişi ise yaralanmıştır. Acı ölümlerin yanı sıra binlerce konut yıkılmıştır. 2 depremin acılarının yanı sıra Urartu medeniyetlerine ait olan yüzlerce yapıda depremlerden dolayı hasar gördü. İşte bu yapılar kaldırılan enkazlar ile birlikte yeniden gün yüzüne çıkarılıyor. (AA-ŞEHRİVAN)

 

Editör: TE Bilisim