Van Halk Sağlığı Müdürü Dr. Yakup İmren Sağlığımıza dikkat etmek ve kilomuzu korumak beslenme önerileri üzerine bir açıklama yaptı.

 

İmren, ramazan ayının toplumsal hayatımızda kutsal olması nedeni ile önemli yer teşkil ettiğini belirterek, “İslam âlemi için önemi tartışılmaz olan bu ayda dini bir vecibeyi yerine getirmek için oruç tutulmakta ve bununla birlikte bireylerin günlük yaşantılarında önemli değişiklikler olmaktadır. Ramazan ayında yapılan en önemli beslenme değişiklikleri arasında günlük beslenme şeklinin ve öğün sayısını değiştirip üç ana öğün olan günlük beslenme düzenini iki öğüne indirilmesidir. İftar sofralarının zengin olması ile özellikle hamur işleri, tatlılar, kırmızı et, ekmek, pilav ve makarna tüketiminin arttığı görülmektedir. Oysa oruç tutarken de sağlıklı ve çeşitli besin seçenekleri ile yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması esas olmalıdır. Ramazan ayında bireylerin yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivitelerine göre günlük almaları gereken enerji, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral oranlarının değişmediği ve bu süre zarfında da sağlığın korunması açısından yeterli ve dengeli beslenmenin gerekli olduğu unutulmamalıdır.” Dedi.

 

Sağlığımıza dikkat etmek ve kilomuzu korumak adına aşağıdaki beslenme önerilerine dikkat edilmelidir diyen İmren, şöyle konuştu: “Öğünler sahur ve iftar olmak üzere iki ana ve iftardan sonra 1-1,5 saat aralıklarla iki ara öğün olarak düzenlenmelidir. Bu ara öğünlerde ise porsiyon kontrolü yapılarak meyve, leblebi, ceviz, fındık, badem, yarım yağlı süt ve yoğurt tüketilebilir. Tatlı tüketilecekse haftada 1-2 kez, ana yemekten 2 saat sonra olacak şekilde ara öğün yerine meyveli, sütlü tatlılar veya dondurma tercih edebilirsiniz. Normalde nasıl kahvaltı günün en önemli öğünüyse Ramazan ayında da sahurun en önemli öğün olduğu unutulmamalı ve kesinlikle atlanmamalıdır. Sahur öğününü atlamamalıyız. Uzun süre aç kalmak metabolizma hızının iyice düşmesine neden olacağı için sahura kalkmak önemlidir. Sahurda tercihinizi kahvaltılıklardan yana kullanmak sizin için en sağlıklısı olacaktır. Az tuzlu peynir, yoğurt, haşlanmış yumurta, süt, domates, salatalık, ceviz-fındık, çiğ sebze-meyve ve tam buğday ekmeğinden oluşan hafif bir kahvaltı yapılmalıdır. Orucu zeytin, hurma ve su gibi hafif besinlerle açılmalıdır ve mideyi rahatlatmak, hazmı kolaylaştırarak mide gerginliğini engellemek adına düşük kalorili ev yapımı bir çorba tüketilmelidir. Bu küçük öğünden sonra mutlaka 15-20 dk. beklenmeli ve sonrasında ana yemeğe geçilmelidir. Ana yemekte doyumu sağlamak için yağsız kırmızı et, derisiz tavuk, balık, kuru baklagiller, zeytinyağlı sebze yemekleri ve salatayla devam edebilirsiniz. Ramazan pidesi bu ayın vazgeçilmezidir; ancak minimum miktarda tüketilmesi gerekir. Kaybolan su ve mineral kaybını dengelemek için iftardan itibaren sahur vaktine kadar bol su (2-2,5 litre) ve sıvı (örneğin ayran, cacık, taze sıkılmış meyve suları, az şekerli limonata ve az şekerli kompostolar) tüketimine özen gösterilmelidir. Anemi(kansızlık) problemi ile karşılaşmamak için iftarla birlikte çay tüketmemeliyiz. İftardan 30- 60 dk. sonra çayı tercih etmeliyiz.”

 

İftar veya sahur sofralarında fazla yağlı, baharatlı, tuzlu ve ağır besinlerin tüketiminden kaçınılması gerektiğine dikkat çeken İmren, “Yemeklerin bitkisel sıvı yağlar ile pişirilmesine özen gösterilmelidir. Ayrıca yemekleri pişirirken ızgara ve fırında pişirme gibi sağlıklı yöntemler tercih edilmelidir. Ramazanda sindirim sisteminin uzun süre çalışmaması nedeniyle konstipasyon (kabızlık) yaşanma sıklığı artar. Kabızlığı önlemek adına, yemeklerde lif/posa oranı yüksek besinler, sebze yemekleri, salatalar ve ara öğünlerde de taze ve kuru meyveler tercih edilmelidir. Ardından bol su tüketilmelidir. Son olarak iftardan yaklaşık 1 saat sonra yapılan hafif yürüyüşler hem metabolizmanızın hızlanmasına yardımcı olacak hem de sindirimi kolaylaştıracaktır.” Diye konuştu.

 

İmren şöyle devam etti: “Kültürel yapımız gereği misafiri iyi ağırlamak misafire çok yemek yedirmekle eşdeğerdir. İftar davetleri sonrası genelde rahatsız midelerle masayı terk etmemek için yukarıdaki önerileri dikkate alıp doğru seçimlerle masdan rahat kalkabiliriz. Oruç tutmanın sağlıklı insanların metabolik dengesinde çok önemli değişiklikler yapmadığı, ancak bazı hastalıklarda (şeker hastalığı, karaciğer yetmezliği vb.) veya özel durumlarda (hamilelik ve emziklilik) olumsuz sonuçlar doğurabileceği göz ardı edilmemelidir. Kronik hastalığı olan kişiler, oruç tutmadan önce hastalıkları hakkında aile hekimlerine danışarak bilgi almaları önemli bir noktadır. Normalde oruç sindirim sisteminin dinlendirilmesi içindir. Oruç tutmak zayıflama yöntemi değildir. Aç kalarak zayıflanamaz Bunun tam tersi olarak bazı kişilerde beslenme düzeninin değişmesi ve hareket azalmasına bağlı olarak şişmanlama durumu da görülebilir. Fakat Ramazan ayını gereği gibi yaşadığımızda sağlığımızı koruyarak mutlu bir şekilde ramazan ayını geçirebiliriz.” 

Editör: TE Bilisim