Adettendir, her seçim sonrasında değerlendirme yazıları yazılır.

 

VATSO’nun 17 Haziran’da yapılan seçimlerinden hemen sonra meslektaşlarımın bir çoğu seçim ve adaylar hakkında bir çok şey yazdı çizdi.

 

Sıra bizde.

 

Kabul edilmesi gerekiyor ki, Türkiye’nin çözüm sürecini, akil insanları, geri çekilme sürecini hatta ve hatta hararetle Gezi Parkı’nı konuştuğu günlerde bile biz hep VATSO’yu konuştuk.

“Hele hele neden Gezi’yi konuşmuyorsunuz?” sorusuna verilen “Gezi’de yaşananlar ne ki, bizim yıllardır bölgede yaşadıklarımızın 1 günlük özeti gibi her şey” cevabı durumu apaçık ortaya koyuyordu.

 

Gerçekten de yıllardır bizzat bu olayları yaşayan, tazyikli suyu fazlasıyla yiyen, gaz sıkılan hatta gaz manyağı edilen, gözaltına alınan ama bir gün sonra salıverilmeyen ve işkence edilen bir halkın bu olaylara öyle büyük bir tepki ve beraberinde çok da belirgin bir destek vermemesi oldukça normaldi.

 

Ben yadırgamadım.

 

O yüzden VATSO’yu konuşmaya devam ettik. Uzunca süren bir seçim serüveninin ardından nihayet biz de kurtulk, neredeyse bir yıldır esnafla amansız bir oy muhabbetine giren adaylar da bu eziyetten kurtuldu. Gerçekten de kabak tadı vermeye başlamıştı artık. Tamam, VATSO ilin ekonomisi adına çok önemli bir kurum. Üye sayısı ile Van’ın en büyük üyesine sahip bir meslek örgütü. Yine sözü en çok geçen Sivil Toplum Örgütü ünvanı da bu kuruma ait. Hal böyle böyle olunca konuşanı da, konuşulanı da bol bir seçim oldu.

 

Ama bu kadar kafa patlattığımız seçimlerin ardından da “Onlar erdi muradına, biz çıkalım kerevetine” deyip de bırakmayacağız peşini değil mi?

 

Nihayetinde VATSO’da bir değişim yaşandı. Gidene ‘Fatiha’ ile uğurlama, gelene de ‘Besmele’ ile hoş geldin faslı yapmak gerekiyor.

 

Ama ben ‘Fatiha’ faslını kısa, ‘Hoş geldin’ kısmını uzun tutmak istiyorum. Takdir edersiniz ki kazanılan bir seçim de kaybedenden çok kazanan konuşulur. Lakin, kazanan adayın ‘Neden?’ kazandığı konuşulduğu gibi, kaybedenin de ‘yanlış’larına şöyle bir göz atmak gerekiyor.

 

O zaman seçimin en az oy alan ismi olan Feridun Irak’tan başlayalım. 12 grupta 3 bin 647 kişinin oy kullandığı seçimlerde eski Van Ticaret Borsası (VATBO) Başkanı Feridun Irak 645 oy aldı. Irak hem en az oyu aldı hem de 12 grubun hiç birinden birincilikle çıkamadı. Bunlardan da öte Irak’ın kurup büyük emeklerle Türkiye’nin sayılı Oda ve Borsa’ları arasına taşıdığı VATBO’da da önceki gün yaşanan hazin bir değişim vardı. Bir söyleşimizde Irak’ın “Gözüm arkada kalmayacak, emin ellere emanet ediyorum.” dediği VATBO’su bir gecede devrilmiş, VATSO’nun kaybeden ‘Turuncu’ listesi, VATBO’yu ele geçirmişti.

 

İşte tüm bunlardan sonra eminim ki istisnasız herkes, Feridun Irak için “Dimyat’a pirince giderken, eldeki burguldan olmak” deyimini geçirmiştir içinden. Ama Irak cephesinde durum hiç dö eyle değil. Bir sohbetimizde aynı düşüncelerle sorduğum bir soruya şöyle cevap vermişti, “Benim VATBO’yu kaybetmeme, VATSO’yu kazandıktan sonra bir daha VATBO’ya dönme ya da seçim tarihini VATSO’ya göre belirleme gibi hesaplarım olsa rahatlıkla yapabilirdim. Ama ben bu işe birlikte girdiğim insanların sesini dinledim.

 

VATBO’dan istifa ettim, VATSO’yu da kazanmazsam kesinlikle üzülmeyeceğim. Nihayetinde biz bu memleket için yıllardır elimizden geleni yaptık.”

 

Buna bizzat şahit olduğum için inanıyorum. Irak her iki kuruma da içi rahat bir şekilde veda etti. Çünkü iki kurumda da Van’a kazandırdıkları ortada, bir kez daha hatırlatmanın gereği yok. Ama Irak’ın kaybetmesinin ardında ciddi bir rahatlık yattığı kesin. “Ben VATSO’da görev yaparken de VATBO’yu kurduktan sonra da en büyük hayalim seçimlerin bir gün böyle çekişmeli bir hale gelmesiydi” diyen Irak’ın, “Esnaf ziyaretlerinde başkasına söz veren esnafı sadece ziyaret etmekle yetiniyoruz, kesinlikle oy istemiyoruz. Bu bize yakışmaz” sözü aslında onun kaybetmesinin altındaki ‘tatlı’ gerçeği apaçık ortaya koyuyor.

 

Yine de Irak ve ekibi hem VATBO’da hem de VATSO siz diyin hata, ben diyeyim rahatlık kurbanı oldu.

 

***

 

Gelelim Mirza Nadiroğlu’na. Kandaşoğlu’nun adaylık serüveninden sonra başkanlık koltuğuna oturan ve Van adına güzel projelerin mimarlığını yapan Nadiroğlu 12 gruptan 5’inden (1 sandıktan kura ile) galip ayrıldı. 7-5’lik bir mağlubiyete Nadiroğlu’nun yanında yer alan kentin önde gelen isimleri olan ve ‘ağır toplar’ olarak nitelendirilen isimler bile engel olamadı.

 

Halbu ki, iyi bir dönem geçmişti. ‘K’ yolsuzluğu süreci iyi atlatılmıştı. İmkansız başarılarak ‘K’ ofisi yeniden odaya kazandırılmıştı. 3 altın proje ile damga vurulmuştu. İktidar ve vekiller ile (biri hariç) iyi bir çalışma birlikteliği vardı. Ve Nadiroğlu iyi işler çıkardı da.

 

Peki yanlış neredeydi?

 

Seçim bürosu hınca hınca dolu olan, yanına bu kentin saygın iş adamlarını alan, bazı gruplarda ‘fırtına estirir’ denilen, VATSO’ya da hatrı sayılar katkılar yapan Nadiroğlu neden kazanamadı dersiniz? Ben sorayım siz doğru şıkkı işaretleyin o zaman…

 

a)      ‘K’ belgesi mevzusun çok fazla dillendirdi.

b)      Esnafın oyunu almak için sahaya geç indi. (Nadiroğlu sahaya indiğinde Takva çoktan projelerini hazırlıyordu bile.)

c)      Ekibi yetersizdi. (Yorum yapıyorum: Bence bu imkansız, Takva’dan daha güçlü bir ekiple yola çıktığı bir gerçek. Seçim bürosunda adeta Van’ın ekonomi patronları oturuyordu gün boyu.)

d)     3 Altın Proje mevzusunu fazla mı konuştu, ne? Esnafın farklı beklentileri vardı galiba.

e)      Vizyonu daha geniş bir başkan seçmenin vakti gelmişti.

f)       KOSGEB kredisinde erteleme sözünü vermesine rağmen henüz gerçekleşmemiş olması da etkili olma ihtimali…

g)      Hiç biri (O kötü değil, Takva daha iyi olduğu için mi kaybetti?)

 

Bu şıklardan hangisini seçerseniz, Nadiroğlu işte o yüzden kaybetmiş demektir. Takdir sizin. Yorum faslını hep biz mi yapacağız?

 

 

***

 

Gelgelelim çiçeği burnunda başkana.

 

VATSO’nun ‘mektebli’ yeni başkanı 12 grubun 7’sinde, oylarında 1582’sini alarak başkanlığını garantiledi.  Seçim yarışına herkesten çok ama çok önce başlayan Necdet Takva, aslında VATSO’ya çok profesyonelce çalışacağının sinyallerini bundan uzun süre öne Ekonomide Değişim Hareketi (EDH)’yi tanıttığı gece verdi. O gece topladığı iyi bir kalabalığa kendini ve hedeflerini iyi anlattı. Bu VATSO seçimlerinin ilk basamağıydı. Her ne kadar ‘K’ belgesi yolsuzluğunda adı sıkça kullanılsa da o ya sessiz kalmayı tercih etti ya da “Yargı kararı nasılsa verecek” edasıyla hareket etti, yeri geldiğinde içinde olmadığını anlatmaya da çalıştı.

 

Elbette ki bin 500’ün üzerinde oy alan Necdet Takva, tüm bu oyları EDH’yi tanıttığı gün almamıştı. Başka sebepler de olmalıydı. Mesela bizim gazetemizde de ‘Şehr-i Mizah’ adlı sayfaya konu olan ‘Her esnafa birkaç defa gitti’ taktiği başarılı olmuş muydu acaba? Ya da ekonomi alanında tahsilli olmasını, düzgün cümlelerle inci gibi dizmesi esnafı fazla mı etkilemişti?  Belki de fazla da uzaklara gitmenin anlamı yoktur, onu başarıya ulaştıran sır: EDH bünyesinde oluşturduğu o takım çalışmasıydı.

 

Mümkündü.

 

Bir kere ne kadar hayata geçirilir bilinmez ama Takva’nın bu işi profesyonelce yapmak için kolları sıvaması gerçeği var bunu gözardı etmeyelim. Takva, EDH’den esnafa anlattığı VATSO’ya kadar, hazırladığı seçim bildirgelerinden nokta atışı yaptığı seçmen kitlesine doğru hitabet ile seslenmesine kadar her şeyi profesyonelce yaptı. Kabul etmek gerekiyor.

 

Esnafın ona neden oy verdiğini, onun ise esnaftan hangi vaatlerle oy aldığını konuşmaya başlarsak, işin oldukça çetrefilli bir hal alacağını söylemek gerek.

 

Ama bir ihtimal daha var! Konuşsak mı acaba?

 

Hani şu VATSO’ya siyaset mi karıştı gibisinden söylenitler var ya, işte onlar! Tamam konuşalım diyeceksek, o zaman makarayı tekrar başa saralım.

 

 

***

 

-İlk günlere geri dönelim. Feridun Irak, eski başkan Zahir Kandaşoğlu ile çalışacak tezi, Kandaşoğlu’nun adaylığını açıklaması ile çürüdü. Kandaşoğlu ailesinin son zamanlarda EDH’ye ciddi bir destek vermesi ile resmen yalan oldu.

 

-Cemaat ve bağlı esnaflar Feridun Irak’a oy verecek söylentileri VATSO’dan önce VATBO seçimlerinde suya düştü. Zira VATBO’nun kaybeden listesinde de, kazanan listesinde de cemaatten olduğu bilinen isimler vardı. Yine EDH’nin ekibinde de vardı bu isimler. Bunu herkes biliyor. O da çürüdü.

 

Elde kaldı 2 tez!

 

Birisi AK Parti’nin Mirza Nadiroğlu’nu desteklediği, diğeri ise BDP’nin Necdet Takva’yı desteklediği üzerine hazırlanmış 2 tez.

 

Bu noktada yine birlikte mantık yürütelim o zaman:

 

-Ak Parti’nin daha kendi teşkilatında bile bir araya gelemeden, tam bir teşkilat ve 4 vekil olarak Nadiroğlu’na destek vereceğine inanıyor musunuz? (Ben inanmıyorum. Üstelik Ak Parti yönetiminden bazı isimlerin de gelecek dönem adaylık düşünenlerinde Nadiroğlu’nun listesinde olduğunu siz de biliyorsunuz, ben de.)

 

-BDP’nin Necdet Takva’ya destek verdiği, bir milletvekilinin ise Takva için oy istediğine inanıyor musunuz? Dahası BDP’nin tıpkı Diyarbakır’daki gibi “Biz Mavi Liste’yi destekliyoruz” dediğini duydunuz mu? (Ben pek ihtimal vermek istemiyorum. Çünkü olayı böyle bağlarsanız Takva ile Ak Partili bir vekil kardeşi arasında bacanaklık ilişki olduğunu gözardı etmiş olursunuz. Eee? O zaman Ak Partililer Takva’ya mı çalıştı acaba? Ya da sadece o vekil çalışmış olabilir mi?)

 

Tüm bu soru işaretlerini ve tezleri bir araya getirdiğinizde ben evirip çevirip şu hissiyata kapılıyorum: Ak Parti VATSO seçimlerinde bölündü. (Şahsi düşüncem.)

 

***

 

Yine VATSO seçimlerinin benim için farklı bir  anlam taşıyordu. Yine sınırları aşmadan ve çok da ütopik düşünmeden şöyle bir hisse kapılmıştım: Bence VATSO seçimleri Mart 2014’teki yerel seçimler için küçük bir prova.

 

Her ne kadar işin içine siyaset girmeyecek desek de, adaylar siyasete girmemek için ateş üstünde yürüyen insan nasılsa konuşmalarında o hassasiyeti gösterse de bu işin içine bir şekilde siyaset girecekti.

 

Belki girdi de. Girmiştir muhakkak. Evet evet bence girdi.

 

Eğer dediğim gibi bir bölünme yaşandıysa eğer Ak Parti şapkayı önüne almalı ve iyice düşünmeli. VATSO’da kimi destekledik? Desteklediğimiz aday neden kaybetti? VATSO gibi kent adına önemli bir meslek örgütü ve STK bizim yerel seçimlerimizi nasıl etkiler?

 

Son sözüm de Takva’ya.

 

Yeni başkan da öncelikle kazandığı bu başarının keyfini sürerken, bir taraftan yönetimi belirler belirlemez EDH bünyesinde kaleme aldığı projeler için kolları sıvamaya başlasın. Zira Takva’nın hazırladığı katalog ve seçim bildirgeleri sıradan seçim afişleri değil.

 

O bilgirgelerde adeta kentin ekonomisi adına KOCAMAN bir MANİFESTO var. (Tabi anlayana). Takva’nın projelerini gerçekleştirmesi umudu ile onu izleyeceğiz.

 

Sanırım şimdi VATSO için o sözü söylemenin vakti geldi:

 

Onlar erdi muradına, biz çıkalım kerevetine.

 

Bir de El Fatiha!