Günümüz Müslümanları emperyalizmin dokunması ile asli dinlerini bırakıp onlara önerilen batıl ideolojilerin peşine takılarak hala Müslümanlıklarını sürdürme gayretindeler. Allahın kitabı olan Kur’an hiçbir tahrifata uğramamasına rağmen önümüzde dururken Müslümanlar Kur’an erine emperyalizmin din diye önümüze koyduğu kuru ilkelerin peşinden gitmekteyiz. Bizler Kur’anın saf ve temiz ilkelerine dönmediğimiz müddetçe kurtuluşa ermemiz mümkün değildir. Kur’an bize kavramlarını sunar ve bu kavramlar Allah’ın murat ettiği şekilde anlaşılıp hayata uygulanmaz ise devreye Şeytan ve Şeytani ideolojiler girer.

Allah bizi Şeytana karşı uyarmasına rağmen bugün insanlarımız bu konuda gerekli hassasiyeti gösterememektedirler. Allah; “Şeytana kulluk etmeyin o sizin apaçık bir düşmanınızdır” (Yasin Suresi 60) buyurmasına rağmen biz bugün bu ilahi mesajı yanlış algılamaktayız. Diyoruz ki biz Şeytana ibadet etmiyoruz ve ona kulluk ile secdeden uzağız… Ama işin aslına baktığımızda hakikat öyle değil. Mesela Allah bize namaz kılın diyor birçoğumuz namaz kılmıyoruz. Namazı kıldığımızda bu Allaha olan ibadetimizdir, kılmamak ise Şeytana olan ibadettir. Çünkü kılmamamızı ve gözümüzde namazı zorlaştıran şeytandır. Oruç, zekât ve diğer ibadetleri de buna örnek gösterilebilir. İşte Allahın emri yerine getirilmediği zaman bu yerine getirilmeme Şeytana olan ibadettir.

Şeytanı ve Şeytanın hilelerini ciddiye alıp ondan kaçınmadığımız müddetçe bize batılı ve haramı telkin ederek kendine kul eder…

Müslümanların bir imam etrafında birleşmediği gerçeği ile emperyalizmin ümmeti parçaladığı ve ulusalcılık ile bizi İslam’dan uzaklaştırdığı günümüzde işbirlikçi idarecilere ile yönetildiğimiz gerçeği karşısında hayatımız zulüm altındadır. Biz her şeye rağmen bulunduğumuz her hal ve şartta günlük ibadetlerimizi yerine getirmek durumundayız. Bu ibadetlerin başında da Namaz gelmektedir. Namaz Allaha kulluk borcumuzun bir ifadesidir ve namaz öyle bir ibadettir ki Allahın dışında hayata hükmetmek isteyenlere bir başkaldırıdır ve Allahın en büyük olduğunu ilan etmektir.

Namaz bize, Allahın dışında hükümran olanlara günde beş defa onlarla birlikte olmadığımıza ve onlara karşı Allahın bize verdiği saflarda mücadele ettiğime bir delildir.

Namazda EN BÜYÜK ALLAHTIR yani Allahu Ekber derken bunu bütün dünyanın müstekbir güçlerine haykırmaktayız. Ama işbirlikçi idareciler bize namazı ve İslam’ı öyle bir sunumla sunmuşlar ki işlevsiz anlamını bilmeden yapılan bir ibadet ve hayat olarak sunmuşlar. Allahu ekber dediğinde ne söylediğini bilmeyen namaz kılanlar grühu var ne yazık ki…

Birde namazın her rekatında okuduğumuz Fatiha Suresi var. Fatiha Suresi Allah’ın ilk indirdiği bir sure değildir ama Allah’ın murat ettiği hali ile Kur’anın başına konmuştur. İmam Şafiî namazda Fatiha’nın okunmasını farz olarak görmüştür. Bu kadar önemli olan Fatiha Suresinin mana ve kapsamını her Müslüman bilmek ve gereğini yerine getirmek zorundadır.

Fatiha Suresinden anlamamız gerekenler;

Fatiha Suresi için Ebu Hureyre (ra) den rivayet edilen bir hadisi şerifte Resulullah (sav) şöyle buyurmaktadır; “Allah Teâla buyuruyor ki: Namazı ben, kendimle kulum arasında ikiye ayırdım. Yarsı benim, diğer yarısı da kulumundur. Kulumun dileği kendisi için tahakkuk edecektir. Kul. Alemlerin Rabbı olan Allaha hamdolsun dediği zaman, Cenabı Hak; Kulum bana hamdetti der. Rahman ve Rahimdir dediği zaman, Allahu Teâla Kulum bana sena etti der. Din günün sahibi dediğinde; Kulum beni tazim etti der. Yalnız sana ibadet eder yalnız senden yardım dileriz dediğinde, İşte bu ancak benimle kulum arasında bir husustur, kulumun dilediği kendisine verilecektir der.

Bizleri doğru yola hidayet et kendilerine nimet verdiklerinin yoluna. Gazaba uğrayanların ve sapkınların yoluna değil dediğinde ise Allahu Teâla; Bu ancak kuluma ait bir husustur, dilediği kendisine verilir.”

1- Alemlerin Rabbine hamdolsun; Burada üç kavram var Alem, Rabb ve hamd. Allahın yarattığı melekler, cinler, insanlar, hayvanlar ve bitkiler aleminin dışında semada olup varlıklarından haberdar olup mahiyetleri hakkında bilgi sahibi olmadığımız galaksilerdeki alemleri bilememekteyiz. Rabb kelimesi terbiye edici manasındadır. Allah yarattığı bütün yaratıkların terbiye edicisidir ve onlara verdiği hayat standardını sadece bozan cinler ve insanlardır. Hamd ise bizi yoktan var eden ve nimetleri ile mükafatlandıran Allaha karşı bir şükran ifadesidir. Ve her Müslüman bu konuda Allaha karşı hamd ve şükrünü ifade etme nezaketini gösterme durumundadır.

2- O, Rahman ve Rahimdir; Allah dünyada yarattığı her kuluna rızkını ve nimetlerini verir bu O’nun Rahman sıfatının bir tecellisidir. Rahim sıfatı ise sadece zamanı geldiğinde mümin kullarını göstereceği bir sıfatıdır.

3- Ceza gününün tek malikidir; Allah dünya hayatında birçok insana imkânlar vermiştir ve bazı insanlar bu imkânı diğer insanları kendi kulluğuna sokmak için güç kullanması onların başına malik olması ameliyesi işleyenlerin ölüp tekrar dirildiklerinde toplanacakları mahşer alanında tek malik olarak Allahın olduğu bu ayetle beyan buyrulur.

4- Ancak sana ibadet eder ancak Senden yardım dileriz; Allah ibadetin ancak kendisine yapılacağını ve yardımında kendisinden isteneceğini beyan buyurur. Ama günümüzde ve geçmişte birçok kavim Allaha kulluk etmek yerine güneşe, aya, ağaçtan ve başka nesnelerden yapılmış putlara secde etmelerinin yanı sıra günümüzde de ideolojilere ve onun liderlerine ibadet etmeleri düşünüldüğünde İYYAKE NA’ABUDU çok iyi tefekkür edilmelidir. Her şeyin sahibi ve her kudrete sahip olan Allahtan yardım istemek bizi kulların Ona her zaman muhtaç olduğumuzun bir kulluk ifadesidir. Bütün noksanlardan münezzeh olan Allah hiçbir şeye ihtiyaç duymazken biz insanın daime onun yardımına ihtiyaç duyması zayıflığımızın bir göstergesidir.

5- Ya Rabbi bizi senin razı olduğun doğru yola ilet, Senin nimet verdiklerinin yoluna; Allahın bir tek yolu var o da sıratı mustakimdir. Biz insanlar bunu bildiğimizde bu dosdoğru yolu isteriz, çünkü o yolda Allahın nimet verdikleri vardır. Nimet verilenler Peygamberler ve onların dava arkadaşları ile Salihler, Şehitler ve Sıddıklardır. Bizler de bu kervana katılmayı diliyoruz.

6- Gazaba uğrayanların ve dalalette olanların yoluna değil; Gazaba uğrayanların Yahudiler, dalalette olanların da Hıristiyanlar olduğu konusunda birçok hadisi şerif vardır. (Bknz. İbni Kesir tefsiri 2. Cilt sf. 116-7)

Allah bizi Yahudilere ve Hıristiyanlara karşı Kur’anda sürekli uyarmasına rağmen ne yazık ki günümüzde birçok Müslüman Yahudi-Hıristiyan ittifakının gücü karşısında onların velayetin yani onların emri altına girerek onların desteği ile ya iktidar olmaktalar ya da Müslümanlara zulmetmek için onların koyduğu ilkelere göre hareket etmektedirler.

Allah Kur’anın Bakara Suresi 120 ayetinde şöyle buyurur; “Sen onların dinlerine uymadıkça Yahudi ve Hıristiyanlar senden asla hoşnut olmazlar… “ Yani burada bize anlatılan din hayat standardı ve yaşam biçimidir. Allah bizim Müslüman bir yaşam biçiminden ziyada Yahudi ve Hıristiyanların yaşam tarzına uymadığımız müddetçe bizden asla hoşnut olmayacaklarını beyan buyurur…

Bugün Siyonizm bir öğreti olarak bütün emperyalist ülkeleri kendisine inandırmış ve kendi öğretisine hadim etmiştir. Bugün ABD’nin özellikle Siyonist Yahudilere sahip çıkıp koruması bu öğretisine inanmalarındandır.

Allah Maide Suresi 51. Ayetinde; Ey İman edenler! Yahudi ve Hıristiyanları kendinize veli edinmeyin, onlar birbirinin velisidir, sizden kim onları veli edinirse onlardandır ve Allah zalimler topluluğuna hidayet etmez” buyurarak biz Müslümanları uyarmaktadır.

Bu ayet ile Allah biz Müslümanlar; Ey elinde Kuran olan Müslümanlar, ellerinde tahrif edilmiş Tevrat olan Yahudiler ile tahrif edilmiş İncil olan Hıristiyanları kendinize yönetici, hayatınıza yön verici ve hükümran olmalarını kabul etmeyin. Eğer bunu kabul ederseniz siz onlardansınız. Ve bu bir Müslüman olarak çok tehlikeli bir durumdur. Çünkü insan imandan çıkar ve onlardan olur.

Bugün İslam dünyasında olan bütün ideolojilerin fikri babaları Yahudiler uygulaması için hareket edip bizi arkamızdan vuranlar Hıristiyanlardır. Onların bütün hile ve desiselerine girmemek için Kur’anı çok iyi bilip kavramlarını anlamamız gerekiyor.

O halde haydi Kur’anı anlamak için okumaya…

Selam ve dua gerçek manada Allaha kulluk edenlere…


Necip Yavuzer Yazdı...

 

Editör: TE Bilisim