Bu kentin en büyük baş belalarından birisi de kentteki kurum ve kuruluşların, STK’ların ve diğer dinamiklerin büyük bölümünün temsilcilerinin ‘vurdumduymaz’ tavrıdır!

 

Kesin ve net.

 

Son yıllarda Van’daki koltuk sahiplerinin büyük bölümü sus, pus! Kentin medyasının dile getirdiği eleştirilerin, önerilerin ve önlerine sunulan sorunların büyük bölümü havada kalıyor. Kente dair dillendirilen sorunlar sanki işin sorumlularını hiç mi hiç ilgilendirmiyormuş gibi, haberleri okuyup geçen bir yönetici takımı var.

 

Bu da yetmezmiş gibi, son zamanlarda kurumların çoğunda bir de ‘konuşamama’ durumu oluştu. Daha önce belli konularda ve yaşanan sorunlarda bilgisine danışılan kurum yöneticileri fikir beyan ederken, şimdilerde ‘emir büyük yerden’ deyip “Konuşamayız” diyorlar.

 

Kentle ilgili konularda kapısını çaldığımız kurumlar bize şunu diyor: “Biz konuşamayız. Önce Ankara’dan izin gerekiyor. Onlarla görüşmeniz lazım.” Hadi tamam diyoruz, kurum amirlerinin amirlerini arıyoruz, “Sorun var” diyoruz, “Konuşmanız lazım” diyoruz, Ankara bize Van’daki sorunla ilgili bizim soracağımız soruları “Bize gönderin” diyor. Yani halihazırdaki sıkıntıyla ilgili sıcağı sıcağına bilgi almak için önce Ankara’ya bir telgraf çekeceksiniz. Onlara sorularınızı atacaksınız. Onlar geniş bir zamanda tek tek cevaplayacak. O soruların cevaplarını Van’a yollayacak. Van’daki kurum amiri de onu okuyup cevaben bize sunacak.

 

Hal-i pür mealimiz bundan ibaret!

 

***

 

Van’daki kurumlar kente kayıtsız kalır da yerel yönetimler geri kalır mı?

Aynı hastalık onlarda da var!

Allah şifalarını versin.

Hadi diyelim ki devlet idarecilerinin Ankara diye bir engeli var. Peki, bu kentin yerel yöneticileri neden bu kadar mesafeliler?

Daha önce defalarca dile getirdik, ne muhatabımız var ne de çağrımıza kulak veren?

Sorun şu:

 

-Bu kentin bütün gazetecilerinin büyükşehir belediye başkanı Bekir Kaya ile ‘görüşememe’ diye bir sorunu var!

-Bu kentin gazetecilerinin büyükşehir daire başkanlarından bilgi alamama, daha ötesinde ulaşamama sorunu var!

-Bu kentin gazetecilerinin yaşanan sorunlara dair işin muhataplarının görüş ve fikirlerini alıp halka paylaşamamama sorunu var!

 

Bakın gün, ay, yıl demiyorum! Yıllardır bu kentin gazetecileri büyükşehir yetkilileri ile tek bir defa olsun ‘özelde’ bir araya gelmiş değil.

 

Şöyle hafızaları bir zorladığımızda belediye ile en yakın tarihli ‘değerlendirme’ ve ‘gazetecilerle buluşma’ toplantısı o zaman bir önceki dönem Bekir Kaya’nın cezaevinde olduğu yıl gerçekleşmişti. Kaya’yı vekâleten temsil eden Sabri Abi’nin başkanlığında düzenlenen bir toplantıda gazetecilerin sorularına yanıt verilmişti.

 

Onun dışında hiçbir şey yok!

 

Randevu yok, randevuya cevap yok, bir kere olsun bu kentin gazetecileri ile bir bilgi paylaşımı yapma adına yapılan bir buluşma yok, muhatap olarak görmek yok…

 

Tek yapılan şey gazetecilerin maillerine ‘basın bildirileri’ atmak! Nasıl olsa gazeteciler gözü kapalı ‘haber’ yapacak gönderilen metinleri. İçeriğinde ‘küfür’ dahi etseler, okumadan alıp kullananlar var nasılsa… Niye zahmet edip gazetecilerle bir araya gelsinler ki!

 

Bir kentin belediyesi kendisini halka anlatacak ‘medya’dan bu kadar uzak duruyorsa, ben bu işin altında bir şeyler ararım arkadaş. Niyetin iyi olmadığını düşünür, bildiğiniz ‘art niyet’ de ararım. Aramamam için tek bir bahane istiyorum. Varsa, paylaşılsın!

 

***

 

Hadi memleket meselelerinde gazeteciler muhatap değil.

Kentte sadece 3 basın kuruluşunun ‘muhatap’ kabul edilmesi ‘özgür basın’ diye nitelendirilip ‘ziyaretlere’ konu edinilmesi ne kadar etik?

Sorarım büyükşehir dâhil tüm belediye başkanlarına…

Bakın belediye 2 dönemdir Bekir Kaya’nın başkanlığında yönetiliyor.

Bu yönetimler dönemi boyunca Van’daki gazeteciler tek bir kez bile ziyaret edilip, fikirleri alınmış değil.

En son geçtiğimiz yerel seçimlerden sonra Bekir Kaya, Hatice Çoban’dan oluşan belediye heyeti ‘malum’ tavrı takınmış sadece 3 medya kuruluşunu, onların deyimiyle ‘özgür basın’ temsilcilerini ziyaret etmiş, ‘bizleri’ es geçmişti.

Biz sorup tepki gösterince de ‘Hiç unutur muyuz, size de gelecez!’ demişlerdi.

Üzerinden 2 yıl geçti ne gelen var ne giden.

Onlar böyle yapar da diğerleri eksik kalır mı?

Önceki gün bu kez aralarında milletvekilinin de oluştuğu heyet yine gazetecileri gezmiş, ama sadece ‘özgür’ olanları. Diğerleri ‘kek’. Ziyaret edip hal-hatır sormaya gerek mi var sanki…

Yok…

Konuyu seçimlerin hemen ardından büyükşehir belediye eş başkanı Hatice Çoban ile görüşmemizde kendisine de aktırmıştım. Bizim bu diyalogsuzlukla ilgili serzenişimize ‘hak’ vermiş, “Bu dönem böyle olmayacak” sözü vermişti.

O da olmadı.

Halen Ankara’daki tüm kademelerdeki siyasetçiler, bürokratlar dahil herkes ile görüşebilirken belediyelere kabul edilme şerefine nail olmuş değiliz.

Bu ilgi ve alakaya ‘teşekkür’ etmeyelim de n’apalım!

 

***

 

Kurum amirleri konuşmaz, kuruluş temsilcileri konuşmaz, belediye başkanları konuşmaz.

Yahu peki STK temsilcilerinin derdi nedir?

Mesele eleştirmeye gelince oda, borsa ve diğer kuruluş başkanlarını eleştirme konusunda ‘mangalda kül bırakmayanlar’ neden konuşmaz?

Mevcut ortamda, kimseler konuşmazken birileri çıkıp bir şeyleri dillendirecek kadar cesaretliyse kimse kusura bakmasın ama bu kentin konuşanlarının kıymetini bilmek bize düşer.

Hem neden korkuyorsunuz ki?

Mevzu siyasi kaygılar mı?

Yahu sizin ‘ses’ vermeniz ‘muhalif’ olmanız bu kenti için olduktan sonra kimselerden çekinmenize gerek yok.

Halk demek, STK demek ‘muhalif’ olmak demek zaten.

Memlekete, bu memleketin insanlarına sahip çıkın!

Ses verin, muhalif olun!

Zarar gelmez.

Ben kefilim.