23 Ekim 2011 yılında Van’da meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremin yıldönümüyle ilgili AK Parti Van milletvekilleri Osman Nuri Gülaçar ve Abdulahat Arvas, TBMM’de bir basın açıklaması yaptılar. Burada konuşan Osman Nuri Gülaçar, 23 Ekim 2011 yılında Pazar günü saat 13.41’i gösterdiğinde milyonlarca insanı derinden etkileyen bir olay meydana geldiğini belirterek, “Anneler temizlik telaşındayken, çocuklar oyun heyecanı yaşarken, gençler muhabbet esnasındayken, büyükler memleket meselelerini konuşurken, Van’ın dört bir yanında düğünler varken, hiç kimsenin beklemediği bir anda herkes son anını yaşadığını hti. Şokun atlatıldığı ilk anda ise en yakınlarımızın ahvalinin derdine düşüp belki de hayatımız boyunca idrak edemeyeceğimiz hızla onlara koşuverdik. Depremi yaşayanlar bilir; depremin sizi yakaladığı o anda yapayalnız kaldığınızı hissedersiniz. Artık ölümle aranızda hiç kimsenin olmadığını müşahede edersiniz. Ölümün sizi teğet geçtiğini fark ettiğiniz anda ise, en sevdiklerinize koşarsınız” dedi. 



“Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, kabinedeki bakanların büyük bölümüyle enkazın başındaydı” 


“Van Depremi’nin üzerinden yıllar geçtikçe depremin toprağın altına gömdüklerini ve kalplerde örtülü olanları gün yüzüne çıkardığını daha iyi anlıyoruz” diyen Osman Nuri Gülaçar, şöyle devam etti: 


“Şahsen Marmara depremini yaşayanlardan biriyim. Depremin üstünden 15 gün geçmesine rağmen devlet organlarının sahada olmadığını gördük. İnsanlar kendi yaralarını kendileri sarmaya çabalıyordu. Kendi cesetlerini kendileri çıkarmaya çalışıyordu. Açlık, sefalet, psikolojik travmalar, kayıplar hat safhadaydı. Tam bir çaresizlik hakimdi. Ancak Van depremini yaşadığımızda, depremin şokunu henüz üzerimizden atmamışken, o gün Başbakanımız olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, kabinedeki bakanların büyük bölümüyle enkazın başındaydı. Devletin bütün imkanlarını seferber ederek bir dakika dahi gecikmeyen Devlet Başkanımız başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimize Van halkı adına sonsuz teşekkür ediyoruz.” 


İlk büyük depremin şokunu, acısını henüz atlatamamışken 9 Kasım 2011 tarihinde bir kez daha büyük bir depremle sarsıldıklarını dile getiren Gülaçar, “İkinci büyük deprem sadece binalarımızı değil umudumuzu, çabalarımızı da yıkmıştı. Birçok Vanlı kendi şehrinde yaşama umudunu da iyiden iyiye yitirmişti. Yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybetti, binlerce insanımız yaralandı, on binlerce insanımız evsiz kaldı. Ölmüşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Ailelerimize de bir kez sabır niyaz ediyorum” ifadelerini kullandı. 



“Tüm Türkiye halkının nasıl tek yürek, tek bilek olduğuna bizzat şahitlik ettik” 


Depremin yıkıcı etkisinin kolay atlatılmadığını kaydeden Osman Nuri Gülaçar, “Büyük depremlerin etkisi bir yana, kayıtlara geçen on binin üzerindeki artçılar hayatımızın rutini hale geldi. Öyle ki Vanlılar meydana gelen herhangi bir artçının şiddetini, derinliğini ve merkezini rasathaneden önce tam bir uzman yetkinliğinde tahmin etmeye başladı. Deprem bize çok şey öğretti, çok şey gösterdi. Öncelikle büyük bir operasyonel güçle hükümetimiz kısa zamanda çadır kentler, konteyner kentler kurdu. Depremin üzerinden sadece 300 gün geçmesine rağmen 30 bine yakın konut inşa etti ve hak sahiplerine teslim etti. Bunlar tarihin kaydettiği çok önemli hizmetlerdi. Van depreminde hükümetimizin olağanüstü hizmetlerinin yanında, tüm Türkiye halkının nasıl tek yürek, tek bilek olduğuna bizzat şahitlik ettik. Tüm Türkiye halkı bütün provokasyonlara rağmen, yalan-yanlış algılara rağmen üzerine düşen görevi bihakkın yerine getirdi. Türkiye’nin dört bir yanındaki vatandaşımız kendi evinden erzak, kıyafet ve birçok malzemeyi kendi imkanlarıyla kolileyip gönderdi. Tüm Türkiye halkına Van halkı adına sonsuz teşekkürlerimizi bir kez daha sunuyoruz. Komşu ülkelerimiz, dünya devletleri ve yurtdışındaki vatandaşlarımızın yardımları unutulmayacak büyüklükteydi elbette ki. Onlara da Van halkı adına bir kez daha teşekkür ediyoruz” diye konuştu. 


“Van depremi acı bir felaketti” 


Van depreminin acı bir felaket olduğunu dile getiren Gülaçar, “Ancak kanaatimizce aynı zamanda bir test, bir imtihan oldu hepimize. Bu imtihandan alnının akıyla çıkanlar çoğunlukta olduğu gibi, bu imtihanı bir fırsat bilip depremin oluşturduğu fay hatları gibi kalplerde ve zihinlerde de fay hattı oluşturmaya çalıştılar. Halkımızı kin ve nefrete itecek çeşitli provokasyonlar ürettiler. Olmayanı oldu gibi gösterdiler. Çeşitli tiyatrolar sergilediler. Ama başaramadılar. Türkiye halkı büyük bir erdemlilikle Vanlı kardeşlerine sahip çıktı. Sadece yardım kolileriyle değil. Evlerini, iş yerlerini açtılar onlara. Yüz binlerce Vanlı, geçici göçler ile Türkiye’nin dört bir tarafına yayıldı. Gittikleri yerlerde kardeşleri onlara el uzattı. Şer görünen bir deprem, birçok yıkıma sebep olan bir deprem, sarsılmaz gönül bağlarının oluşmasına da vesile oldu” dedi. 


“Asla nifaka, ayrıştırmaya, ötekileştirmeye müsaade etmeyeceğiz” 


Van depreminin birçok dersi birlikte öğrendiğimiz bir durum olduğunu kaydeden Gülaçar, şöyle devam etti: 


“Birincisi ve en önemlisi; güçlü ve büyük bir devlet olmanın bir felaketin yaralarını sarmada nasıl bir nimet olduğunu gördük ve bildik. Bırakın terör örgütlerini, zayıf bir devlet yapısı bile bu denli felaketler karşısında çaresizdir. Dolayısıyla devletimizi zayıflatacak terör örgütlerine, dış güçlere, çıkar odaklarına asla ve kata prim vermeyeceğiz, onlara bu fırsatı asla tanımayacağız. İkincisi, gönül bağları ve kardeşlik hukuku güçlü bir millet olmanın bu denli felaketlere merhem olmada nasıl bulunmaz bir nimet olduğunu gördük ve bildik. Dolayısıyla zihinlerimizde, gönüllerimizde fay hatları oluşturmaya çalışanlara asla izin vermeyeceğiz. Dün Van’ın başına gelen felaket yarın Edirne’nin Samsun’un veya Hatay’ın başına gelebilir. Türkiye hepimizin toprağı, hepimizin evi, hepimizin otağı. Tüm Türkiyeliler olarak, Türkiye’yi kuran unsurlar olarak, yeni Türkiye’nin inşasında hep birlikte taşın altına elimizi koyacağız. Asla nifaka, ayrıştırmaya, ötekileştirmeye müsaade etmeyeceğiz. Üçüncüsü; deprem gibi felaketler her zaman başımıza gelecektir. Önemli olan bu felaketlere karşı hazırlıklı olmamızdır. Çarpık kentleşmeye, depreme dayanaksız yapılara asla müsaade etmemeliyiz. Çocuğumuzdan yaşlımıza herkesi bu felaketler karşında eğitmeliyiz. Belediyelerimiz, tüm ilgili devlet organlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, bu ve buna benzer felaketler başımıza gelecekmiş gibi hazırlıklı olmalıyız. Bizler de milletvekilleri olarak bu hazırlıkların yapılması, denetimi, eksiklerinin giderilmesi için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. İlgili bakanlıklarımızın atması gereken adımlar hususunda takipçi olacağız. Daha geniş bir zaman diliminde değerlendirebileceğimiz birçok ders almamıza sebep oldu Van depremi. Rabbimizden bir daha böylesi felaketlerin başımıza gelmemesi için duada bulunuyoruz. İlgilerinden ötürü tüm basın mensubu arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Basın açıklamamıza destek veren Van Milletvekillerimiz İrfan Kartal ve Abdulahat Arvas’a teşekkür ediyorum.” 


Gazetecilerin ‘Öğrenci andı’ ile ilgili sorusuna cevap veren Abdulahat Arvas ise, “Irkçılığın empoze edildiği; çalışkan temelliği alıştırdığı, doğruyu yanlışları çok öğretildiği totaliter sistemin baskıcı zihniyetinin tartışılması artık abestir. 21. yüzyılda çocuklarımızı daha ileriye taşıyabilecek akademik başarıdan ziyade ahlaki, insani, vicdani ve aidiyet hakları toplumumuzun önünü açacağına inanıyorum. 1933 yılında yapılan andımızın parlamenter sistemle eskiden kaldığını, tarihe gömüldüğünü, onun yerine daha güzel şeylerin çocuklarımıza öğretileceğine inanıyorum. Bir insan ‘açım, susuzum ve üşüyorum’ kelimeleriyle pratiği dökülmese ne açlık, ne susuzluk, ne üşüme giderilir. Çağın milletimize yakışacak antların yapılacak kapasite, donanım ve kabiliyete sahibiz” dedi. 

 

Af ile ilgili soruya cevap veren Osman Nuri Gülaçar da, “Af ile ilgili Cumhurbaşkanımızın grubumuz adına ifade ettiği sözler önemli, değerli ve altı çizilmesi gereken sözlerdir” ifadelerini kullandı. 

Editör: TE Bilisim