Van Emniyet Müdürlüğü yetkilileri, HDP Van Milletvekili Özdal Üçer'in yolunun kesilmediğini söyledi. Yetkililer, uyuşturucu kaçakçılığı ihbarından dolayı Van-Gürpınar karayolu üzerinde bulunan Kurubaş Mevkii'nde savcılığın bilgisi dahilinde Narkotik ekipleri tarafından bir uygulamanın yapıldığını bu sırada 2 aracın durdurulduğunu, Milletvekili Üçer'in içinde bulunduğu aracının da bu sırada durduğunu ve kendisine hiç bir şekilde müdahalede bulunulmadığını belirtti.

Yetkililer, polisin yol kesme iddiasını söz konusu olamayacağını, konunun saptırıldığını kaydetti.

Milletvekili Üçer ise olayla ilgili Van Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunacağını ifade etti.

İŞTE ÜÇER'İN O ÖNERGESİ:

04.09.2014 tarihinde saat 18:30-19:00 sıralarında Van-Gürpınar Karayolu üzerindeki Kurubaş Mevki’de; ellerinde uzun namlulu silahlar bulunan (kim olduğu belli olmayan-sivil giyimli-kirli sakallı) 30’a yakın kişi tarafından içinde bulunduğum (Milletvekili Tanıtım Kartlı) araç durdurulmuştur. Ne olduğunu anlamak için araçtan inip kendimi tanıtmamın ardından, bu kişiler ellerindeki uzun namlulu silahları tehditkar bir şekilde şahsımın ve yanımdakilerin üzerine doğrultmuştur.
Milletvekili olduğumu defalarca belirtmeme rağmen aynı tehditkar tutum devam etmiştir. Bunun üzerine kendilerinin kim olduğunu; yolun hangi maksat ve hukuki dayanakla kesildiğini; yol kesme işlemi ile ilgili görev kağıtlarının ve yetkilerinin bulunup bulunmadığını; devletin hangi birimi tarafından görevlendirildiklerini; rutin bir denetim ise, kılık kıyafet açısından neden resmi kıyafetlerinin üzerlerinde olmadığını; silahlarını neden tehdit edercesine şahsımın ve diğer insanların üzerine yönelttiklerini; korkutma ve sindirme amaçlı böylesine gayrı-insani bir tutumun insan haklarına aykırılık teşkil ettiğini ifade ettim. Bu karşı duruşumun ardından söz konusu 30 kişilik grup ellerindeki silahları saklamaya çalışmış ancak tehditkar tutumlarını devam ettirmiştir.
Demokratik açılım kapsamında yürütülen barış sürecinin hassasiyeti dikkate alındığında; devletin herhangi bir birimi tarafından böylesine insanlık dışı bir uygulamanın devreye sokulması, barış sürecini zedeler niteliktedir. Bu yol kesme olayı; devletin savaş dönemindeki korkutma ve sindirme politikalarını yeniden gündemine aldığı konusunda (şahsımda ve bu uygulamaya maruz kalan kişilerde) ciddi endişelerin oluşmasına sebep olmuştur. Silahlı yol kontrolünün özellikle kimliği belli olmayan-sivil giyimli ve kirli sakallı kişiler tarafından icra edilmesi, bu endişeleri doğrular niteliktedir. Ayrıca Milletvekili olduğumu belirttiğim halde tehditkar tutumun (özgüvenli bir şekilde) devam etmesi, bu uygulamanın bizzat bilinçli bir politikanın ürünü olduğunu göstermektedir.
Bütün bunların yanında; mensubu olduğum Halkların Demokratik Partisi’nin, bu topraklarda yaşayan bütün halkların-ezilenlerin-ötekilerin demokratik haklarını tavizsiz bir şekilde savunması ve şahsımın (hem Van özelinde hem de bütün alanlarda) bu anlayış doğrultusunda ezilen kesimlerin sorunlarını çözme gayretinde olmam nedeniyle; şahsımın hedef alınması da ihtimal dahilindedir. Eğer böyle bir durum mevzubahis ise; bu olayı, şahsım üzerinden Türkiye’nin demokrasi güçlerine verilen bir gözdağı olarak tanımlamak mümkündür. Her halükarda hiçbir şekilde tasvip edilmeyecek bu ve benzeri insanlık-dışı uygulamalar; yürütülen barış sürecine büyük ve tamiri imkansız zararlar verecektir.
Bu bağlamda;
1-Bu kişiler kamu otoritesine ait (emniyet, jandarma, vs.) hangi birime mensuptur ve isimleri/görevleri nedir?
2-Söz konusu mevkide yaşanan silahlı yol kesme olayının idari gerekçesi ve bu idari gerekçenin hukuki dayanağı nedir? Bu talimat kim tarafından verilmiştir?
3-Yol kesen şahısların (korkutma ve sindirme amacı taşıdığı belli olan) uzun namlulu silahlar ve tebdili kıyafet eşliğinde böyle bir uygulamaya girişmesi, demokratik bir ülkede nasıl savunulabilir? Böyle bir uygulama hukuki midir?
4-Bu kişilerin bağlı bulundukları güvenlik biriminin üniforması yerine tebdili kıyafetle yol kesmesi talimatı kim tarafından verilmiştir? Bu uygulama yasal mıdır?
5-Bu insanlık-dışı tutumun barış sürecine vereceği zarar hakkında ne düşünmektesiniz? Siyasal otoritenin talimatı/icazeti olmadan böyle bir tutum geliştirilmesi mümkün müdür?
6-Bu olayın siyasal iktidarın inisiyatifi dışında geliştiğini ve şahsınız/hükümetiniz tarafından da tasvip edilmediğin düşünmekteyseniz; devlet içerisinde barış sürecinin başarıya ulaşmasını istemeyen odaklar mevcut mudur? Varsa bu odakların/güçlerin kimler olduğunu düşünmekte siniz?
7-Konu ile ilgili derhal tahkikat başlatmayı düşünmekte misiniz?

Editör: TE Bilisim