Van’da kurum amirlerinin bazılarında çivinin iyice çıktığı üzerine yazdığımız yazının daha 40’ı çıkmadan bu hafta Şehrivan’ın manşetinde ‘Kongre Amirleri’ başlığı ile AK Parti kongresinde boy veren iki kurum amirinin haberi ile karşılaştık.

Kentteki vurdumduymazlıklar bununla mı sınırlı? Elbette ki hayır…

Bizim satırlarımıza bahse konu olanlar yaşanan işgüzarlıkların sadece bir kaçı… Gördükçe, şahit oldukça gündeme getirmeye, kamuoyunu akla karayı seçme konusunda uyarmaya devam edeceğiz. İşimiz bu.

Lakin bunu yaparken ve geçtiğimiz günlerdeki yazımda da sıraladığım aksaklıkları dile getirirken belirttiğim aksaklıklardan bazı isimleri ayrı tutmak gerekiyor.

Van’daki kamu düzeninin geçmişe nazaran daha ‘rayında’ işlediği bir dönemde bu işin başındaki bir numaralı isme de ‘teşekkür’ etmek lazım. Aydın Nezih Doğan gibi kurumlardaki iş düzenini ve kitabına uygun kamu düzenini sağlama adına önemli değişiklikler yapan bir Vali kent için büyük avantaj. Vali Doğan, geldiği günden bu yana hal ve hareketleri, yerinde açıklamaları ve temasları ile bu kentteki en küçük olayda bile yakından ilgilenen bir mülkü amir olma rüştünü fazlasıyla ıspatladı.

Kamu düzeni ve kent ekonomisi adına standardın çok üzerinde bir birikim ve potansiyele sahip olan Vali Doğan’ın hayata geçirmeyi istediği çalışmaları kaçımız anlayabildi bilemem ama bu kentin siyasi bir hikâye konusu olarak değil gerçek anlamda hak ettiği yerde olması için makamında oturan ve bunu da kente bir ‘lütuf’ değil işi olduğu için yapan bir isim.

Kendisi bu kadar liyakatten ve adil yönetimden yana iken, bazı kurumlarda ‘eskiden kalma’ alışkanlıklar ile siyaset ve devlet işlerini beraber yürütme uyanıklığına girenlerin hareketleri hemencecik sırıtıveriyor haliyle.

Kimler mi? Onlar da, halk da o isimlerin kim olduğunu iyi biliyor ya…

 

***

 

Gelelim konumuza…

Sorarım kamuda hala aklı ‘kamu yararına’ değil de ‘kendine’ çalışanlara. Nîsa Sûresi 58’inci ayetteki; “Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi ve insanlar arasında hakemlik yaptığınız zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” sözleri ‘kamu görevlerini, devlet işlerini, sorumluluk gerektiren meseleleri mutlaka ehline, kabiliyetli, liyakatli, bilgili, dürüst ve güvenilir kimselere verilmesi’ gerektiği hususunu telkin vermiyor mu?

Hal böyle iken hem kamuda hem siyaset kurumlarında seçilmişlerin emanete hıyanetlerini ifşa etmek suç olmasa gerek.

Ama geçtiğimiz hafta Şehrivan’ın manşetine yansıyan ve iki Milli Eğitim İlçe Müdürü’nün AK Parti Kongresi’nde yer almasının ‘abes’ olduğuna işaret eden haberin sonrasındaki ‘olumlu’ tepkiler bir yana en büyük tepkinin AK Parti Tuşba İlçe Başkanı Naif Şabu’dan gelmesi bana garip geldi!

“Onları ben davet ettim. Gelmeleri için de hiçbir yasak ve sakınca yok.” Şeklinde parlayan Tuşba İlçe Başkanı’nın bahse konu kişileri savunma işini iyice öteye götürüp öfke patlaması noktasına getirmesini ben abese daha büyük bir iştigal olarak yorumluyorum şahsen!

Biz haberimizde iki kurum amirinin siyasi parti kongrelerinde, parti etkinliklerinde yer almaması gerektiğini 657 sayılı devlet memurları kanunun 7’inci maddesindeki şu ibareye dayandırıyoruz;

“Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını veya zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini yerine getirirlerken dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayırım yapamazlar; hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve bu eylemlere katılamazlar.”

Bu ibareyi fazla iyi niyete yormaya gerek yok!

Peki, ben sorarım Sayın Naif Şabu’ya, siz iki kurum amir ile ilgili çıkan o haberler üzerine onları bu kadar pervasız ve hışımla savunmanızı neye yorumluyorsunuz?

Telefonla beni arayıp “Kim size bu haberleri yaptırıyor? Kimin sözü ile yapıyorsanız yanlış yapıyorsunuz. O memurları ben çağırdım, gelmelerinde de hiçbir sakınca yoktur. Zaten siz geçtiğimiz günlerde de kongre haberleri ile ilgili şahsıma dair haberler yaptınız. Kasıtlı haberler yapıyorsunuz. Mahkemeye verdim herzeyi ortaya çıkaracağım.” gibi sözlerle ayıyor ama kendisi de savunduğu kurum amirleri kadar birçok şeyden habersiz galiba.

 -Demek ki şu zamana kadar Van’da birileri hep yanlış yaptı ve birileri bazı şeyleri görmezden geldi.

-Şehrivan birilerinin sözüyle haber yapmayacağı gibi birilerinin avukatlığını yaptığı mevzularda üstü kapalı azarlamalara da susmadı, susmayacaktır.

-Madem bu kentin kurum amirleri ve gidişatı ile bu kadar ilgilisiniz her şeyi bir kenara bırakın Milli Eğitim’deki kömür ihalelerinde bile adı geçen amirlerin nasıl ve hangi işlerde aracılık, iş veren, rant sağlayıcı olduğu konusuna daha büyük bir hassasiyet ile eğiliniz.

-Milli Eğitim’in aslı görevi olan eğitim alanındaki aksaklıkların kurumun öncelikleri olduğunu çok kıymetli misafirlerine de anlatınız.

-Size rakip olduğu için gazetemiz aracılığı ile demeç veren Bilal Yücebaş’ın hakkınızda ‘kongreyi iptal ettirdi’ şeklindeki demeçlerini bize mal etmek yerine rakibinizin de konuşma hakkı olduğunu ve yıllardır almak için direttiğiniz o koltuğun bir gün başkalarına devrolacağı konusunda tahammüllü olunuz!

Eleştirmek, haberin doğruluğunu saygınca konuşmak ayrıdır, birilerinin ayıbını üzerini kapatıp onları savunurken sınırları aşmak ayrıdır!

Ortada bir ayıp varken, bu ayıbı kapatmak size yakışmıyor. Sizin ve partinizin konuşması ve kendi derdine dair çare bulması adına yapması gereken onca şey varken bu isimleri savunmanız doğru da değil.

Bizden size söylemesi. Zira telkin vermek sünnettir. Alıp almamak size kalmış.

 

***

 

HEPSİ HARAM!

Onca engel, tedbir ve önleme rağmen bu kentte hala kurumlarda türlü dolaplar dönmeye, ihaleler üzerinden oyunlar oynanmaya, kurum amirleri ile siyasetçiler arasında flörtleşmeler hız kesmeden devam ediyor. Bu kentte yaşayan 1 milyon insanın hakkı olan tüm kurum ve kuruluşlarda hala türlü yolsuzluklar, harama el uzatmalar devam ediyor.

Mevzu kurum amirlerinin siyasiler ile iç içe olmasına geldi ama kurumlardaki düzensizliği sessiz kalmak da, yolsuzluklara arabuluculuk yapmak da, her gün devlete ait araçlarla eş, dost gezdirip tatil köylerine gitmek de, milletvekillerinin talimatıyla iş yapmak da, hakkıyla çalışanın ayağını kaydırıp işine yarayan kurum amirlerinin ayağını kaydırmak da, trilyonluk ihaleleri adrese teslim yapmak için kurum içi çeteler kurmak da;

HARAMDIR, HARAM!

Editör: TE Bilisim