Hepimizin duyarlı olması gereken konularımız var ama o kadar çok ayrıştık ki birbirimizden, ''BİZ'' kelimesini duyamaz olduk.

Siyaset yapacağız kaygısıyla, aramızdaki bütün bağları kültürel noktaları hiçe saydık… Elbette hepimizin görüşleri farklı olacak, elbette aynı şeylerden hoşlanıp aynı duyguları hissetmeyeceğiz kocaman bir ortak noktamız olacak, daha doğrusu olmalıydı…

Biz ne ara falanca filanca gençliği olduk ki?

Anlamış değilim, senelerce içimizde fesatlığa meyil verdik, insanların bizim zeka ve beden gücümüzü kullanmasına ustalık belgesi verdik, çoğumuz şu an kukladan farksızız, asıl olması gerekenlerimiz yok artık. Ortak noktamız vicdanımızla beraber yerin yedi kat dibine gömülmüş sanki. Bizleri hırpalayıp bu hallere koyanlara hiç seslenişimiz olmadı, çoğu kez alın bizim aramızda iletişim kopukluğu var bizi nasıl isterseniz öyle sergileyin dedik senelerce, şimdi ise birbirimizle konuşmayı unuttuk.

 

Tek kaygımız ağız burun kırıp can yakmak oldu, evet ortak noktamızı kimler bize bu kadar yedirtti, olan biten her şeyi yuttuk, her şeye sustuk, yeri geldi Doğu-Batı kavgalarına tutuştuk, her defasında tek sesli sözümüz vardı: Her ne olursak olalım sizden daha çok yaşatırız insanlığımızı dedik. Peki şu an aramızdaki o, bu, şu, onlar, bunlar hitapları nelerdir? Bu kadar mı konuşmayı unuttuk, işaretlerle anlaşır olduk? 

Bizleri gençlik olarak ayıran kıyım kıyım yapan zihniyetlere baş eğdik…

Aynı memlekete sığdık da bir insanlık kalıbına mı sığamadık? Aramıza giren hiç bir dava gençliğimizi yıpratmadı da biz mi olanlara prim verdik? Merak ediyorum… A partilisinin gençlik kolları ile B partilisinin gençlik kolları şahsiyetleri aynı ortamları paylaşmaktan neden aciz? Siyasette ayrı fikirlerimiz var diye, neden birlikte aynı ortamı, aynı duyguları, paylaşmayalım ki? Bizler özgür düşüncemizin, genç beden gücümüzün komutanıyken neden ideolojik farklılıklar uğruna kültürel bütünlüğümüzü bozalım ki? A partiliyim diye B partili kişisine neden selam vermemezlik edeyim ki? B partilisi de neden benimle aynı ortamda diye kavga çıkarsın ki? İnsanlığımızı ne uğruna öldürüyor, ne uğruna yaşatıyoruz? Bu soruların hiç mi Mahiyeti yok hayatlarımızda? Sonuçta çoğumuz aynı ortamı kullanan aynı havayı soluyan memleket genciyiz, bize yakışı kalır mı Allah aşkına? Birbirimize nefretle bakmak, aynı dili konuşup aynı şarkılarda halaylar çekiyorken siyasi ideolojilerimiz için neden birbirimizi yok sayalım ki?

Kaybettiğimiz çok şey var bilinçlendiğimizi düşünürken...

Sözüm ona A başkanı seviyorum diye B başkana küfür etmekle elime kirden başka ne geçer? B başkanı sevmiyorum diye B başkanı sevenlerden nefret ederim yargısına ulaşmak, oyunlara kanmak niye? Yetmedi mi? 30 yıl yetmedi mi? Bölücülük yetmedi mi? Toprağın suya hasret olduğu gibi hasretiz birbirimize beraberliğimize, insanlığımıza, başı dik yürüyeceğimiz günlere? Neden büyük adamların piyonları olalım ki? Biz aynı zulmü yaşayan ırkın tohumlarıyken şuan var olan yapraklarımızı neden yolduralım ki? Dava sandığımız, kahırlı bir yere varamamış yaşlı beyinlerin aciz komplolarına neden inanalım ki? Sus diyenlerimizin dur diyenlerimizin önünü kesmelerine neden müsadeler edelim ki? Kendimizden taviz vermişken bu kadar, neden insanlığımızı da kendi ellerimizle hediye edelim ki?

 

Hiçbir şey vermediğiniz halde çok şey aldınız bir de bizi bizden alın dercesine... Lütfen artık insanlığımızdan ödün vermeyelim, siyasi ideoloji farklılıklarımıza bizi farklı davalar uğruna koştursa da günümüz şartlarımız, geçmişin ahını bu günden birbirimizden çıkarmayalım, misal o ki; düşünce farklılıklarımızın arasında dağlar, uçurumlar, bitmez yollar olsa da bir merhabasını esirgerse günlerce yüzü asık gezebileceğim dostlarım vardır. Aynı şekilde saygıyla, sevgiyle bağlı olduğum ırkımın gençleri vardır.

 

Farklı düşündük diye birbirimizi neden yok edelim ki, hangi devirde görülmüş insanlıktan üstün ideoloji, sonuç itibariyle, ARİSTO, DESCARTES, I.MANUEL KANT, F.NİETZSCHE, FARABİ vesaireyi öldürmeye çalışmak yerine hep daha iyi bir çözüm arayışıyla aynı kategoride (insanlık) değerlendirdiler, biz neden ''BİR'' olmayalım ki?

 

İnsandaşlarım; mevzumuzun kıssası şudur ki; bizi bize küstüren hayat bir gün getirecektir çok bayat, biz hastalıklı beyinlerin, psikopat hırsların kölesi yerine, kendi geleceğimizin efendisi, birlik dirliği, ocağı olalım!

 

Gün ayrıma müsaade etme günü değil, farklılığa hoşgörü, saygı duyma günüdür, gençliğimizi daha fazla heba ettirmeden...


Gülşah GÜNDÜZ yazdı...

 

Editör: TE Bilisim