İl başkanı kim olsun?

Belediye başkanı kim olsun?

Milletvekili kim olsun?

Başkan kim olsun?

Son 10-15 yıldır bu sorunu ne kadar sorduk birbirimize değil mi?

Ama burada kritik bir nokta var.

Bizler o kadar sorup duruyoruz da, peki ya bizim fikrimizi soran kim?

AK Parti il başkan adaylığı şu sıralar gündemde ya.

O yüzden aklıma geldi.

Sormadan edemiyorum bu yüzden.

Mesela yine hepimiz isimlerden bahsediyoruz.

“Bu isim gelir.” yorumları var.

“Şunlar avantajlı.” deniliyor, falan filan.

Burada önemli olan kimlerin, nasıl geldiği, nasıl idare edeceği, neler yapacağıdır.

Başlarda her şey güzel.

Herkes idealist.

Herkes bizim ‘esas’ temsilcilerimiz.

Sonrasında ise bir anda her şey değişiyor.

Bizim tüm sorunumuz burada işte.

Şimdi yine bir çok isim tanıyacağız.

İdeal’ olduğunu söyleyenler...

“Tam benim işim” deyip kendisinin doğur aday olduğunu vurgulayanlar.

Ak Parti’nin kurtuluşunu kendinde görenler.

Bu tip isimler ile çok karşılaşacağız.
Ama sonunda kim ile ‘başkan’ sıfatıyla tanışacağız?

Ne çıkarsa bahtımıza.

Bu anlamda hep bize gönderilen isimleri kabul etmek zorunda kaldık.

Yine öyle olmasın.

Van’ı anlayan...

Van’ı önemini kavrayabilen...

Van’ın derdiyle dertlenebilen...

İsimler var ise o isimlerle yola devam demeli.

Seçim dönemlerinde nicelerini gördük.

“Van benim sevdam” diyenler...

Van’ı metropole dönüştürenler...

Van’ı dünya kenti yapanlar...

Daha neler neler...

Kimler geldi gitti peki?

Kimler bize ne yaptı?

Hepsini bırakın kimler bizi anlayabildi?

Hep hüsran ile sonuçlanıyor beklentilerimiz...

Bunda suçlu biz miyiz?

Belki de...

Artık bizi yönetecek isimler noktasında belki de daha fazlasını yapmalıyız.

Gerçek manada bizi yönetecek isimleri biz seçmeliyiz.

Örneğin...

Kentte koordinatörler, temsilciler olacak.

İl başkanlığı için ideal ismi arayacaklar.

Kendilerince görüşecekler.

Tartacaklar...

Biçecekler...

Ölçecekler...

Peki bizim adımıza ne kadar doğru karar verilecek?

Bizim istediğimiz.

Ya da bizim değil.

Toplumun, partililerin istediği isim olacak mı?

Teşkilatın başına en doğrusu gelecek mi?

Yoksa belli bir zümrenin etkisinde olanlar mı olacak?

Belki de yine bir sürpriz...

Yine bizim kafamızın en ücra köşesindeki isim gelecek.

Büyük umutlarla bekleyeceğiz.

Umduğumuzu değil, belki de bulduğumuzu karşımızda bulacağız.

Ama bu işler böyle yürümüyor.

Biz hangi alanda olursa olsun bizi doğru temsil edecek isimleri seçebilmeliyiz.

Biz bir oluşumun parçasıysak o oluşumda bizim derdimizle dertlenecek isimlerle temsil edilmeliyiz.

Öbür türlüsünü gördük...

Şahit olduk...

Her dönemin sonunda ‘zulme’ dönen süreçlerde yanlış adamların gitmesi üzerine konuştuk da konuştuk.

Hangi parti olursa olsun, hangi kurum olursa olsun, hangi kuruluş olursa olsun...

Van’ın ‘doğru’ adamlara ihtiyacı var.

Yoksa A olur, B olur.

Fark etmiyor.

Kurumlarda da aynı şey olmuyor mu?

Şu sıralar Van dışından gelen isimlerin yaygarası kopuyor.

Oradan atama, şuradan atama, buradan atama...

Sonra küsüyoruz.

Kızıyoruz.

İyi de kardeşim.

Bunun olmaması için ne yapıyoruz?

Seçebiliyor muyuz?

Belirleyici miyiz?

Neyi ne kadar değiştirebiliyoruz?

Hiç...

Haliyle şikayet edebilmemiz için elimiz güçlü olmalı.

Bugün belediyeye,

Yarın Ak Parti’ye,

Ertesi gün diğer kuruma...

Kim gelirse gelsin tüm hepsinde söz sahibi olabilmek için, önce memlekete sahip çıkmak gerekiyor.

Onu yaptıktan sonra.

Bu memlekette bir ‘tavır’ olduktan sonra

İsmin değil gelenin önemi ortaya çıkacak.

Netice olarak.

Ak Parti kimle devam eder bilmem.

Ama gelecek ismin bu gidişatı değiştirmesi lazım.

Aynı tas, ayna hamam yola devam eden biri olursa...

Değişimin çok da bir manası kalmayacak.

Yapılanlar, edilenler birilerine kar kalacak, biz de izlemeye devam edeceksek...

40 değişim de kar etmez.

Gelecekse ‘en iyisi’ gelsin, değişecekse bir şeyler ‘kökten’ değişsin.

Haksız mıyım?