Yaklaşık bir haftadır bekliyorum.

 

İmar konusundaki muamma çözülecek mi, çözelmeyecek mi diye…

 

Bu yazıyı kaleme alana kadar da olmadı zaten. Önümüzdeki haftala kadar da zaten olacak gibi görünmüyor. İldekiler işin içinden çıkamadı galiba. Meseleye el atmak için Bakan geliyor.

 

Öyle duydum. Gelen Bakan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar.

 

Neden mi geliyor?

 

Çünkü ortada koca bir çıkmaz var! Öyle böyle bir çıkmaz değil üstelik...

 

Şöyle ki, depremden sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Van Belediyesi arasında bir protokol imzalanıyor. Bakanlık belediyenin yapması gereken İmar Planı çalışmalarını üstelinip “Ben yapacağım” diyor. Daha doğrusu “Külfeti ben yükleneceğim, çalışmayı siz belediye ile yapacaksınız” diyor kısaca. Sonra çalışmalar başlıyor. 1 yıl sonra çalışmanın bir parçası yayınlanıyor. İtirazları alınıyor, hazırlıklar bu kez tamamı için yapılıyor.

 

Gel zaman git zaman 1 yıl doluverince belediye bir anda “Ben küstüm, oynamıyorum” deyip koca imarı iptal ediyor.

 

Gerekçe: Protokol gereği verilen sürei içerisinde imar planı teslim edilmedi ve binlerce vatandaş itiraz etmesine rağmen bu itirazların hiç biri dikkate alınmadı.

 

Belediye bu konuda “Ben haklıyım” diyor.

 

Sonra dolaylı olarak öğreniyoruz ki Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü, “İki gün sonra planı askıya çıkaracağım” diyor.

 

Ki çıkıyor da, ilanın çıkış tarihi 28 Şubat 2013.

 

Her ne kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu kadar önemli olan bir konuda basını sürekli bilgilendirme ve gelişmelerden haberdar etme konusunda umarsız davransa da imar denildiği gün askıya çıkarılıyor.

 

Çıkarılıyor çıkarılmasına ama…

 

Ortada koca bir muamma var.

 

Hani geçen Van Ekonomi Konseyi üyelerinin veryansın ettiği gibi “Tamam iyi hoş da ne olacak bu imarın hali?”

 

“Şimdi vatandaş iptal ettik” diyen belediyenin sözüne inanıp 1996’ya göre mi takılsın yoksa ilanı askıya çıkaran Çevre ve Şehircilik’e inanıp itirazını veyahut hazırlığını ona göre mi yapsın?

 

Bu noktada Ekonomi Konseyi’nin açıklamasının haklılığını tartışmadan önce dikkat çeken bir nokta var. O da 3 STK temsilcisinin açıklamaya imza atmamış olması.

 

VATSO, VESOB ve OSB temsilcileri. Açıklamayı siyasi bulduklarından mıdır bilinmez ama bu üç STK imza atmadı. Elbette bunu tartışmak bizim değil bu konseyin işi.

 

Gelelim tepki gösterilen konuya, Açıklamada, “Van Belediyesinin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının, ilgili meslek kuruluşlarının ve Van milletvekillerinin umursamaz tavırlarını anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu savruk tutumlardan dolayı halkımız ciddi oranda mağdur edilmiştir ve bu mağduriyet devam etmektedir. Bu durumun kısa süre içinde çözüme kavuşturulması için tüm ilgili kişi ve kurumları göreve davet ediyoruz.” deniliyor ve iki kurumun savaşa çevirdiği plan için özellikle milletvekillerine davette bulunuluyor.

 

Açıklamaya muhattap milletvekillerinden bir açıklama gelmedi. Gelir mi bilinmez…

 

Sebebi hikmeti nedir bilmeden yorum yapmak doğru olmaz, lakin bu noktada yapılacak en doğru şey bakanın gelip konuya nokta koyması gerekirdi, o da olacak galiba.

 

Zaten en doğrusu da bu, çünkü sadece Ekonomi Konseyi değil bu meseleyi 10 değil 100 STK da dile getirse, kimse kalkıp vatandaşı bilgilendirme gibi bir ‘yükün’ altına girmeyecek. Vatandaşın gerçekleri bilmesi ‘yük’ ya! O yüzden…

 

* * *

 

İmarın muammada kalması bir yana, çıktıktan sonra çıkacak tartışmalar olayın bir diğer boyutu.

 

Sanmayın ki Çevre ve Şehircilik Bakanı geldi imarı onayladı, sorun çözüldü.

 

Daha taslak halindeyken bile imar ile ilgili dünya kadar sıkıntı vardı.

 

Peki neydi bunlar?

 

Konu ile görüştüğüm ve kısmen açıklanan planı yorumlayan deneyimli bir mühendis olan Abdullah Günbatar kısaca imar ile ilgili şu sıkıntıların olduğunu dile getirmişti.

 

O ismin bomba iddia olarak dile getirdiği konuların en önemlisi yeni imar planının ildeki BOTAŞ borularının güzergahına göre detaylı bir inceleme yapılmadan hazırlanmış olmasıydı. Bu ilk fauldu!

 

İkincisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı imar planında yeşil alan olarak gösterdiği alanlar ile ilgili. Günbatar, “Plana baktığımızda 1655 kotunun altının (yer yer 1655 kotunun üstünde olan yerler dahil) tamamı blok halinde Yeşil Alan olarak planlandığı görülmektedir. Böylesi bir durumda Belediyenin bu alanın tamamının kamulaştırma imkânının olmadığı herkesçe bilinmektedir. 18. madde uygulaması ile bu alanların amacına uygun hale getirilmesi de imkansız denecek ölçüde zordur.” Demişti.

 

Günbatar’ın sorun olarak değerlendirdiği bir diğer nokta da Belediye gerekli yetkilerin verilmemiş olmasıydı. Çünkü planın ilave, revizyon ve değişikliklerinde yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndaydı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın gerekli görüşleri bildirmesi doğru, ama bir büyükşehirin bu üç aşamada sürecin dışında tutulması büyük bir yanlış!

 

Daha bunun gibi bir çok eksik, sıkıntı…

 

Bunlar sadece ilk parçanın taslağından yansıyanlar.

 

Yeni imar planı şu anda Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nde askıda. Neyi eksik, neyi fazla henüz bir genelleme yapmak yanlış olacaktır. Bunu işin ehli insanlardan dinlemek doğru olacaktır.

 

Ama bundan önce artık kim gelecekse veya kim halkı aydınlatacaksa bunu tez zamanda yapmalı.

 

Zira bu imar planı yüzbinlerce vatandaşı direk olarak ilgilendiren bir çalışma.

 

Siyasi malzeme olmaktan çıkması gerekiyor.

 

Hem de hemen!