Kadın Derneği( VAKAD) gönüllü Aktivisti Zozan Özgökçe kadına yönelik şiddet ve kadın sorunlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Yıllardır kurduğu VAKAD'ta kadın sorunlarıyla ilgilenen Özgökçe, yapılan çalışmalarla duyarlılığın arttığını fakat kadınların sesinin yükseldiği anda ise erkeklerin şiddetin de arttığını söyledi.

 

Doğu Akdeniz Üniversite’sinde Ekonomi mezunu Mali müşavir ve VAKAD Aktivisti Zozan Özgökçe, kadın derneklerinin önemine değindi. Kendisinin de 15 yıl önceye kadar geleneksel bir kadın olduğunu söyleyen Özgökçe, "Benim aktivist olmamda kadın örgütlerinin önemli rolü var. Ben kadın örgütünün yaptığı eğitim programına katılarak bilinçlendim. Ben 15 yıl önce geleneksel bir kadındım. Kadınların okurken, çalışırken evleneceği zaman işini bırakması gerektiğini, kadınların ev işlerinden sorumlu olduğunu ve bunun kader olduğunu düşünüyordum. Aile içindeki erkeklerin baskısını normal görüyordum hatta hep kendimi suçluyordum. Ben bunu yaptım o yüzden şiddet gördüm diyordum. Hiçbir zaman ailemdeki erkekleri suçlamıyordum. Benim farkındalık sürecim kadın örgütlerinin verdiği bu farkındalık eğitimlerinde oldu" dedi.

 

İSYAN ARTTIKÇA ERKEKLER ŞİDDETİ ARTIRDILAR

Dernek çalışmalarıyla uzun süredir uğraştığını belirten Özgökçe, Türkiye'de bir yandan duyarlılık artarken kadınların isyanınında arttığını söyledi. Kadınların fiziksel şidetti artık normal olarak görmediğini belirten Özgökçe, "Ama isyan ettikçe şiddet artıyor. Bu nedenle boşanmak isteyen kadınlar öldürülüyor. 10 yıl önce şiddeti kader olarak algılayan normal olarak gören kadınların sayısı daha fazlaydı. Şuan da bunu normalleştirmeyen kadınların sayısı daha çok. İsyan çoğaldıkça erkeklerde şiddeti çoğalttılar. O yüzden kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet'te bir çoğalma var. Artık kadınlar bağırıyorlar, sokağa çıkıyorlar" dedi.

 

Kadınlarla ilgili çalışmalarda hükümetin yerinde saydığını söyleyen Özgökçe, eskiden kadınları güçlendiren programların olduğunu bununda anne ve çocuk bakımı üzerine olduğunu belirterek, "Yani kadınlara o toplumsal rolleri pekiştiren yönde. Artık hükümet sözcülerinin sözlerinede kadınlar tepki gösteriyor. Örneğin Başbakanın 'kadın-erkek eşitliğine inanmıyorum", "Kadınlar çalıştıkları için erkekler iş bulamıyor" sözleri gibi. Kadınlar bu söylemleri gördüğü zaman sorguluyorlar. Şiddetle mücadele kanunu hala çok sorunlu. Yine Van'da bir kadın cinayeti işlendi. Artık karakola yüzlerce kez gitmiş. Kaç kez koruma kararı alınmış. Ailesinin bireylerine kadar tehdit var. Ama karakol bıktık artık sizden demiş. Bu bakış açısıyla noldu kadın öldürüldü. Kadının koruma kararlarının üzerinde bile kan var. Yani o sırada da kadın dayak yemiş. Devletin bir sürü imkanı var ama bu kadınlar için kullanılmıyor. Daha çok kadınlara 'evlerinize dönün' deyip öldürmezler gözüyle bakıyorlar" diye konuştu.

 

ÖZGECAN'IN ÖLMESİ GEREKİYORDU?

Türkiye'yi yasa boğan Özgecan cinayetiyle ilgili de konuşan Özgökçe, "Özgecan cinayetinin ardından bütün minibüslere kamera takip sistemi kurulmuş. İllaki birisinin ölmesi mi gerekiyordu? Biz yıllardır diyoruz zaten toplu taşıma araçlarında taciz var, duraklar karanlık bunları yıllardır kadın örgütleri söylüyor. İlla Özgecan'ın ölmesi mi gerekiyordu? Ve kadın cinayetine dair çözüm geliştirecek bir insiyatif alacak ciddi bir bakanlıkta yok. Siyasiler bu konuda bizlerden çok gerideler. Özgecan'dan sonrada ciddi kadın cinayetleri oldu. Toplum eski sessizliğine bürünmüş oldu. Eğer Özgecan'ı kocası veya aile bireylerinden biri öldürseydi bu kadar kıyamet kopmazdı. Çünkü dışardan biri bir minibüs şoförünün öldürmesi insanları çok acite etti. Daha önceki yıllarda bölgede ve Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde çok korkunç bir şekilde öldürülen kadınlar var. Ama kocası öldürmüştür ve insanlar napmıştır acaba diye düşünüyorlar ve hakkı olduğunu düşünüyorlar. Van'da Eylem Pesen cinayeti mesela 8 aylık hamileyken defalarca bıçaklanıyor ve üzerinden arabayla geçiliyor. Korkunç bir cinayet. Ve Pesen davası eşinin 'evet ben eşimi öldürdüm" demesine rağmen dava 4 yıl sürdü"dedi.

 

SİYASİ PARTİLER BİZİ YANLIŞ ANLADILAR

"Her zaman zaten kadın bakış açısına sahip kadınların olması çok önemli. Şimdiye kadar özellikle hükümet kanadından çok fazla göremedim. Erkeklerin oraya getirdiği kadınlar var. Erkekler gibi düşünen ve erkekler gibi konuşan kadınlar geliyor meclise. Bu konuda siyasi partiler bizi yanlış anladılar. Pozitif ayrımcılık söylemimizi bile yanlış anladılar. Sayının artması çok önemli ama duyarlı daha çok kadınların sorunlarını meclise taşıyacak kadınların oranının artmasını çok istiyoruz"

 

Vanlı Songül Deniz en büyüğü 22 yaşında olan 3 çocuk annesi. Kadın derneğiyle 2007 yılında tanıştı. Derneğe gelen kadınların mutlaka bir hikayesinin olduğunu söylüyor. Ve kendisininde aslında yıllarca eşindin şiddet gördüğünü söylüyor. Fakat bunu farketmesi uzun yıllar sürdü. Eşinin görevi nedeniyle başka ilde olan Deniz, daha sonra memleketi Van'a dönerek yaşamını sürdürmeye çalıştı. Önce Van Kadın Derneği'ne gelip burada psikilogla görüşen Deniz daha sonra derneğin bütün eğitim seminerlerine de katıldı.

 

Bu seminerlerin kendisine büyük güven ve farkındalık yarattığını belirten Deniz şimdi VAKAD Başkanı olarak görev yapıyor. Deniz, büyük şiddet yaşadığınıda aslında aldığı eğitimlerde fark ettiğini söyledi. Şimdi çalışan ayakları üzerinde durabilen Deniz 3 çocuğuyla çok mutlu olduğunu söyledi


 
ŞEHRİVAN HABER – ORHAN AŞAN
Editör: TE Bilisim