İran’a düğün davetiyesi götürüp dönerken, sınırda askerin açtığı ateş sonucu nişanlı gencin ölümü ve bir köylüsünün ağır yaralanmasına ilişkin cinayette; kendisinin bilgisi dışında sınırdan geçtikleri için askere talimat veren kaçakçı M.S.A ile askerlerin ‘talimat’ görüşmeleri ortaya çıktı. Ateş etmeden dakikalar önce Uzman Çavuş S.L.’yi arayan kaçakçı M.S.A.’nın “Edin, evet evet halledin o zaman , bilmiyorum, bana haber vermemişler abi, siz halledin” dediği anlaşıldı. M.S.A.’nın iki askerle daha irtibatlı olduğu anlaşıldı. Bir askerin M.S.A.’ya, “Çıkmayın, ben sana mesaj atarsam çıkarsın” şeklinde, bir diğerinin ise, “Abi benden haber bekle, ortalık karışık” diye mesaj yolladığı belirlendi. 

Van’ın Çaldıran ilçesinde geçen yıl 15 Ağustos’ta İran’a nişan davetiyesi götüren bir grup köylünün üzerine askerler tarafından açılan ateş sonucu, nişana hazırlanan 21 yaşındaki Nurettin Karakoç ölmüş, Feyyaz Karadeniz de yaralanmıştı. Savcılık evrakında, Onurtepe Hudut Takım Komutanlığı’nda görevli askerlerin, M.S.A. adlı bir kaçakçının talimatı üzerine ateş ettikleri saptanmıştı. Askerlere ateş emri veren Uzman çavuş S.L. ile kaçakçı M.S.A’nın ‘çıkar karşılığı kaçakçılığa göz yumma’ nedeniyle cinayetten önce telefonlarının dinlendiği anlaşılmıştı. Yapılan incelemede, kaçakçı M.S.A.’nın, ‘bilgisi dışında sınırı geçtikleri’ iddiasıyla Karakoç ve akrabaları hakkında, Uzman Çavuş S.L.’ye talimat verdiği ve askerlerin bu yüzden ‘hedef gözeterek’ kurşun yağdırdıkları ileri sürülmüştü. 

‘SİZ HALLEDİN’ 

Radikal gazetesi hem şüpheli askerlerin hem de kaçakçı M.S.A.’nın Çaldıran Başsavcılığı’nda alınan ifade tutanaklarına ulaştı. Yapılan dinleme kayıtlarının ifade tutuklarına girdiği ortaya çıktı. Buna göre kaçakçı M.S.A.’nın ateşten hemen önce, saat 21.36’da Uzman Çavuş S.L.’yi arayıp “Edin, evet evet halledin o zaman, bilmiyorum, bana haber vermemişler abi, siz halledin” dediği anlaşıldı. Uzman Çavuş S.L., ifadesinde, bu konuşma için, “Halledin’ ifadesinden, kaçakçı grubuna müdahale edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır” dedi. S.L., kendisinin silahlı müdahaleye katılmadığını söyledi. Uzman Çavuş S.L.’nin birisi İran’a ait, iki telefon hattı kullandığı anlaşıldı. S.L., İran hattını su almak için gittiği su deposu civarında bulduğunu ileri sürdü.

Askerlerden İ.P.’nin de kaçakçı M.S.A.’ya, “Çıkmayın, ben sana mesaj atarsam çıkarsın” diye mesaj attığı belirtildi. Fakat İ.P. mesajın kendisine ait olmadığını savundu. İ.T.’nin de M.S.A.’ya, “Abi benden haber bekle, ortalık karışık”, “Giderken tank gediği, gelirken tankın altı uygun mu” diye mesaj attığı saptandı. İ.T., “Atıp atmadığımı bilmiyorum” demekle yetindi. 

‘KAÇAKÇI DEĞİL, ÇOBANIM’ 

M.S.A. ise ifadesinde, kaçakçılık yapmadığını, askere rüşvet vermediğini, cinayetle bir ilgisinin de olmadığını ileri sürdü. Bankadan kredi çekip hayvan satın aldığını anlatan M.S.A., hayvanları sınıra yakın yerde otlattığı için askerlerle tanıştığını belirterek, “Onlar da bana sınırdaki hareketlilikle ilgili bilgi vermemi istediler. Telefon görüşmelerimde geçen ‘Bu sen değil misin?’ ifadesinin nedeni de budur” dedi. 

SORUŞTURMA SÜRÜYOR 

Van’ın İran sınırında bulunan Bozdoğan köylüleri geçen yıl Ağustos'un son haftasında 21 yaşındaki Nurettin Karakoç’un nişanına hazırlık yapıyordu. Karakoç, nişandan bir hafta önce, 15 Ağustos 2013’te, İran tarafındaki akrabalarına davetiye vermek için bir grup köylüsüyle sınırı geçti. Davetiyeleri dağıtan grup atlarla geri dönerken, 100 kişilik kaçakçı topluluğuyla karşılaştı. Kaçakçılar, “Yol güvenli, geçebilirsiniz” dedi. Silahsız haldeki köylüler ilerlerken, yanından geçtikleri Onurtepe Hudut Takım Komutanlığı’ndan, iddiaya göre, “Dur” ihtarı olmaksızın ateş edildi. Atılan kurşunlarla Nurettin Karakoç ölürken, akrabası Feyyaz Karadeniz sırtından ağır şekilde yaralandı. Karadeniz, ifadesinde, yakalama ihtimali olduğu halde, “Dur” ihtarı yapılmadan ateş edildiğini belirterek, “Askerlerle aramızdaki mesafe beş metre civarındaydı. Üzerimizde silah yoktu. Bizi yakalayabilirler, dur ihtarı çekebilirlerdi. Hiçbir şey söylemeden ateş etmeye başladılar” dedi. Köylülerden Mehmet Karadeniz de o an grubun içindeydi. Karadeniz, ifadesine göre, ilkin yaralı yeğeni Feyyaz’a müdahale etmek istedi. Fakat bir asker, “Çek git adam, seni de öldürürüm” diye bağırdı. Karadeniz telefon açıp köyden araç getirilmesini istedi. Aynı dakikalarda Karadeniz, askerlerin ölen Nurettin Karakoç’u ayaklarından tutup İran tarafına sürüklemeye çalıştığını gördü. Fakat sivil araç yetiştiği için ceset orada bırakıldı. Karadeniz, “Nurettin askeri araçla hastaneye götürülseydi ölmezdi” dedi. 
Çaldıran Savcısı Fatih Demirci’nin olayla ilgili yaptığı ilk incelemede, ateş emrini veren uzman çavuş S.L. ile A.B. ve O.K. adlı askerlerin M.S.A. ve N.K. adlı iki kaçakçıyla irtibatlı olduğu kuşkusuyla bir süredir telefonlarının dinlendiği tespit edildi. Askerler ve kaçakçılar, “kaçakçılığa menfaat karşılığı göz yummaları konusunda uzlaştıkları” şüphesiyle dinleniyordu. Savcı Demirci’nin Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği fezlekeye göre, daha korkunç bir bulguya ulaşıldı: “Kaçakçı M.S.A.’nın talimatı üzerine Uzman Çavuş S.L.’nin müdahale emri verdiği ve beş askerin de ateş ettiği ifade edildi. 
Askeri savcılık ise, “Ateş etmenin son çare olduğu, gözetilmeden, bağırarak veya nöbet talimatına göre düdükle haberleşme yöntemlerini kullanarak amirlerini ve diğer nöbetçileri ikaz etme, havaya ikaz atışı yapma ve hayati tehlike yaratmayacak bölgelere ateş etme yollarına başvurmadan hedef gözeterek 3-4 kez ateş edildiğini” saptadı. 
Bu belirleme üzerine uzman çavuş S.L. ve ateş eden beş asker ile kaçakçı M.S.A. tutuklandı. Altı sanık dört ay sonra tahliye edildi. Erler terhis edilirken, uzman çavuş S.L. askerlikten atıldı. 
Çaldıran ve Van sivil savcılıkları ile askeri savcılık arasında dolaşan dosya, en son 27 Mart 2014’te Çaldıran Cumhuriyet Başsavcılığı’na geri döndü. Gizli yürütülen soruşturmada beş aydır aşama kaydedilemedi. Karakoç ailesinin avukatı Mahmut Kaçan, çıkar elde etme amacıyla sivillerle işbirliğine gidilerek cinayet işlendiğini ve derhal dava açılması gerektiğini vurguluyor.


RADİKAL

 

Editör: TE Bilisim