Van sınırında İranlı kaçakçı Senar Khaledi’yi öldüren askerlerin, cinayet suçundan ötürü Türkiye ’ye kaçan bir başka İranlı’yı bu suçu örtmek için ülkesine geri göndermeme karşılığında 'tanık’ olarak dinlettikleri anlaşıldı. Radikal’den İsmail Saymaz’ın haberine göre Savcılıkta kendisini “Senar Khaledi’nin üvey yeğeni” diye tanıtan ve “Bize askerler ateş etmedi” diye yalan beyanda bulunan S.M.’nin yakalandığı güne ilişkin tutanak ortaya çıktı. Tutanakta; S.M. adlı İranlı’nın ülkesinde eşini öldürdüğü ve idam edilmemek için Türkiye’ye kaçtığı, sığındığı bir evde yakalanıp savcılığa teslim edildiği belirtilirken, Senar Khaledi’nin ölümünden hiç söz edilmediği anlaşıldı. Savcılık da yalancı tanıklıkla ilgili soruşturma başlattı.

YALANCI TANIK İDDİASI

Van’ın Saray ilçesine bağlı Kapıköy köyünde 9 Ekim 2013’te, 50 asker kovaladıkları İranlı dört atlı kaçakçıya ateş etmiş, içlerinden Senar Khaledi vurularak öldürülmüştü. Köylüler alınan ifadelerinde, Khaledi’nin askerler tarafından vurulduğunu söylemişti. Bu ifadelerden üç ay sonra, 30 Ocak 2014’te savcılığa başvuran S.M. adlı İranlı bir kişi görgü tanığı olduğunu belirterek ifade vermişti. İkamet adresini İran olarak gösteren S.M., Khaledi’nin kendi ‘üvey dayısı olduğunu’ savunmuştu. İfade tutanağında, “Rıza oğlu Sara’dan olma” ibaresi dışında yaşı, nüfus ve ikamet bilgileri bulunmayan S.M., kendisinin de o gün kaçakçılar arasında olduğunu, askerlerin ateş etmediğini ileri sürmüş ve “Maktulü kesinlikle asker vurmamıştır” demişti.

EŞİNİ ÖLDÜRDÜ ÜLKESİNDEN KAÇTI

Khaledi’nin eşinin ve oğlunun avukatlığını yapan Mahmut Kaçan, S.M.’nin ülkesinde eşini öldürdüğü için Türkiye’ye kaçmış olduğunu ve Türkiye’de yakalandığı gün jandarmalarca savcılığa çıkarılarak, yalancı tanıklık yaptırılıp 13 Mart’ta bırakıldığını saptamıştı.
Kaçan daha sonra Milli Savunma Bakanlığı aleyhine Ankara 2. İdare Mahkemesi’nde tazminat davası açmıştı. MSB, savunmasında, sahte ifadeyi dayanak göstererek, Khaledi’nin ölümünde askerlerin kusurunun olmadığını öne sürmüştü.

İKİ TUTANAK, SAHTELİĞİ ORTAYA ÇIKARDI

Kaçan’ın ısrarlı takibi üzerine Savcılık, yalancı tanıklığa ilişkin soruşturma başlattı ve Saray İlçe Jandarma Komutanlığı’ndan tanık S.M.’nin yakalandığı güne ilişkin evrakları talep etti. Jandarma Karakol Komutanı Başçavuş Bülent Yılmaz tarafından savcılığa iki tutanak gönderildi. Başçavuş Yılmaz, 4 Ağustos 2014’te el yazısıyla kaleme aldığı ilk tutanakta, 1988 doğumlu S.M.’nin 30 Ocak 2014’te İran’ın Razi köyünde eşini vurduğu, idamdan korkup Türkiye’ye kaçtığı, aynı gün Kapıköy'de Necmettin Özlen’in evinde yakalandığı, Savcı Orhan Sağlam’ın talimatı üzerine sınır dışı edilmek üzere Van Emniyeti Yabancılar Şubesi’ne teslim edildiği ifade edildi. S.M.’nin Emniyet’e götürüldüğü esnada Senar Khaledi’nin ölümüne ilişkin sözlü beyan verdiği kaydedilen tutanakta, “Savcı Sağlam’a bilgi verilerek, talimat doğrultusunda savcı tarafından ifadesi alınmıştır” denildi.

‘YALANCI TANIKLIK İŞBİRLİĞİNİ GÖSTERİYOR’

Başçavuş Yılmaz tarafından savcılığa gönderilen, S.M.’nin yakalandığı güne ilişkin ikinci tutanakta ise böylesi bir beyanda bulunduğu bilgisinden söz edilmediği anlaşıldı. Tutanakta yalnızca, “S.M.’nin idari yaptırım kararı uygulanarak sınır dışı edilmek üzere Van Emniyeti Yabancılar Şubesi’ni teslim edilmesi talimatı alınmıştır” ifadeleri yer alıyor.
Avukat Kaçan, yalancı tanıklık konusunda kolluk güçlerinin sistematik bir işbirliği gösterdiklerini ifade ediyor. S.M.’nin ifadesini alan Savcı Sağlam’ın aynı zamanda sahtecilik konusundaki soruşturmaya da baktığını kaydeden Kaçan, bu bakımdan da soru işaretleri bulunduğunu belirtiyor.

ATEŞ EDEN SİLAH VE ASKER DE GİZLENMİŞTİ!

Khaledi’nin öldürülmesinden sonra savcılık kaçakçıların kovalandığı sırada görevli olan askerler ve silahlarının listesini istemişti. Aynı gün verilen yanıtta, 25 askerin görev yaptığı ve 51 el ateş edildiği bildirildi. Askerlerden 23’ünün G-3 marka, ikisinin de Yavuz 16 ve Shotgun marta tüfek kullandığı belirtildi. Fakat yapılan otopsi ve balistik inceleme sonucunda, Khaledi’yi öldüren silahın 7. Hudut Bölük Komutanlığı’nın envanterine ait AK47 model ve H1375 seri numaralı Kaleşnikof silah olduğu ortaya çıktı. Ve silahın, askerlerce gönderilen listede yer almadığı ve savcılıktan saklandığı anlaşıldı. Silahın da 6. Hudut Alayı 2. Hudut Tabur Komutanlığı’nda görevli Uzman Çavuş Tuncay Şahin’e ait olduğu anlaşıldı. Şahin’in isminin savcılıktan saklandığı ve listeye konmadığı belirlendi.


RADİKAL

Editör: TE Bilisim