CHP Van Kadın Kolları tarafından ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ etkinlikleri kapsamında basın açıklaması yapıldı. CHP Van Kadın Kolları Başkanı Sevim Düzova, kadınlara şiddetin her geçen gün arttığını belirterek, şiddete karşı susmayacaklarını dile getirdi. Düzova, “Bugün, demokratik kazanımlarda geriye gidişin yaşandığı süreçte Mustafa Kemal Atatürk tarafından Cumhuriyet kadınlarına verilen hakların birer birer geri alınmaya çalışıldığı tehlikeli bir dönemden geçiyoruz.” Dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Van Kadın Kolları Başkanlığı tarafından ‘25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ etkinlikleri kapsamında basın açıklaması yapıldı. Yazılı bir açıklama yapan Kadın Kolları Başkanı Sevim Düzova, ülkede kadın hakları konusunda zamanın geriye doğru aktığı ve kadınlara yönelik her türlü şiddet olayının, sistematik bir şekilde tırmandırıldığı bir süreçten geçildiğini ifade ederek, “Mevcut iktidarın baskıcı uygulamaları karşısında boyun eğmeyen 3 kız kardeşin katledilmesinden bir yıl sonra, diktatörlük rejiminin de sonunun geldiğini, bugün baskıcı yöntemlerle, halkına zulüm etmeye devam eden yönetenler unutmamalıdırlar. Ancak Mirabel kardeşler şiddete uğrayan ne ilk kadınlardı, ne de şu anda evde, işte, sokakta ve karakolda şiddet gören kadınlar son şiddet mağdurları olacaklar.” Dedi.

‘KADIN KATLİAMLARINI GÖRMEZDEN GELMEK HAYATİ BİR HATADIR’

Günümüzde birçok kadının emeğinin sömürüldüğünü söyleyen CHP Kadın Kolları Başkanı Sevim Düzova, “Kadınlara yönelik kamusal ve özel alanlarda fiziksel, psikolojik ve cinsel saldırılarda bulunmak özgürlüklerden ve ekonomik gereksinimlerinden yoksun bırakmak, küçük yaşta evlenmeye, çocuk doğurmaya zorlamak, cinsiyet ayrımına tabi tutmak, kadını erkeğe bağımlı hale getirmek, töre cinayetlerini, kadın katliamlarını görmezden gelmek ve en önemlisi de gerek toplumsal gerekse de ekonomik kalkınmamızda önemli etkenlerden olan kadın emekçilerimizin emeklerini sömürmek Türkiye'nin geleceği açısından bu günün yönetenleri tarafından yapılan hayati hatalardır. Toplumun her kesimini, ‘Bizden olanlar, olmayanlar’ diyerek uzlaşmacı politikalar yerine ayrıştırıcı politikalar izleyen yönetenlerin açıklamalarını ibretle izliyoruz. Bugün bütün Türkiye'yi kucaklamakla yükümlü olan devletin bir numaralı makamında oturan şahsın kadın politikalarını eleştirenlere karşı ‘Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz, o fıtrata terstir. Tabiatları bünyeleri fıtratları farklıdır. Onlar feministler, anneliği bile kabul etmiyorlar, öyle dertleri yok onların, anlayanlar bize yeter, onlarla yolumuza devam ederiz’ açıklamaları ise Türkiye'de kadın hakları ve özgürlükleri konusunda ne büyük kayıplar yaşandığının da kanıtı olmuştur.” Dedi.

‘KADIN HAKLARIYLA BİRLİKTE BÜYÜK KAZANIMLAR ELDE EDİLDİ’

Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda kadın haklarıyla ilgili düzenlemelerin yapıldığını ifade eden Düzova, şöyle devam etti: “Bağımsız ve özgür Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulma aşamasında cephede eşleri ve evlatları ile birlikte savaşan kadınlarımız, dünya lideri olan Mustafa Kemal Atatatürk'ün kadın hakları konusunda yaptığı devrimlerin getirdiği kazanımlarla ne büyük başarıların altına imza atabildiklerini bundan yıllar önce göstermişlerdir. Aralarında Avrupa ülkelerinin de bulunduğu dünyanın birçok ülkesinde kadın hakkı kavramının bile bilinmediği bir dönemde Mustafa Kemal Atatürk yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde bu konuda yaptığı kanunlar ve devrimlerle sadece ülkemizde değil, bütün dünyada şerefli bir yerin sahibi olmuştur. Atatürk'ün kadın hakları konusunda getirdiği köklü değişiklikler ancak akılcılığın ve laikliğin benimsenmesiyle başarılı olabilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün de belirttiği gibi, ‘Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur. Bir toplumun bir uzvu faaliyette bulunurken öteki uzvu atalette olursa, o toplum felce uğramış demektir.”

‘VERİLEN HAKLAR GERİ ALINIYOR’

Bugün demokratik kazanımlarda da geriye gidişlerin yaşandığını söyleyen Düzova, “Bugün, demokratik kazanımlarda geriye gidişin yaşandığı süreçte Mustafa Kemal Atatürk tarafından Cumhuriyet kadınlarına verilen hakların birer birer geri alınmaya çalışıldığı tehlikeli bir dönemden geçiyoruz. Bizler bağımsız, çağdaş, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin savunucusu kadınlar olarak, Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği gibi, asıl mücadele alanımızın biçim ve kılıkta başarıdan çok ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletlerle süslenip donanmak olduğu bilinci ile hareket ederek kadınlara yönelik yapılan her türlü ayrımcılığı ve şiddeti reddediyoruz. Kadın hakları konusundaki erozyonun durdurulması, kadına yönelik şiddet olaylarının önüne geçilerek, çağdaş, aydın ve bilinçli bir toplum oluşturabilmek için devlet, siyasal iktidarlar ve sivil toplum örgütleri ortak hareket etmelidir. Sorunun çözümü için yeni ve gerçekçi ulusal bir eylem planı oluşturulmalı kadının toplum içinde birey olarak daha da güçlendirecek olan sosyal politikalar vakit kaybetmeden hayata geçirilmelidir.” Dedi.

‘TÜM KADINLARIN ACISINI PAYLAŞIYORUM’

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında ‘Herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit’ olduğunu hükme bağladığını ifade eden Düzova, “Demokratik bir ülkede hayatın her alanında eşit ve özgür bireyler olarak yaşama kararlılığımızdan, hiçbir güç ve hiçbir baskı bizlere geri adım attıramaz. Kadın cinayetlerinin normal ve olağan bir sürecin sonucu olarak gösterilmesini kınıyor ve ülkemizde şiddete dayalı kadın ölümlerinin kader olmadığını, olamayacağını ve önlenebileceğini bir kez daha vurguluyorum. 25 Kasım ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’nde şiddetin değil, barış ve huzurun hakim olduğu bir evrenin özlemi ile dünyanın hangi noktasında olursa olsun, şiddet, baskı ve haksızlığa uğrayan kız kardeşlerimin acılarını paylaşıyorum.” Şeklinde konuştu.


ŞEHRİVAN

Editör: TE Bilisim