ŞEHRİVAN SÖYLEŞİ: ÖMER A. AYKAÇ-   Van’ın son dönemlerde görev yapmış ‘efsane Valisi’ olarak bilinen, kentte sadece Vanlılar’ın değil, ‘Kuların, böceklerin, çiçeklerin Valisi’ olarak uğurlanan Antalya Valisi Münir Karaloğlu 7 yıl sonra Van’daydı. Kentteki turizm fuarına katılan, Van’da eski dostları buluşan, Cumhuriyet ve Maraş caddelerinde dolaşıp eski günlerin yad eden Karaloğlu, Edremit’in Seyir Tepesi’nde Şehrivan’a özel açıklamalarda bulundu. Görev yaptığı Van ile şimdiki Van’a dair değerlendirmeler paylaşan, Van’ın son durumunu değerlendiren Karaloğlu, kentin geleceği noktasında da çok önemli tespitler paylaştı. Van’da hayati işlerin mimarlığını yapın, en önemli yatırımların öncülüğünü üstlenen Karaloğlu, özellikle turizm olmak üzere bir çok sektörle ilgili görüş paylaşırken bu noktada Van-Antalya arasında da bir turizm işbirliğinden söz etti. Van’ın zirveyi yaşadığı turizmde daha çok öne çıkmak için yapılması gerekenleri sıralayan Karaloğlu, Van’ın en büyük kazanımının huzur ve güven ortamı olduğunu belirterek, Vanlılar’ın buna sıkı sıkı sarılıp sahip çıkması gerektiğini vurguladı.

İşte 7 yıl sonra yeniden Van’a gelen Van eski, şimdiki Antalya Valisi Münir Karaloğlu’nun Şehrivan’dan Ömer A. Aykaç’ın sorularına verdiği o cevaplar...

KARALOĞLU: VAN BENİM İLK GÖZ AĞRIM

7 yıla yakın bir süre sonra tekrar Van’dasınız. Gidişiniz sonrası ilk kez geliyorsunuz... Yıllar sonra tekrar Van’a gelince neler hissettiniz?

Van benim ilk göz ağrım. Vali olarak ilk şehrim. Van’ı hem şehir olarak seviyorum, hem de Vanlı dostlarımı çok sevdim. Vanlılar ile birlikte çok güzel günlerimiz oldu. Öte yandan sıkıntılı zamanlar da geçirdik. Biliyorsunuz görev sürem içerisinde büyük bir deprem yaşadık beraber. En büyük depremlerden birisini Vanlılarla yaşayıp yine Vanlılar ile birlikte bu şehri yeniden ayağa kaldırdık. Rabbim bunları bize nasip etti. Bunlar güzel şeyler. Van bizim gönlümüzde hep var olacak. Güzel noktalardan birisi olarak kalacak. Van’a bu kadar geç gelme sebebime gelecek olursak... Ben bunca süre içerisinde Van’a bilerek gelmedim. Çünkü geldiğimde bazı sıkıntılar olabileceğini varsayıyordum. Çünkü bizim ayrıldığımız şehirlerde bizden sonra gelen insanları da çok rahatsız etmeme kanaati taşıyorum. Bir taraftan da çok da gelmek istiyordum, arzu ediyordum. Fakat gelinen noktada artık zaman geldiğini gördüm. Bizden sonra 4 vali geldi. Haliyle gelmemde bir sakınca olmadığını düşündüm. Güzel de bir organizasyonla geldik.

Peki sizin bıraktığınız Van ile şimdiki Van’ı kıyasladığınızda, Van’da neler değişmiş?

“KAYYUM DÖNEMİNDE VAN’DA ÇOK GÜZEL İŞLER YAPILMIŞ”

Bir kere Van bıraktığımız gibi değil. Değişmiş, güzelleşmiş. Hali hazırda bulunduğumuz Kız Kalesi, Seyir Tepesi bile Van’a değer katan yapılardan birisi olmuş mesela. Çok değer katmış. Tabi son dönemde Kayyum meselesi öyledir, böyledir tartışılabilir ama şehri çok şey kattığı da bir gerçek. Şu Edremit sahillerini bir kayyum dışında hiç bir siyasi, partisi hiç önemli değil, kimsenin temizleme imkanı olduğunu düşünmüyorum. Ama bir kamu görevi ciddiyeti ile sahiller pırıl pırıl temizlenip halka açılmış. Diğer taraflarını hiç konuşmuyorum bile. Sonuçta bu bir tedbirdir. Devlet teröre bulaşmış yapıları da kendi geleceği için tasfiye etmek zorundadır.

VAN BERABERİNDE EN AZ 6 İLİ KALKINDIRACAK BİR POTANSİYELDE

Akşam biz herkesten ayrıldıktan sonra Cumhuriyet, Maraş caddelerinde Sanat Sokağı’nda gezdik. Pırıl pırıl olmuş, şehrin eli ayağı düzelmiş. Bu bizleri de mutlu etti. Çünkü biz hep Van’ın bir ışığının, potansiyelinin olduğunu söyledik. Sadece kendisine değil, bölge illerine de çok şey katacağını dillendirdik. Van kaldıraç bir ildir. Van bir yere taşınırsa kendisi ile birlikte en az 6 ili daha taşıyacak bir potansiyeli var. Van’daki planlama, yatırım ve girişimler buna göre yapılması gerek.

Peki Van’da ne değişmemiş? Hala devam eden olumsuzluklar neler?

Şöyle bir örnek vereyim. Van’ın Urartu Müzesi gibi dünyada eşi benzeri olmayan bir yapısı var. Gezdik, muhteşem bir müze olmuş. Ama bu şehirde hala müzenin yerini, camını tartışan insanlar var. Bu da beni üzüyor. Bu şehirde iş yapmak yok, yapılan işi eleştirme hastalığı vardı. Van bu hastalıktan kurtulmamış. Bence Van’ın değişmeyen tek yanı bu. Kimse “Şunu da yapalım”ın peşinde değil. Abalı Kayak tesisleri gibi büyük bir emekle yapılan tesisleri eleştirmek için, “Abalı’da kar sulanıyor” diyorlar. Demiyorlar ki “Allah razı olsun, Van’da bir kayak merkezi yaptınız” Onun yerine karın sulandığı gerekçesini söylüyorlar. E havanın ısındığı yerde kar sulanır tabi. Konuşulması gereken şeyler bunlar değil.

“VAN BİR ŞEYLERE ARTIK HİZMET ODAKLI BAKMALI”

“Ama hamdolsun görev süremizde biz bunun gibi çok güzel işler yaptık. Ben şunu söyleyebilirim. 2009-2013 Van’ın altın dönemidir. Yaşanan deprem dönemine rağmen Van bir çok anlamda sil baştan şekillendi. Bu kayyum dönemi de ikinci bir parlak dönem olmuş. Van’ı bunlar iyi değerlendirmesi lazım. Van halkının da olaylara biraz hizmet odaklı bakması lazım. Sen, ben, şu parti, şu yapı... Artık bunlar bir şey kazandırmıyor. Benim bu memlekette en çok sevdiğim insanlardan birisi babanız, gazetenizin kurucusu Aziz Aykaç’tı. Daha önce tanımaz bilmezdim. Ama biz kendisi ile muhteşem bir dostluk oluşturduk. Onun gibi bir çok insan ile hiç bir önyargıyı düşünmeden dostuklar kurduk. Çünkü tüm bu kesimlerle Van paydasında buluştuk, Van’ı konuştuk. Biz bu dostlukları her kesimle, her yaş ile kurarız. Gerisindeki tüm sorunları biz çözeriz. Ama kavga ile çözemeyiz. Bu iş kavga ile çözülmez.

“VAN’DA TEKSTİL OLUR MU?” DİYENLER OLMUŞTU! ŞİMDİ VAN BİR TESTİL KENTİ OLMUŞ...

Sizin döneminizde yaptığınız ve Van’da görüp en çok mutlu ettiğiniz yatırım ne oldu?

Biz Van’da tekstilkent diye bir şey başlattığımızda “Van’da tekstil olur mu?” diyenler oldu. O zaman Devlet Bakanımız Cevdet Yılmaz ile birlikte tekstilciler ile görüştük. Türkiye’nin önemli tekstilcileri bize ağız birliği yapmış gibi, “Van çok uzak, biz Van’da üretim yapamayız” demişlerdi. Ben de onlara “Pakistan’da yapıyorsunuz, Hindistan’da yapıyorsunuz yakın, ama Van uzak.” Demiştim. Dün geldiğimde bu firmaların hepsinin fason çalışan fabrikalarının olduğunu gördüm. O gün uzak dedikleri Van, şimdi yakın olmuş. Hepsi burada fabrika açmış. Orada 2 bin 500 aileye dokunulmuş, orada binlerce insan istihdam edilmiş. Bu az bir şey mi? Üstelik Van’da bu potansiyelin onlarca kat fazlası olduğuna inanıyorum ben. İkinci etabın başlamak üzere olduğunu duydum, bu da bizi çok mutlu etti.

VAN İÇİN TURİZM VE TEKSTİL EN ÖNEMLİ SEKTÖRLER

Bu anlamda en büyük çabayı yine biliyorsunuz turizm için verdik. Çünkü, Van’da bir turizm sektörü, iki tekstil ve konfeksiyon sektörü çok önemli. Biz görev süremizde de hep bu sektörleri ön plana çıkardık. Yatırımları da bu yönde yaptık. Şimdi görüyoruz ki çok doğru işlerin mücadelesini vermişiz. Turizmdeki durum, tekstilde gelinen nokta bunu kanıtlıyor işte. Tekstil tek başına kalmamış örneğin. Bununla birlikte yan sanayileri de gelmeye başlamış. Dokuma ve diğer alt sanayiler oluşmuş. Çağrı merkezleri gelmiş yine. Bunlar demek ki birbirini tetikliyor. Bir de İzmir’den gelen bir firma temsilcisi ile görüştüm, işçi kalitesini sordum. Çok kaliteli bir işçilik olduğunu, Türkiye’nin bir çok yerinden iyi bir işçilik yapıldığını söyledim. Bundan da büyük mutluluk duydum.

Van’da turizm yatırımlarınız oldu. Bu anlamda gittiğiniz Bursa ve Antalya’da da turizmde ciddi bir ivme yakalanmasını sağladınız. Bu sektöre çok hakimsiniz. Van da bu noktada turizmde bir zirve yaşıyor diyebiliriz. Ama biliyoruz ki Van’ın potansiyeli çok daha fazla. Van’ın turizmde patlamayı yapması için ne gerekiyor? Daha fazlası nasıl olur?

Bizler için Van’dayken en kritik şey Kapıköy’ün açılmasıydı. Biz o süreçte hatırlarsanız Kapıköy’ü resmen açtık. Şimdi bakıyorsunuz, muhteşem bir tesis yapılmış. Bundan sonra için ne yapıp edip bu kapının 24 saat çalışacak alt yapısını kurmamız lazım. Van’daki turizmi patlatmanın ikinci yolu ise uçuşlar. Biliyorsunuz, İranlı otoriteler Antalya’ya direk uçuşa izin vermiyor. Biz bu noktada Van’ı Antalya’ya turist göndermek için bir basamak olarak kullanıp iki şehre kazandıran bir işbirliği yapabiliriz. Yani iki şehirin bir ortak sinerji oluşturmasını sağlayabiliriz. İranlı Van’a gelecek. Bir süre burada kalacak. Sonra Antalya’ya uçacak, dönecek yine burada belki konaklayıp sonra ülkesine dönecek. Bizim Van’daki ziyaretimizde en çok vurguladığımız konuların başında bu geliyor. Bu iki şehre de kazandırır.

“ANTALYA’DA İYİ BİR VAN TANITIMI İLE VAN’A ÇOKÇA TURİST GÖNDEREBİLİRİZ”

Van-Antalya’nın İran üzerinden kuracağı bir işbirliği Van’a sonraki süreçte de kazandırır. Ne olur mesela? Biz Antalya’da Van’ı iyi tanıtabilirsek Van’a büyük bir ziyaretçi gönderebiliriz. Ben sokaklarda bakıyorum İranlısı da var, Avrupalısı da var, genci de var, yaşlısı da var. Demek ki insanlar artık buraya geliyor. Gelecekte Antalya’ya gelenler kültür turları için de Van’a gelebilir. Urartu Kültür’ü insanların merak ettiği bir medeniyet. Van’ın muhteşem bir müzesi var. Bu bile önemli bir destinasyondur. Bunlar kültür turlarında burada kalış sürelerini bir hayli uzatıyor. Yine kendi dönemimizde restorasyonunu bitirip ayinleri başlattığımız Akdamar Kilesesi bugün en çok ziyaretçi alan destinasyonlar. Bunların tamamı Van’da kalma sürelerini uzatır. Bunu sağlayabiliriz.

VAN-ŞIRNAK KARAYOLU VAN’I UÇURUR!

Turizm Van’a esas patlamayı yaptıracak bir diğer husus ise Van-Şırnak Karayolu. Bu yolun behemehal bitirilmesi lazım. O dönem biz de çok uğraşmıştık. Başladı, durdu. Bir türlü bitmedi. Terör örgütü o yolun bitmemesi için her yolu denedi. Sürekli makina yaktılar. Biliyorlar ki o yolun yapılması hem güvenliği oluşturacak hem de Habur ile Kapıköy’ü birbirine bağlayan yeni bir hat olacak. Van’ı Kuzey Irak’a bağlayacak. O zaman Van tek kanatlı değil, çift kanatlı bir kuşa dönüşecek. Bir tarafında Irak, bir tarafında İran olan bir kent olacak.

“VAN KENDİ HUZURUNA KENDİSİ SAHİP ÇIKMALI”

Diğer bir şey ve belki de en önemli konu, huzur. Biz bu şehirde ve bölgede huzuru tesis edersek bu huzur ortamı Van’a çok kazandıracak. Ki görüyoruz ki şu an bu kentte huzur ortamı var. Çok şükür. Ama bundan sonra buna Vanlı sahip çıkacak. Bundan sonra bu polisle, jandarma ile olmaması lazım. Bizim bu huzur ortamını sevip sahip çıkmamız lazım. Bu huzur ortamını eliyle, diliyle, zihniyle bozmaya çalışan herkese karşı durmamız lazım. Sadece silahla bozulmuyor bu. Dille de bozuluyor. Vanlı işte buna karşı durmalı. Ses yükseltmeli. Çünkü bu şehrin potansiyeli var, ışığı var. Biz de Antalya’dan turizmciler için bunun için buradayız. Güneşi ile meşhur iki şehri bir araya getirmiştik. Özlediğim şehirde, özlediğim insanlarla bir araya gelmiş oldum.

Editör: TE Bilisim