Tuşba Belediye Belediye Başkanı Fevzi Özgökçe dün seçimden sonra ilk kez bir araya geldiği gazetecilerle sohbetinin büyük bölümünde Tuşba’nın sınırları üzerine konuştu. Diğer belediye başkanları gibi henüz ‘belediye başkanı’ olduğunu hissetmeye başlayan Özgökçe’nin bu anlamda sınırları önceki dönemki mülki amirler tarafından belirlenen Tuşba’nın haritasına itirazı var. Özgökçe’nin öncelikle gazeteciler ile konuşup halka sirayet etmesinden sonra Büyükşehir ve İpekyolu’nun yerel yöneticilerinden talep edeceği sınırların yeniden çizilmesi konusundaki en önemli noktalar şunlar:

-Tuşba’nın bir şehir merkezi yok.
-Urartu’nun başkenti Tuşba, Tuşba’nın sembolü Van Kalesi ama Van Kalesi İpekyolu sınırları içerisinde.
-İlçenin Erciş yolu dışında önemli büyük bir caddesi yok, bu cadde de sadece bir çıkış yolu olarak kullanıyoruz.

Netice olarak Başkan Özgökçe diyor ki; Tuşba Belediyesi’nin sınırları bu nedenlerden dolayı yeniden çizilsin. Tuşba’nın İpekyolu’nda olduğu gibi şehir merkezi, tarihi merkezleri ve yaşam alanları olsun. İşte bunu tartışırken de söz Van’ın büyükşehir olması ve yerel seçim öncesi bu sınırların neye göre, nasıl çizildiğine geldi.

“Sizce Tuşba’nın haritasının yeniden çizilmesi uygun olur mu?” şeklinde bir soru ile önce konuyu gazetecilerle tartışan Özgökçe, sınırların çizilmesi konusunda biraz serzenişte bulunuyordu. Haliyle; “Bu sınırlara neye göre çizildi?” sorusunu o da bilen varsa şeklinde bir soru ile gazetecilere yöneltiyordu.

Özgökçe’nin bu sorusu üzerine büyükşehir haritasının yeniden çizilmesinden sonra aklıma yeni sınırların belirlenmesinde de önemli bir isim olan dönemin Vali Yardımcısı Atay Uslu’nun gazetemize yaptığı o açıklamalar geldi.

O dönem Uslu’ya bu sınırlar neye göre çizildi dediğimizde, Vali Yardımcısı Uslu’nun cevabı şöyle olmuştu;

“Edremit, Tuşba ve İpekyolu ilçelerinin üçüsünün de göle kıyısı var. Bunlar biraz da bilerek ve belli planlar çerçevesinde belirlenen şeyler. Buradaki amaç da tüm ilçe belediyelerinin Van Gölü için biraz da sorumluluklarının olması. Böylelikle her belediye kendi sınırları içinde kalan göl kıyısını çok daha verimli ve sağlıklı kullanabilme şansına sahip olacak. Bunlar iyi değerlendirildiği takdirde Van bir bütün olarak çok kısa bir sürede çok iyi bir yol katetmiş olacak. İlçe belediyeleri kendi sorumluluklarındaki alanlardaki gelişmelere ağırlık verecek.”

O zamanlar hangi belediyenin nereyi kazanacağı üzerinde ‘siyasi’ hesaplar yapılmış mıydı bilmiyorum ama öyle görünüyor ki tamamıyla Van Gölü için sorumluluk kazandırma temelli olan harita ile beklentiler beklendiği gibi çıkmadı. Uslu, belediyeler kendi sorumlulukları üzerindeki alanlara ağırlık verecek demişti Uslu, haklı olarak da Başkan Özgökçe de diyor ki;

“Madem biz Urartu Medeniyeti’nin başkenti ile aynı ismi taşıyoruz, bu medeniyet kalesi, müzesi ve diğer tarihi alanları neden benim sınırlarım içerisinde değil?”

Haklı mı? Haklı.

Yine o gün verdiği demeçte her ilçenin kendi stratejik öneminin olduğunu söylemiş ve eklemişti; “Van Büyükşehir Belediyesi’nin ve yeni ilçelerinin sınırları sadece Van Gölü kıyısına göre belirlenmedi elbette. Örneğin İpekyolu ilçesi Van’ın ticaret merkezi olacak. Ticari faaliyetlerin birçoğu bu ilçede yürüyecek. Bir diğer yeni ilçe olan Tuşba ise Van’ın eğitim ve sanayi merkezi olacak. Bu tür faaliyetlerde akla gelen ilk yer Tuşba olacak. Van’ın nazar boncuğu Edremit ilçesi ise yıllardır yüklendiği misyonu devam ettirecek ve Van’ın turizm merkezi olacak.”

Bu söylentiler uzun vadede hayat bulur mu bilmiyorum ama tüm bu beklentiler uzun zamandır konuşulmasına rağmen on yıllardır bir türlü gerçekleşmeyen ve her siyasetçinin, kurum amirinin ve hükümetin temennilerinden eksik olmayan dilekler…

Tuşba için Van’ın eğitim ve sanayi merkezi olacak denilmişti örneğin. Özgökçe de diyor ki; “Benim belediye binam şu anda İpekyolu sınırları içerisinde bulunuyor. Neden mi? Çünkü ben belediyeyi idare edebileceğim bir merkez bulamadığım için Tuşba sınırları içerisinde bir devlet kurumunda kiralık belediye binası kurdum.”

Hal böyle olunca, bir belediyenin idare edilebileceği bir merkezi bile bulunmayan ilçenin kısa vadede sanayi merkezi olmasını beklemek biraz abes kaçıyor. Ha mesele oto sanayileşme ise biz o işi uzun süre önce zaten başarmışız, koca bir oto sanayimiz var. Lakin devlet büyüklerinin sanayileşmeden kasıt oto tamircilerinin bulunduğu alanı kastetmediklerini tahmin etmek istiyorum. Aslında bakarsanız bugün Tuşba’nın yakındığı ‘yanlış sınırlar’ bu kentin depremden sonra yeniden çizilen imarı, yapılamayan kentsel dönüşümü, TOKİ konutlarındaki sorunlar ve bu kentin içinde bulunduğu ekonomik çıkmaz ile aynı paralelde bulunan ve aynı günahın bedeli. Bu kentin yeni imarını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, o dönem Şehrivan’ın da gündeme getirdiği iddaya göre eğer ‘BOTAŞ’ın borularına göre çiziliyorsa’, depremin üzerinden 3 yıl geçmesine rağmen hala imar uygulanamıyor, inşaat sektörü duruyorsa bunda problemi başkalarında değil yine kendimizde aramamız gerekiyor.

Birileri bizim sınırlarımızı, imarımızı helikopter ile çizdi. Bizden de kabul etmemiz beklendi. Peki, biz ne yaptık?

-Kentin kaderi çizilirken hep sus, pus olduk!
-STK’larımız depremde sorunları değil devletin yapacaklarını müjdelemekten öteye geçemedi.
-Yeni sınırlar çizilirken Van’ın kendi evlatları, bu kentin tarihi, sosyal, kültürel dokusunu bilenler ‘Bir dakika kardeşim, bize de soracaksınız’ demedi.
-Kentin sınırları çizildi, siyasiler sınırları değil, ‘Bu ilçeden oy alamayız boşuna gidip çalışmayalım’ kaygısı ile hareket etti.

Diğer konularda olduğu gibi şimdi ise kent olarak memleketi bilmeyen, zorunlu şark hizmeti için görev yapan kurum amirlerinin bize bıraktığı sorunlar üzerinde yine tartışıyoruz.

Kim çizdi bu sınırları sorusuna; “Oluşturulan kişilik bir çekirdek ekibin çalışmaları ile oluşturulan yeni sınırlar ve ilçeler ve bu ilçeler ile ilgili çalışmalar titizlik ile yapıldı. 25 kişilik bu ekipte ayrıca belediyeler, İl Özel İdaresi yetkilileri, Mahalli İdareler Müdürlüğü yetkilileri ve hemen her kamu kuruluşunda görev yapan danışanlar yer aldı.” Diye cevap vermişti Vali yardımcısı.

Bu kentte ciddi emekleri olup, şimdi Van’da olmayan isimleri tenzih ederim de, o zamanlar bahse konu bu ekipte yer alan isimlerden varsa Van’ı tanıyan, bilen ve fikir beyan eden kurum ve kuruluş amiri, yetkilileri veya her neyse… Sormak gerekiyor sahi bugün Özgökçe’nin tartıştığı ve sadece birkaç başlığı ile verdiğim konular o gün neden masaya yatırılmadı?

Belki de bugün ortaya çıkan bu tartışmaların yaşanacağını bile bile ‘suskun demokratlığa’ oynadı o zaman o kurum amirleri. Muhtemelen, gözüne hoş geldiği için ‘olur’ dedi geçti bazıları. Ya da banane ‘Tuşba’nın bir şehir merkezi yoksa?’ diye düşündü kentin geleceğine imza atan isimlerden biri…

İşte bu umursamazlıklara rağmen, bu düşüncelere rağmen suç yine bu kent söz konusu olduğunda sus, pus olan bizlerde. Kendi kaderini çizmek için hiçbir çabayı vermeyen aksine yaşadığı kente zarar veren bireyler olarak biz bu suskunluğumuzu devam ettirdikçe daha çok ‘yanlışlıklar’ tartışacağız.

Bu yanlışlıklar yanında Tuşba Kalesi’nin İpekyolu sınırında olmasının, Tuşba’nın 4-5 mahalleden sorumluyken İpekyolu’nun onlarca mahallenin sorununa yetişememesinin, 3 büyük ilçeden oluşmasına rağmen halen 2 ana caddesinin bulunan bir büyükşehir görüntüsünden kurtulamamasının ne önemi var ki?

Yok değil mi?

O zaman, ülkeler arası sınırları bile gereksizliğinden dem vurulduğu bir yeni dünyada sınırlara fazla takılmayalım hikâyesi ile kendimizi kandırmaya devam edelim. En azından bu sorunu örtbas etmiş oluruz. Gelecekte yaşayacağımız sıkıntılar için de devletin memurları ne karar verirse onu yaşarız.

Ne olmuş yani!