Önder ALTINAL - Şehrivan


Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele gününe ilişkin yaptığı yürüyüşün ardından basın açıklaması yaptı. Açıklama yapan TÜMBEL-SEN Şube Eş Başkanı Şükrü Kaçıcı, savaşa, kadın bedenine yönelik saldırılara, kadın düşmanı politikalara yönelik baskılara karşı topyekûn direniş için 25 Kasım Salı günü saat 13.00’da Eski Belediye Garajı’ndan Feqiyê Teyran Parkı’na yapılacak yürüyüş için çağrıda bulundu.

KESK 25 KASIM İÇİN YÜRÜDÜ

KESK 25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele gününe ilişkin il binasından Feqiyê Teyran Parkı’na yürüyüş yaprak kadına yönelik şiddeti kınamak amaçlı basın açıklaması yaptı. Açıklamada bir konuşma yapan TÜMBEL-SEN Van Şubesi Eş Başkanı Şükrü Kaçıcı, Dominik Cumhuriyet’inde 1930 yılında ülke yönetimini ele geçiren Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı verilen mücadeleyi hatırlattı. Kaçıcı; “Bilindiği gibi her yıl 25 Kasım’da kadına yönelik şiddet kınanıyor. Dominik Cumhuriyeti'nde
1930'da ülke yönetimini ele geçiren Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı Cibas bölgesinde dünyaya gelen ve Mirabal Kardeşler olarak tanınan üç kız kardeş Patria, Minerva ve Maria Teresa, eşleriyle birlikte Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele vermeye başlıyorlar. Patria 1960 yılının Haziran ayında Clandestine Hareketini kuruyor ve diğer kız kardeşler de bu harekete katılıyorlar. Kardeşlerin sembol haline gelen diktatörlük karşıtı mücadeleleri çeşitli zamanlarında ağır baskılara maruz kalırlar ve hapis cezalarına çarptırılırlar. 1960 yılının Kasım ayı başlarında Diktatör Trujillo ülkede iki tehlikenin varlığından söz eder: Bu tehlikeler Kilise ve Mirabal Kardeşlerdi. 25 Kasım 1960'da üç kız kardeş tecavüz edilip öldürülürler. Ancak Mirabal kardeşlerin kurdukları hareket, mücadelelerine devam ederek kardeşlerin öldürülmesinden bir yıl sonra Trujillo diktatörlüğünün sona ermesini sağlarlar.
Bu olay üzerine, önce Latin Amerikalı kadınlar ardından da tüm dünya kadınları 25 Kasım 'ı
kınama günü olarak kabul etti. O günden beri her 25 Kasım' da kadına yönelik şiddet kınanıyor.” Dedi.

“ŞİDDET SADECE AİLE İÇERİSİNDE UYGULANMIYOR”

25 Kasım kadına yönelik şiddete karşı uluslararası mücadele gününün arifesinde, savaşın yakıcı etkisini yüreklerinde hissettiklerini kaydeden Kaçıcı, şöyle devam etti: “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele gününün arifesinde, savaşın yakıcı etkisini yüreğimizde hissederken, kadına yönelik şiddetin her türlüsüne karşı sesimizi ve mücadelemizi yükseltmek için bir aradayız. 'Kadına yönelik şiddet' sadece aile içerisinde uygulanan şiddet olmayıp devletlerin uyguladığı şiddet de bu tanımın içerisine girmektedir. Ne yazık ki, savaş ve benzeri koşullarda kadınlar, cinsel ve fiziksel şiddetin kurbanı oluyorlar. Savaşlarda " kadınlara" yönelik taciz ve tecavüz sıradan bir savaş yöntemi olarak kullanılıyor. Herhangi bir suçla gözaltına alınan kadınların da cinsel tacize uğraması artık neredeyse olağan hale gelmiştir. Şiddet egemen gücün ve ideolojinin kendi üstünlüğünü ve gücünü korumada gösterdiği tepkisel bir tavırdır. Egemen gücün toplumsal dayanağı aile ile başlıyor. Şiddetin meşruluğu olan egemen güç, sistem içinde Devlet Babada sembolleşirken, onun en küçük çekirdeği ailede ise evin reisinde başlıyor. Bu durum baba ya da ağabeylerde şekilleniyor. Egemen güç için her zaman bir otorite gerekir. Şiddeti kimi zaman Devlet kimi zaman koca, baba ve abi uyguluyor. Sistem çoğu kez şiddetin, dayağın meşruluğu temelinde eğitir insanı. Dayak yiyen kadın için mutlaka bir sebep aranır. Toplumsal yaşantımızda şiddet o denli içselleştirmişiz ki dayağın mutlaka haklılık yönünün olduğunu düşünülür. TV'lerde izlediğimiz, gazetelerde okuduğumuz haberlerin çoğu şiddete yöneliktir.”

KAÇICI: IŞİD KADINLARI SAVAŞ GANİMETİ OLARAK GÖRÜYOR

Ortadoğu’da IŞİD tarafından kadınların bedeninin savaş ganimeti olarak görüldüğünü dile getiren Kaçıcı, “Ortadoğu'da IŞİD tarafından kadınların bedeni savaş ganimeti olarak görülüyor, tecavüz bir savaş stratejisi, bir savaş silahı olarak kullanılıyor. Türkmen, Kürt, Arap, Ezidi, Süryani, Asuri, Keldani, Şabak ve bölgedeki tüm kadınların bedeni birer savaş alanına çevriliyor! Dün IŞİD'e açıktan destek veren hükümet bugünse gerek savaş mağduru halklara karşı tutumu ile, gerekse insani yardımlara engel olarak IŞİD' e verdiği desteği zımni olarak sürdürüyor. Savaş çığırtkanlığı yapmayı kendine amaç edinen siyasi iktidar, barış sürecini baltalayarak bu çığırtkanlığını perçinliyor. Savaş ve şiddet bu denli korkunç boyutlara ulaşmışken AKP yönetimindeki devlet inatla kadın düşmanı politikalarına devam ediyor. Devletin desteğini alan katiller " öldürme hakkımı kullandım" diyecek kadar pervasızlaşıyor. Direnen kadınlara yönelik baskıyı her gün daha da arttıran siyasi iktidar, insanlığına kulak veren Kader Ortakaya'yı ve İŞİD vahşetine karşı bedenini barışa kalkan yapan Arin MİRXAN'nın özelinde direnen tüm kadınları saygıyla selamlıyorum. Savaşa, şiddete, IŞİD vahşetine ve bunca baskıya rağmen kadınların direnişi ve mücadelesi sürüyor. Kobane' de kadınların öncülüğündeki direniş ve Rojava Kadın Devrimi genelde tüm ezilenlere, özelde de kadınlara umut olmaya devam ediyor.” Sözlerine yer verdi.

MİTİNGE DAVET YAPILDI

Kaçıcı son olarak savaşa, kadın bedenine yönelik saldırılara, kadın düşmanı politikalara yönelik baskılara karşı topyekûn direniş için yürüyüşe çağrıda bulundu. Kaçıcı son olarak şu ifadelere yer verdi: “Buradan hareketle bugün burada savaşa, kadın bedenine yönelik saldırılara, kadın düşmanı politikalara yönelik baskılara karşı topyekun bir direniş ve ses çıkarma zorunluluğunu bilerek. Erkekler tarafından her gün öldürülen kadınlar için, erkek şiddetine ve savaşa karşı direnişi büyütmek için, nefret cinayetlerine karşı dayanışmayı büyütmek için, Şengal, Rojava, Kobane, Telafer, Karatepe, Rakka için, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü kapsamında sesimizi yükseltmek için, Tüm kadınları, 25 Kasım Salı günü Mitinge çağırıyoruz!”

Editör: TE Bilisim