Ekmek ve kömür, literatüre, "oldukça ölümcül" diye kayda geçiyor yakın tarihte. Bu kaydı, sıradan konuşmalar, yazılar, bağrışmalar, şovlar gibi envai türden saçmalıklar takip ediyor. Ekmek, doymak içindir oysa; kömür, ısınmak için. Ölüm, siyasetçinin ekmek kapısıdır. Her ölüm çok siyaset doğurur. Her siyasetin altında haz almak bilmeyen bir fahişe yatar! Bedeli yüksektir.
Ekmek, kuru bir katıktır. Kömür, resmi kayıtlara geçen üç yüz bir ölümdür. Herkesin bildiğinden dem vurmaya gerek yok, kömür, modern köleliktir. Yere bakan mahzun bakıştır; masum bir ağlayış, içli bir feryattır kömür. Korkudur; ısınmak bilmeyen gecedir. Çok zahmet az paradır ve gözü doymak bilmeyen kapitalizimdir.
Ekmek, hayata sıcak bir tutunuştur. Kömür, girilmesi tehlikeli yarıklar, kalpte açılan oyuklardır. Kırıldıkça yanan candır. Çarmıha çivilenen el; kuruyan göz pınarı ve kanı alnına dağılan bedendir. Kömür çokça kandır. Çok kan, az nefestir. Patrona iştah kabartan bir damardır kömür. Bir cesedin soğukluğunda sönen yüreğin ateşidir.
Ekmek, öyle pisi pisine ölmek değil! Mübahlık değil! Ekmek, atılmamış son kahkahadır; resmedilmemiş son gülüştür. Gözdeki son ışıltıyı, çıkacak son nefese katmaktır.
Ekmek; Şırnaktır, Zonguldaktır, Somadır, Erzurumdur, Bingöldür. Çaresizliktir, fakirliktir ve rezil rüsva bir yaşamdır. Ekmek, az para çok şükürdür. Aza, tamah etmektir. Çoğu, hiç bir zaman bulamayacağını bilmektir. Bazen acılı bir ölümdür.
Ölüm, vedadır:
Elveda kara göz, yenik ömür; elveda! Fıtratında her ölümü barındıran makus talihli ömür, elveda. Hiç yakışık gitmeyen bir ölme şeklini "mübah" gören küstahlara rağmen kara başınla temiz yüreğine elveda! Elveda, ebabil çığlıklı güzel insanlar. Karanlıkta parlayan feryatlar, elveda. Rengarenk açılan çiçekler gibi toprağa sereserpe serilen güzel insanlar, elveda. Elveda, anam, babam; eşim, kzım, oğlum ve bütün dünya! Elveda, yetim kalan sönmüş üç yüz bir ocak! Elveda..!
Veda,Sevgiliye merhabadır:
Merhaba ey sevgili yar! Bu masum insanlara; bu bütün katledilenlere ; bu bütün ekmek mağdurlarına nurunla şahitlik et! Nur dağının eteklerinden dünyaya inen övüncümüz; bütün bir sevincimiz, umudumuz ey sevgili yar; toprağa 'merhaba' de ve ekle ey İbrahim milletinin biriciği: "Bereketinle kabrine aldığın bu güzel insanları kutsa."
Ölüm, Somadaki "sivil şehidin" son sözüdür:
'Merhaba ölüm! Öleli az oldu. Geride kalanların ağlayışlarını hala duyuyorum. Nefessiz kaldığım o karanlık koridor, milyonlarca adım ötemde gibi; ne bileyim belki de böyle düşünmek beni o korkunç sahneden uzak tutuyor. Ensemde karbonmonoksit solukların izi duruyor, fark ettin mi Melek? Koluma ne oldu? Hayatımın ezilmiş hatırası mı bu ezikler?Gördün mü Melek, kömürün kalitesi, altı mühürlenmiş raporun gerekçesini veriyor.!'
Soma, duadır.
Dudaklardan yayılan duaları susturmasın Allah!