ÖMER AYTAÇ AYKAÇ-ŞEHRİVAN ÖZEL


2011 yılındaki depremden sonra ‘yıkıldı, bitti’ denilen Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde 3 yıl içerisinde adeta yeni bir şehir kuruldu. Bu süre içerisinde bir taraftan mevcut binalarda hizmet veren üniversite bir taraftan da kampus alanında yeni bir üniversite inşa etti. Yaralarını saran üniversite bu yıl ise tam anlamıyla depremin etkisinden kurtulup yeniden inşa edilen yapısıyla adeta belediyelere meydan okuyor. Bu anlamda çalışmaların ara vermeden devam ettiği üniversitede rektör Battal, gazetecilerle ile bir araya gelerek hem üniversite ve kentteki gidişatı değerlendirdi hem de ‘yeni’ YYÜ’yü tanıttı.

BELEDİYELERE ÖRNEK BİR ÜNİVERSİTE

Yol çalışmaları, yeşil alanları, sahil yolu ile adeta bir belediye kadar yoğun bir çevre düzenleme çalışmasının de devam ettiği üniversitede yeni bölümlerde kurulmaya, üniversite büyümeye devam ediyor. Depremden bu yana bitmeyen bir yeniden yapılanma içerisine giren kampüs içerisinde yapılan çevre düzenlemesi hakkında bilgi veren Rektör Battal, yapılan yol ışıklandırma ve ağaçlandırma çalışmaları bittiğinde insanların yol boyunca ister araçla ister yürüme veya bisikletle gezebileceklerini söyledi. Battal, “Çevre düzenlemesiyle ilgili çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam etmektedir. Şu an yapılan bu yol bütün kampüsü çevreleyen çevre yolumuz. İki şerit halinde bütün kampüsü dolaşıyor. Artık ana yolumuz bundan sonra bu yol olacak. Ama çevreye ilişkin en büyük ve en önemli projemizden bir tanesi de bu noktadan başlayıp yurtlara kadar sağlı sollu ışıklandırması, oturma noktaları, küçük çarşıları, öğrenciler yürürken bile oradan yararlanabileceği bir alan, ağaçlandırmasıyla, havuzuyla ve gece ışıklandırmasıyla çok güzel bir konsept oluşturacak. Her iki taraftan yürüyen veya aracıyla gezen insan çok keyif alacaktır. Bu projelerimiz bittikten sonra hemen sahil şeridi projelerimize başlayacağız. O projelerimizde de yeşil alan var, yürüme yolları var, oturup çay içebilecekleri alanlar var. Burayı da faaliyete geçirdiğimizde zaten kampüs tamamen bir bütünlük oluşturacak ve kampüste insanlar zaman geçirmekten çok daha fazla zevk almış olacaklar. Şu anda yapmış olduğumuz çevre düzenlemesine ilişkin rakamlar, sadece bu işle ilgili olarak yaklaşık 25-30 milyon civarında ve diğer projelerimizle birleştirildiği zaman 30-40 milyon harcandığı zaman kampüsümüz tamamen konsept olarak yenilenmiş olur” şeklinde konuştu.

VAN YYÜ’YE AKACAK

Üniversitenin koca bir şehire döndüğünün gözle görülebir bir hale geldiği kampus alanında anlattıkları gelinen durumu ve bu süreçte yapılanları anlatan Rektör Battal, bu çalışmalarının ardı arkasının kesilmeyeceğine işaret ederken, heyecanlandıran projelere de imza attı. Çok önemli projelerin detaylarını paylaşan ve mevcut üniversite yapılaşmasının yanında AVM projeleri, oteller, restorantlar gibi önemli çalışmaların da yapım aşamasında olduğunu belirten Battal, üniversitenin kısa sürede kentin büyük bölümünün de ziyaret edeceği bir yaşam merkezi olacağını kaydetti. Zira bir dönemler terkedilmiş sahil ve harabe mekanlarla dolu olan kampus sahillerinde de tatil mekanlarına taş çıkaran mekanları ve göle dair önemli aktivitelerin yapılabileceği yaşam alanlarının da oluştuğu üniversitede Battal ve ekibi bir çok yerel yöneticiden daha verimli ve azimli bir çalışma yürütmeye devam ediyor.

Üniversitede yapılan çalışmalar devam ederken bir taraftan da kentin gidişatına dair değerlendirmelerde bulunan ve Van adına yapılanlar ve yapılması gerekenler adına da değerlendirmelerde bulunan Battal, kent-üniversite arasındaki duvarların çoktan yıkıldığını sözleriyle de açıklıyor. Son zamanlarda kentte STK’ların, kuruluşların az konuştuğu bir dönemde bir adım öne çıkarak adeta kente cesaret veren sözler sarf eden Battal, bu anlamda kentin sıkıntılı bir süreçten geçtiği dönemden kurtulmanın zor olmadığını belirtiyor. Battal, şu ifadelerle aslında Van’ın şu an içinde bulunduğu durumdan kurtulup tıpkı YYÜ gibi küllerinden doğabileceğini ortaya koyuyor; “Zaman zaman STK’lar ile de bir araya geliyoruz. Bizim hem üniversitede hem bu çevrelerde konuştuğumuz şey bu: Van’ın sahip olduğu potansiyelleri değerlendirmesi. Bu noktada herkesin samimiyetini de görüyoruz. Hazır böyle bir dönemdeyken, algılar hassas ve güçlüyken biz artık somut adımlar atılması gerektiğini düşünüyoruz. Artık Van ve Van’ın geleceği için hem Vanlı işadamlarımızın algısının güçlenmesi ve heyecanının artması lazım, dışardan yatırım yapabilecek olan insanların da Van’a karşı olan algısını değiştirmemiz lazım. Bir diğer ifadeyle müspet olan bu algıları güçlendirmemiz lazım. Yine bunun da farkındayız ki şehirlerin en önemli lokomotiflerinden biri de üniversitelerdir. Biz de bu süreçte üzerimize düşenleri önemli düzeyde yaptığımızı düşünsek de rolümüzü yerine getirmemiz lazım. Çünkü bu memleketteki her şey bizim derdimiz. Üniversite olarak bizim derdimiz var. Var çünkü bu ilin hem mevcut hem de tarih boyunca sahip olduğu potansiyelleri de iyi biliyoruz. Bunu şunun için söylüyoruz; Van tarih boyunca bu ile sahip olan medeniyetler tarafından ne kadar kenti sahiplenilmişse o medeniyetler de bir o kadar güçlenmişlerdir. Bu yüzden de bizim de bu kenti daha güçlü hale getirmeyi dert edinmemiz lazım. Ümitsiz değiliz ümidimiz de var.”

“KENT ŞEHİR İŞBİRLİĞİ SAĞLANDI AMA YETMEZ…”

Bir zamanların efsane sitemi olan kent-üniversite kopukluğunun son yıllarda bittiğini ama bunun yeterli olmadığına dikkat çeken Battal, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Şu an kent-üniversite noktasında gelinen nokta önceki yıllara göre artarak devam ediyor. Örneğin bundan birkaç hafta önce sanayiciler ile bir araya geldik. Saatlerce konuştuk, sorunları paylaştık. Toplantı sonunda ciddi bir aşama kat ettiğimizi de gördük. Bu hafta yine fuarcılık konusunda yetkili isimler ile bir araya geleceğiz. Sonraki dönemlerde farklı sektörlerle buluşacağız ki şehir merkezindeki perakendeci esnaflar ve odalar ile de bir araya geliyoruz. Bunlar kent ile işbirliği adına atılan önemli şeylerdir elbette. Yani burada bakınca da, şehirden bakınca da artık kendi sorunları ile boğuşan üniversite değil, kendini geliştiren ve şehirle bütünleşen bir üniversite olduğunu görmek mümkün. Ama hep dediğim gibi bunların hiç biri elbette Van için yeterli değil, bunu önümüzdeki zamanlarda daha ileriye götüreceğiz.”

“KURUM VE KURULUŞLAR BAZI KAYGILARDAN SIYRILMALI”

Kurum ve kuruluşların, siyasilerin, idarecilerin sıkıntılı süreçten geçtiği, kentte herkesin hedef gösterildiği bir dönemde siyasete girmeden kent adına birliktelik çağrısı yapan Battal, bu anlamda önemli bir uyarı da yapıp herkesi kaygılardan sıyrılıp işbirliği yapmaya çalışıyor. Battal; “STK’lar olarak da, kurum ve kuruluşlar olarak da adımları hep birlikte atmamız lazım. Bu anlamda eksiklikler var bunun da çözümü diyalog. Van gibi gelişen toplumlarda özellikle öne kaçma yöntemi çok tehlikelidir. Mesela, bir toplum ortaklaşa bir iş yapıyor, bu yapılan iş iyi de gidip sona yaklaşınca birileri öne kaçıyor. Ne oluyor haliyle: ikinci bir işte insanlar sizin yanınızda olmuyor. İşte Van’ın buraya dikkat etmesi lazım. Bu eğer yapılırsa hem kente dair heyecanı artırır hem de geleceğe yönelik projelerde önemli avantajlar sağlar. Bu arada biz kentin dinamiklerini yok ederek değil onları işin içine katarak avantajları değerlendirmemiz lazım. Van dediğim gibi belli tuzaklardan geçiyor. Ha keza kente dair sorunlarla suçlu aramaktan da vazgeçmemiz gerekiyor. Yine diğer tarafta kent için bir şeyler yaparken kaygılardan, siyasi uçlardan da kurtulmamız gerekiyor. Bakın biz Kuzey Irak’a herkesin gitmekten vazgeçtiği bir dönemde kurum olarak gittik ve o zamana göre büyük bir risk aldık. Ama bizden sonra oraya hiç gitmemiş işadamları, kurum ve kuruluşlar da gitmeye başladı. Biz eğer kaygılara takılsaydık, biz de bu anlamda bir şeyleri başaramamış olacaktık. Van’daki şu anki durum da bundan ibaret. Bu anlamda kurum ve kuruluşların artık bazı kaygılardan kurtulması gerekiyor.” İfadeleriyle Van’ın bulunduğu duruma adeta parmak basıyor.

HEM ÜNİVERSİTE HEM YATIRIM DANIŞMANI

Üniversitenin bir türlü bitmek bilmeyen çalışmaları bir kez mevzu bahis olduğunda ise Rektör Battal, “Yeter ki istemeyi bilelim.” Diyor. Birçok belediyenin ve idari yapının bahanelere sığındı bir dönemde hem “Bu kadar çalışmanın kaynağı nerden geliyor?” sorusunu cevaplayan Battal hem de kentin ekonomisine dair öneriler ve değerlendirmeler yapmayı eksik etmiyor. Battal gelinen aşamayı ise şu şeklide ifade ediyor; “Doğru adım attığınızı görüyorsa birileri engel yok. Bir kere Ankara’da bu anlamda önümüz açık ve bunu çok samimi söylüyorum. Özellikle Ankara Van’ı çok seviyor ve prestiji yüksek. Bize sadece deniliyor ki; ‘Siz yeter ki iş yapın biz sizi destekleyelim.’ Öyle tahmin ediyorum ki biz üniversite olarak bu noktayı çok iyi gördük. Bu anlamda da bunu en etkin şekilde kullanıyoruz. Üstelik bunu yaparken sadece üniversite için değil kent için de çalışıyoruz. İhtisas Gümrüğü’nün izninin alınmasında üniversitenin öncülüğünü görmezden gelmek olmaz. Çünkü tüm kurumlarda biz ciddi bir destek veriyoruz. Yine biliyorsunuz biz Kuzey Irak’a kurum olarak ilk giden kurumuz. Biz giderken sadece öğretim üyelerini götürmedik bunu yaparken de iş adamlarını da götürdük. Halen kentte önemli temaslarda bulunuyor, bu kentin yatırımcıları ile de hem onların yatırımlarını üst seviyeye getirecek hem de kente katkı sunacak projeleri konuşuyoruz.”

KÜLLERİNDEN DOĞAN ÜNİVERSİTE: YYÜ

Tüm bunları yaparken de akademik anlamda boş kalmayan üniversite uluslararası anlamda da önemli bir aşama kat eden bir kurum olma yolunda ilerliyor. Üç yılda 250 milyon liralık yatırımla adeta küllerinden doğan üniversitede diş hekimliği fakültesi dünya öğretim yaparken, fiziki şartlarıyla da adeta büyülüyor. Üniversite her geçen gün yabancı öğrenci sayısını artırırken, üniversite bünyesindeki tıp merkezi obezite, kalp ameliyatları gibi önemli operasyonlarda batıdan hasta almaya başlayan bir sağlık merkezi haline geliyor. İşte tüm çalışmalar haliyle üniversitenin bir zamanlar diplerdeki sıralama ve kalitesini de üst sıralara çıkarıyor. Öyle ki üniversite çok kısa sürede Türkiye’de adından bahsettiren, Ortadoğu’da parlayan bir akademik merkez olmaya başardı. Ama Battal’ın hayalinde yatan ilk 10’da yer almak üstelik ona göre çok uzak da değil.

YYÜ’NÜN GÖZÜ YÜKSEKLERDE!

Deprem döneminde 22 bin öğrencisi bulunan üniversitede, şu an önlisans, lisans ve lisansüstü olmak üzere 28 bin öğrencinin eğitim gördüğünü aktaran Battal, öğretim elamanı sayısının da 500'den bin 500'e yükseldiğine dikkati çekti. Battal, her açıdan önemli mesafe aldıklarının altını çizerek, şunları kaydetti: "Üniversitemizde deprem sonrasını hesaplayacak olursak 250 milyon liranın üzerinde bir yatırım projesi uygulandı. Bunun haricinde yine çok önemli bulduğumuz altyapıya yönelik yatırımlar oldu. Tabii bu yatırımlarda hükümetin bize çok ciddi desteği oldu. Bugüne kadar hangi konuda talebimiz olduysa hepsini sorun yaşamadan aldık. Bundan sonrası için de destekleri devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ımızın destekleri sayesinde üniversitemiz çok hızlı bir şekilde hem normale döndü hem de gelişimini sürdürüyor. İnşallah bu büyümeyi hızlı bir şekilde devam ettirip üniversitemizi önümüzdeki dönemlerde ilk sıralara çıkarmayı hedefliyoruz. Bu potansiyel, altyapı ve imkanlarımız var. Son dönemde en kapsamlı şekilde yapılan ve ODTÜ'nün geliştirdiği sistem içerisinde devlet üniversiteleri arasında 26., vakıf üniversitelerinin de dahil olmasıyla 33. sırada yer alıyoruz. Önümüzdeki yıllar içerisinde çok daha üst sıralara yani ilk 10'a girmeyi hedefliyoruz."
Battal, YYÜ'nün dünyadaki üniversiteler arasında bin 280. sırada bulunduğuna işaret ederek, buradaki hedeflerinin ise dünyanın ilk 500 üniversitesi arasına girmek olduğunu sözlerine ekledi.

Editör: TE Bilisim